İbadet Etmek

İbadet Etmek
17-04-2023

İbadet etmek, dünyayı bir süreliğine sessize alıp, yaşamın akışını yavaşlatmaktır.
Zaten, modern zamanların dünyası çok gürültülü, hızlı ve aldatıcıdır.
"Ölmeden önce amellerinizi tartınız;
hesaba çekilmeden önce de
kendinizi hesaba çekiniz" tavsiyesi gereğince zaman zaman şöyle bir durmalı, düşmeden önce düşünmelidir.
Gürültünün, hızın ve bitmek tükenmek bilmeyen dünya meşguliyetinin elinden bir süreliğine de olsa yakayı kurtarmak, insanın kendine olan borcudur.
Ramazan ayı, namaz vakitleri, kandil gün ve geceleri vb. kendimize olan borçları ödemek için biçilmiş kaftandır.
Örneğin namaz, evrenin bir yerinde durup, dünyalık ne varsa "Allahu Ekber" ile arkaya atıp saflaşma eylemidir.
Karanlık ve boğucu dünyamızdan, ilahi aleme bir pencere açıp ışık ve nefes alma eylemidir.
Zekat, hac gibi ibadetlerle
Yaratıcıya ulaşmak,
fakirle kaynaşmak,
şeytanın fısıltılarını ve nefsin sınırsız arzularını savuşturmak, insanın kendine olan yolculuğudur.
Yine her bir ibadet,
bedenle ruhun,
şeytanla Nuh'un,
madde ile mananın,
Haman ile Musa'nın zaferle sonuçlanan savaşına şahitlik etmenin tatlı yorgunluğudur.
İbadetler aynı zamanda iradeyi güçlendirme eylemidir.
Kendimizin efendisi olmaktır...
Özgürleşmek, kula kulluğa baş kaldırmaktır...
.

Yıllar önce bir araç lastiği reklamı vardı.
Ormanın içinden geçen bir yolda aracıyla hızla seyreden sürücü,
yolda bir kaplumbağa olduğunu son anda farkeder.
Aracın lastikleri sağlamdır ve kaplumbağaya santim kala durabilmiştir.
Reklam şu sözlerle biter:
"Kontrolsüz güç, güç değildir."
Otomobil gibi mekanik bir yapıdan çok daha fazlası olan insan için,
kontrollü güç, muhteşem bir özelliktir.
Hz. Peygamber,
"pehlivan, güreşte rakibini yenen değildir;
pehlivan, öfke anında kendini yenendir," buyurmuştur.
Öfkeyi yenmek ise ancak irade eğitimiyle olur.
İbadetlerin irade eğitimine katkısı muhteşemdir.

Kızılderililer, yolculuk esnasında, atlarıyla hızlı koştuklarında, yorulmasalar dahi bir ağaç altında oturur ve bir süre beklerlerdi.
Onlara neyi bekledikleri sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi:
"Çok hızlı koştuk. Ruhlarımız geride kaldı.
Ruhlarımızı bekliyoruz."
Bizim de samimiyetle yaptığımız her bir ibadet, birazda ruhumuzu bekleme eylemidir.
Yaşamın akışını yavaşlatıp, huzura erme eylemidir.
Yüce Allah’ın Rad suresi 21. ayetinde buyurduğu gibi:
"Bilesiniz ki, gönüller ancak Allah’ı anarak huzura kavuşur."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?