Ali Koç neden kaybetti?

Ali Koç neden kaybetti?
23-09-2025

Fenerbahçe’de bir dönem sona erdi. 

Kulübün yeni başkanı Sadettin Saran oldu ve Ali Koç’un 7 yıllık iktidarı sonlandı.

Ali Koç, 2018’de Aziz Yıldırım’ı mağlup ederek başkan olduğunda tribünlerde tarifsiz bir coşku vardı. O gün Kadıköy’ün merdivenlerinden inen taraftarların yüzünde aynı umut okunuyordu: “Artık başka bir hikâye başlıyor.” Yedi yıl sonra aynı tribünlerde bu kez bambaşka bir duygu hâkim: tükenmiş bir sabır.

Koç’un vaatleri büyüktü: şeffaflık, kurumsallaşma, mali disiplin, Avrupa standartlarında bir kulüp… Ama taraftarın ajandası çok daha basitti: şampiyonluk. Yedi yılda o kupa bir kez bile gelmedi. Türkiye Kupası (2023) ve Süper Kupa (2024) vitrine girdi, evet. Ama bu camianın takvimini değiştirmedi. Çünkü Fenerbahçe taraftarı için yılbaşından daha anlamlı tek tarih vardır: şampiyonluğun kutlandığı gün.

Üstelik transferler konusunda da büyük beklentiler yaratıldı. Transfermarkt verilerine göre Koç döneminde 346,87 milyon euro harcandı, 225,76 milyon euro gelir elde edildi. Net bilanço: 121 milyon euro açık. Bu parayla gelen yıldız isimler —Mesut Özil, Gustavo, Dzeko, Fred— tribünleri heyecanlandırdı ama sahada sürdürülebilir bir başarıya dönüşmedi. Mourinho gibi dünya markası bile çare olmadıysa, artık taraftar kime umut bağlayacaktı?

„Bu da mı gol değil“ repliğini bilenler bilir. Fenerbahçe taraftarı için şampiyonluk süreci tam da böyle bir hikayeye dönüştü.

Daha da çarpıcı olan teknik direktör tablosuydu. Cocu’dan Koeman’a, Yanal’dan Pereira’ya, Jesus’tan Mourinho’ya… Geçicilerle birlikte tam 12 isim görev yaptı. Ortalama her 7 ayda bir hoca değişen bir kulübün istikrara kavuşması mümkün mü? Her yeni hoca tanıtımında “şampiyonluk geliyor” umudu yeniden filizlendi, ama birkaç ay sonra aynı umutsuzluğa dönüştü. Bu kısır döngü, camiayı umut yorgunu haline getirdi.

İşin bir de psikolojik boyutu var. Fenerbahçe’nin çoğu sezonda yaşadığı şey, “gümüş madalya sendromu.” Olimpiyatlarda gümüş madalya alan sporcunun mutsuzluğu bilinir: Çünkü altını kaybettiğini düşünür. Oysa bronz madalya alan sporcu “en azından madalya aldım” diye sevinir. Fenerbahçe de yıllardır şampiyonluğu kıl payı kaybederek “gümüşün mutsuzluğunu” yaşıyor. İşte bu, camiada basit bir hayal kırıklığından çok daha derin bir psikolojik yıkım yarattı. Taraftar sadece kaybetmedi, son anda kaybetmenin acısını defalarca yaşadı.

Amatör branşlarda başarılar devam etti, basketbol ve voleybol Avrupa’nın zirvesinde kaldı. Ama taraftar bunu hiçbir zaman futbolun önüne koymadı. Çünkü Fenerbahçe için basketbol kupaları gurur kaynağıdır, ama futbolda şampiyonluk olmadan hikâyenin adı eksik kalır. Ayrıca bu başarılar Aziz Yıldırım döneminde temeli atılmış takımlar sayesinde gelmişti.

Koç’un başkanlığının 7 yılı bir dönüşüm içinde geçti.

Aziz Yıldırım’ı “diktatörlük” ile suçlayarak göreve gelmişti. Fakat zamanla kendisi de benzer bir kişiselleşmeye kaydı. Eleştirilere kapalı, basına karşı sert ve çoğu kez saygısız, yönetimi merkezileştiren bir başkan profili çizdi. Üstüne bir de Devlet Bahçeli ve MHP ile kurduğu yakınlık, onu muhalif kimliği nedeniyle destekleyen Fenerbahçelilerin bir kısmında kopardı. 2018’de “muhalefetin sembolü” olarak alkışlanan Koç, 2025’e gelindiğinde siyasallaşmış ve yalnızlaşmış bir başkan haline gelmişti.

Ali Koç, vizyonundan dolayı değil, sahada kazanamadığı için kaybetti. Büyük projeler, kurumsal dönüşümler, mali disiplin… Hepsi önemliydi, ama Kadıköy’ün tribünlerinde tek bir cümle yankılandı: “Şampiyon olduk mu?” Yedi yıl boyunca bu sorunun cevabı hep “hayır” oldu. Tarih, Koç’u “şampiyonluk getiremeyen başkan” olarak yazacak; ama aynı zamanda kulübü modernleştiren, dijitalleştiren ve bazı kalıcı temeller atan bir yönetici olarak da anacak.

Sadettin Saran için bu tablo hem büyük bir şans hem de ağır bir yük. O, kongrede net konuştu: “Üç yıl üst üste şampiyonluk gelmezse başkan görevi bırakmalı.” Taraftara verdiği mesaj şu: artık söz değil, sonuç zamanı. Çünkü bu tribünler bir kez daha umut etmek istiyor, ama artık umut yeterli değil; zafer görmek istiyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?