Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık

29-07-2022

Aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık çıkmazını bilirsiniz değil mi?

Bir iç sıkıntısıyla, neyi seçeceğini bilememe durumu. İki seçeneğin sonucundan da emin olamama durumu…

Fenerbahçe taraftarı daha lig başlamadan tam da böyle bir çıkmazın içinde hissediyor kendini.

Önceki yazılarımda da, Youtube yayınlarımda da bu ihtimali ifade etmiştim.

İsmail Kartal bir şekilde kargaşa içindeki takımı alıp kazanma alışkanlığı olan bir takım oluşturmayı başarmıştı. Takıma en büyük katkısı ise belki de geçen senenin en iyi orta saha ikilisi olan Crespo- Zajc ikilisini ilk 11’de oynatmasıydı. 4’lüye dönüşte Ferdi’den sol bek, Osayi’den sağ bek oluşturmuş oldu.

Bu noktada birçok futbolsever Ferdi’nin sol kanat bek, Osayi’nin de sağ kanat bek olarak ilk kez Vitor Perreira tarafından kullanıldığını hatırlatacaktır. Doğrudur da ancak 4’lüye geçişte tam olarak bir defans beki kullanımı İsmail Kartal’la gerçekleşti. Bunu da kabul etmek gerekir.

Uzatmayayım İsmail Kartal son 14 maçta 3 beraberlik 11 galibiyettik bir seri yakalamış olarak takımdan ayrıldı. Üstelik takım performansını her hafta daha da arttırmıştı. Böyle bir hocayı takımdan göndermek asla rasyonel değildi. Bunun herkes farkındaydı. Ben de farkındaydım…

Ama yine de ben dahil bir çok kişi Fenerbahçe’nin yeni sezona yabancı, şöhretli ve patron karakterli bir hoca ile başlaması gerektiğini düşünüyordu. Ama tüm Fenerbahçeliler biliyordu ki Fenerbahçe İsmail Hoca ile yeni sezona başlasa ve ilk 10 hafta kötü geçse taraftar “Neden bize söz verdiğin gibi A kalite hoca getirmedin Ali Koç?” diye yönetime yüklenecekti.

Şimdi de herkesin eleştirdiği iki kadro seçimiyle 6 aydır resmi maç oynamamış olan Dinamo Kiev’e elenildiğinde “İsmail Hoca takımı oturtmuştu, neden oturmuş kadro ve ekip bozuldu?” diye soranlar oluyor.

Ancak sonuç olarak kimsenin itiraz edemeyeceği bir şöhrete ve karizmaya sahip Jorge Jesus takımın başına getirildi. Tam yetkiyle istediği oyuncular da tek tek alınmaya başlandı. Hoca yanında adamlarını getiren ve yönetim kadrosunu tamamen değiştiren belediye başkanı edasıyla orta saha kurgusunu, kanatları değiştirmeye başladı. Henüz de aşı tutmadı.

Hele ki iki kesiciyle İstanbul’da sahaya çıkmak, tartışmasız Türk futbolunun şuan yaşayan en yetenekli oyuncusu Arda Güler’e şans vermemesi kısa sürede benim de eleştirdiğim noktalar oldu. Ama daha yolun çok başı tabi ki…

Fenerbahçe yoluna Avrupa Ligi’nde devam edecek. Rakip Slovacko…

Kağıt üzerinde Fenerbahçe’nin gol yemeden eleyebileceği bir rakip…

Haftaya göreceğiz.

 

BİR NOT DA TRİBÜNLERE

Dinamo Kiev gol attığında oyuncuların tribünleri tahrik ettiği aşikar. Ancak bir grup taraftarın Ukrayna’ya savaş açarak tüm dünyanın antipatisini kazanmış Vladimir Putin diye bağırması kabul edilemez. Alçaklıktır, şerefsizliktir.

Her ne kadar 2006’da Dinamo Kiev taraftarları PKK’dan bahsederek “ Kürtler sizin evlerini patlatırken biz de sizi stadyumda ezeceğiz” diye pankart açmış olsa da…

 

İki taraftar grubunun yaptığı sportmenliğe, insanlığa sığmayan hareketlerdir.

 

Ancak böyle bir olaydan dolayı tüm Fenerbahçe taraftarına hakaret etmek çok büyük bir yanlıştır. Bu ülke milli maçta kendi başkentinde köktendinci bir terör örgütünün saldırısı sonrası hayatını kaybeden kendi vatandaşları için yapılan saygı duruşunda ölen insanları sırf politik tercihleri nedeniyle ıslıklayan taraftar da gördü.

Toplumumuzun bir kesiminde karşı tarafın canını acıtmak için her türlü şeyi yapmak mubahtır anlayışı hakim. Ahlak, etik falan hikaye…

Dolayısıyla böyle insanların, böyle zihniyetin hepsinin canı cehenneme…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?