Ben Kazanana Kadar Maç Devam Edecek!

14-03-2022

Bu köşede defalarca kez ifade ettiğim bir şey var.

Bir hareketin doğru ya da yanlış olduğuyla ilgilenirim. Kimin yaptığıyla değil.

Fanatiklik, partizanlık gibi sıfatlar yukarıdaki düşüncenin tam aksine hareketin önce kimin tarafından yapıldığına bakıp, yapılan hareketin doğru ya da yanlışlığına daha sonra karar veren insanlar için kullanılır.

Bence bu tip kişiler dürüst değildir. Dürüstlük kendi desteklediğin ya da içinde bulunduğun grubun hatalarını örtmek değildir. O hatayı dile getirip, bir haksızlık varsa adalet için mücadele etmektir.

AKP ve MHP tarafından meclise sunulacak olan yeni seçim kanunu benim gibi hassasiyeti olan insanlar için gerçekten kabul edilebilir değil.

Seçim Kanunu tüm partilerin ortak çalışmasıyla hazırlanmalıdır. Nitekim hem tüm partileri hem de tüm seçmenin oylarının geleceğini dolayısıyla milli iradeyi etkileyen bir kanundur. Ortak çalışma esas olmak zorundadır.

Hele ki iki ittifaklı bir düzende sadece bir tarafın hazırladığı kanun teklifi sakıncalıdır. Zira açıklanan bu yeni teklif, teklifi hazırlayan tarafın seçimi kaybedeceğini düşünerek rakip ittifakı dağıtmak üzerine ve seçimi bir şekilde kazanmak üzere hazırlanmış olduğu izlenimi veriyor. Bunu anlamak için bir önceki seçimi analiz etmek yeterli aslında.

Demokrasi adına yine bir eksi...

Özellikle vekil sayısının hesaplanması ile alakalı değişiklik tamamıyla Cumhur İttifakı lehine yapılmış bir değişiklik olarak görünüyor. Bunu daha iyi anlamak için Cumhur İttifakı'nı oluşturan iki partinin de güçlü olduğu İç Anadolu Bölgesi'ndeki seçim sonuçlarına bakmakta fayda var.

Örneğin 2018 Niğde Genel Seçim Sonuçlarına bakalım. CHP Milletvekili Zeynel Emre'nin dikkat çektiği bu ildeki sonuçları ben de inceledim. 

 

Milletvekili kontenjanı 3 olan Niğde’de barajı geçen iki ittifak arasında bir milletvekili paylaşımı söz konusuydu. Oy oranı daha fazla olan Cumhur İttifakı 2 milletvekili kazanırken, Millet İttifakı’na 1 milletvekili kazanmıştı. Yeni seçim kanunu uygulansaydı en yüksek oy alan iki parti 3 milletvekilini kazanacaktı. Bu durumda tüm milletvekilleri Cumhur ittifakının olacaktı. Özünde bizim hali hazırda ittifaklar için de kullandığımı D’hont seçim sistemi ittifak payları hariç şekilde uygulanmış olacak ama bu da direkt ittifakı anlamsız hale getirmiş olacaktı.

Dolayısıyla ittifakların dağılmasına neden olabilecekti.

D’hont sistemi nasıl mı uygulanıyor?

Anlatayım.

Niğde ili için belirlenen milletvekili sayısının 3 olduğunu ifade etmiştim.  Partiler arasında oy sayısı en fazla olan AKP olduğu için AKP 1 milletvekili alır. AKP’nin oy sayısı ikiye bölünür. (93215/2 = 46607). Bu bölme işlemi gerçekleştikten sonra da AKP’nin oy sayısı diğer partilerden yüksek olduğu için AKP bir milletvekili daha alır. Bu sefer AKP’nin oyu 3’e bölünür. (93215/3 =31017). Bu durumda en yüksek oy sayısı MHP’nin olduğu için MHP son kalan milletvekili koltuğunu kazanmış olur. Dolayısıyla Millet İttifakı’na sandalye kalmaz.

2018’de ise önce ittifaklar oyları D’hont sistemine göre bölünüp, ittifak sandalyeleri belirlenmiş, daha sonra ittifakın içinden yukarıdaki hesaplamalar yapılmıştı.

İttifakların oyu aynı mantıkla bölünmüştü. İlk milletvekili Cumhur İttifakı’na gitmişti. Sonrasında Cumhur İttifakı’nın 137344 oyu 2’ye bölünmüş ve 68672 sayısına ulaşılmıştı. Bu durumda Millet İttifakı’nın oy sayısı en yüksek olduğu için Millet İttifakı 1 milletvekili çıkarma hakkına sahip olmuştu. Daha sonra Millet İttifakı’nın oy oranı 2’ye bölünmüş ve bu yeni hesaplamada Cumhur İttifakı’nın oy sayısı en yüksekte kaldığı için son kalan sandalye Cumhur İttifakı’na gitmişti.

Ülkem adına üzülüyorum gerçekten.

Dürüstlük, gerçek demokrasi yine ayaklar altına alınıyor. Seçime 1 buçuk yıl kala ince hesaplarla iktidar bloğu avantajı kendine çevirmeye çalışıyor.

Bunu yapmayın.

Yapmayın!

Ya da gerçekten dürüst olup "Kaç oy alınırsa alınsın meclis çoğunluğu bizim olur. Diğer partiler ana muhalefet partisi olmak için yarışır" teklifini getirin, el kaldırın, geçsin teklif.

Mahallelerde oyun bozan abilerle oynanan ve o kazanana kadar devam etmek zorunda olan maçta gibi hissetmeyelim kendimizi, değil mi?

Bu şekilde alınacak galibiyet, galibiyet midir?

Bu adaletsizlik değil midir?

İttifakın ne anlamı kaldı o zaman? Anketlerde oy oranları düşmeden önce neden bu teklif sunulmadı?

Bunları sormayalım mı yani?

AKP’li veya MHP’li okuyucular bana kızmasın. Ben partilerden bağımsız bir yorumda bulunuyorum.

Bu tip değişiklikleri kim yaparsa yapsın altında bir şey arar, kızarım. Eleştiririm.

Doğru bir tanedir çünkü.

Aksini düşünüyorsanız hafta sonu tavla oynadığınız arkadaşınıza şöyle söyleyin:

“Ben kazanana kadar maç devam edecek!”

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Muheşem bir analiz ve haklı bir ekincenin serencamı...