Türk Gençliği, tüm çocukluk yaşantılarını, ülkemizin gelişim sürecini, ardı arkası kesilmeyen ekonomik krizleri gözden geçirip, sorgulamakta geleceklerini kurgulamak ve geleceğe dair hayaller kurup, bu hayallerin gerçekleşmesi için çok çalışmak ve haklı olarak dünyada yaşayan emsalleri gibi hayallerine tutunup, başta ülkemizin sonra kendilerinin ve ileride kuracakları aileleri ve geleceklerini garantiye almak için çalışmak ve emeklerinin de karşılığını görmek istemektedir. Ancak ne yazık ki ekonomik olarak başta ülkemiz olmak üzere dünya zorlu bir dönemden geçiyor, genç nesil artık son derece umutsuz ve mutsuz bir haldedir. Genç neslin geleceklerine dair duydukları derin kaygılar nedeniyle maalesef ekonomik olarak eksiklerini giderebilmek ve kendilerine yeni bir şansın sunulacağını düşündükleri iş ve hayat standartlarının daha yüksek olduğunu düşündükleri ülkelere göç ederek yaşam koşullarını iyileştirmek için her yolu deneyip, yurt dışına çıkmaktadırlar. Geleceğimizin güvencesi olan genç neslin geçmişlerinden bu kadar kolay vazgeçip, geleceklerini ve ümitlerini başka yerlerde aramasında şaşılacak bir şey yok, hiç kusura bakmayın, umutları tükenen bu nesil ardına bile bakmadan kaçıp gidecektir. Gelelim gençliğin gelecek hayalini gerçekleştirmek için düşündükleri yurt dışına gidiş yolculuğuna nasıl adım atacaklarına bu iş o kadar da zor bir şey değil, gençliğin çalışma izni, eğitim vizesi ya da benzeri bir vize alarak birçok ülkede oturum hakkı kazanması mümkün, ancak yurt dışında yaşam şartları sanıldığının aksine bazen çok da kalay olmayabiliyor. Kaldığınız ülkenin dili, dini, örf ve adetleri, gelenekleri bizim ülkemize göre çok farklılıklar gösterebilmektedir. Bunun yanı sıra yabancı bir ülkede yaşamak isteme sebebiniz ne olursa olsun, gideceğiniz ülkede yeni insanlar, yeni çevreler ve belki de bilmediğiniz yeni diller, yeni kültürler tanıyarak hiç unutulmayacak ve ufkunuzu derya deniz gibi açacak yeni deneyimler elde etmenizde kaçınılmaz olacaktır. Bu olumlu bir bir durum. Ancak her olumlu durumun bir de olumsuzunu düşünmek zorundayız. Yurt dışında yaşadığınız ülkenin dilini bilmiyorsanız bu sizin için büyük zorlukları da beraberinde getirecektir. Çünkü yaşadığınız ülkede yaşam maaliyetleri sizi ekonomik olarak çok yoracaktır. Dil bilmediğiniz için mecburen o ülkede yaşayan Türklerden yardım eli uzatmalarını isteyebilirsiniz. Bu doğal bir şey ve elbette yurt dışında çok iyi dostluklar, mükemmel arkadaşlıklar da elde edebilirsiniz. Ancak bazen bazı Türkler ve Araplar sizi sömürmek isteyebileceklerdir. Bulunduğunuz ülkede söz gelimi bir işçinin günlük ücreti 200 dolar ise bir Türk ya da bir Arap iş veren size yapacağınız iş karşılığında 50 ile 100 dolar arasında bir ücret ödemek isteyecektir. Sizi kullanırken size inanılmaz bir iyilik ediyormuş gibi davranıp, minnet duymanızı sağlayacaktır. Çünkü dil bilmediğiniz için mecburen o işte çalışmak zorunda olduğunuzu bilerek hareket edip, sizi ezecektir. Bazen dil bilseniz dahi o ülke şartlarını, kurallarını, koşullarını bilmediğiniz için çok uzun bir süre maalesef sizleri iyi bir ağabey postuna bürünüp, kullanacaklardır. Yurt dışında hemen kalacak bir yer bulma imkanınızda olmayabilir. Mecburen geçmişte sizinle aynı topraklardan çıkıp gelmiş dost sandığınız insanlardan yardım istemek zorunda kalabilirsiniz. Bazı dostlarımızda size kendi yanında çalışırsanız iyi bir ücret karşılığında size küçük bir oda verecektir. Yurt dışında çalışırken insanlara tam olarak güvenmeyiniz. Güveneceğiniz yegâne insan sizsiniz, çok güvenirseniz dolandırılma ve yanında çalıştığınız kişinin hakkınız olan ücreti ödememe ihtimali olduğunu bilerek hareket ediniz. Elbette şimdi yurt dışında yaşayan dostlarımız bana kızacaklardır. Bu kadar mı kötü durumdayız diye, istisnalar kaideyi bozmaz fakat birkaç iyi insan dışında inanın bu kadar kötü durumdayız. Türk gençliği yurt dışına gidebilme hayaliyle vize alabilmek için onca para saçtıktan sonra yurt dışında en az iki yıl çok sevgili dostlarımızın bu ve benzeri haksız muamelelerine maruz kalma ihtimalleri kuvvetle muhtemeldir. Kesinlikle unutulmaması gereken bir konuda Türk gençliğini yurt dışında pamuklar içinde hoş geldin Ahmet, Mehmet diye pankartlarla karşılamayacaklarını bilerek gitmelerini rica ederim. Yurt dışında herhangi bir ülkede yaşayan milletler kendi milletinden biri yanlarına geldiğinde, o kişiye inanılmaz yardımlar sağlayıp, bir iki senede o kişinin kalkınmasını sağlarken maalesef Türk insanı kendi insanını örselemekte, kullanmakta ve hiç acımadan dolandırıp üzmektedir. Henüz yurt dışında dürüst, yardımsever ve insancıl bir Türk birliği kurulamamıştır. Ya da bazı ülkelerde kurulmuş onu da ben bilmiyor olabilirim. Oysaki çok rahat bir şekilde yardımsevere birliktelikler kurulup, buralarda kendi insanımıza yurt dışında değer katmak ve yardım etmek adına elimizden gelenin en iyisini yapmak mümkün, yurt dışına ilk kez çıkan Türk gençliği aylarca belki yıllarca yurt dışında tutunabilmek için yaşadığı ülkede birçok zorluğu kendisi göğüsleyip, yaşam mücadelesi vermektedir. Yurt dışında bulunan vizyon sahibi iş insanları yurt dışına zor şartlarda gelen Türk gençliğini dolandırıcı birtakım insanların eline düşüp, çaresiz aç, hatta sokaklarda kalmamaları için ne gibi yardımlarda bulunabilirler? Araştırılıp, uygulanabilmesi için ne gibi çalışmalar yapılabilir. Türkler maalesef yurt dışında bir amaç birliği, bir mücadele ülküsü içinde değiller. Her Türk kendi başına bir mücadele ve var olma çabası içindedir. Belki bir gün Türk gençliğini yurt dışında karşılayıp, kalacak yer, iş ve benzeri olanakları sunabilecek bir oluşumu kurmak mümkün olabilir. Belki böyle oluşumlar kurulursa iş insanları yurtdışında kendi işlerinde yarayacak Türk gençliğini daha yurt dışına çıkmadan tespit edip, bu gençlikten kendi şirketleri için de fayda sağlayabileceklerdir. Ana fikir ve anlatmaya çalıştığım şey yurt dışında Türklerin en büyük sorunu, güven duyacağı kimselerin az olması ve Türk vatandaşlarının yurt dışında yaşamak için Türkiye’de bir gelecek göremeyişleri ve geçmişlerini, umutlarını, hayallerini tüm yaşanmışlıklarını ve sevdiklerini geride bırakarak uzun yıllar tek başına ayakta kalma çabası vermek zorunda kalmasıdır. Örneğin yaşınızın 25 olduğunu düşünün bir ülkede yaşadıklarınız, ne olursa olsun, bir yardım eli uzatılmamışsa o ülkeye 25 yaşında giden bir insansanız bilmediğiniz, görmediğiniz, yaşamadığınız bu ortamda henüz 1 yaşına giren bir bebek gibi hayatınızı tekrardan kazanıp, tecrübe kazanmanız için çok çaba ve emek sarfetmek zorunda kalacaksınız.
Ali AŞILI
Başarılı Gazeteci, Muhabir ve Program Sunucusu Emre Diner
Gagauzya Özerk Devlet Başkanı Evghenia Gutul
Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof.Dr. Hasan Oktay’la Söyleşi
İş Dünyasının Genç ve Başarılı İsmi Soner Babüroğlu
Kosova Demokratik Türk Partisi Genel Başkanı ve Balkanların Fatihi Fikrim Damka
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Meclis Başkanı ve Barış Elçisi Zorlu Töre
11 - 18 Mart 2024 Tarihleri Arası Sabah ve Akşam Kuşağı Programlarının Avrupa’da İzlenme Oranları
26 Şubat - 04 Mart 2024 Tarihleri Arası Sabah ve Akşam Kuşağı Programlarının Avrupa’da İzlenme Oranları
Avrupa'da 17 - 23 Şubat 2024 Tarihleri Arası Sabah ve Akşam Kuşağı Programları İzlenme Oranları
Göktürk (İlteriş Kağan)