Ilık Sudaki Kurbağa

07-07-2022
Meşhur Kurbağa kaynar su deneyini elbet bir yerlerde duymuşsunuzdur. 
Bilmeyenler için anlatayım. 
Bir kurbağayı kaynayan suya koyduğunuzda zıplayarak kaçar. Ancak ılık suya koyup suyu kısık ateşte kaynatırsanız ölene kadar o tencerenin içinden çıkmaz. Uyuşmuş ve artık sıcağa alışmıştır. Ama sonunda öleceğinin farkında değildir elbette...
Şimdi diyeceksiniz ki bu örneği İlker neden verdi.
Türkiye'de insanların çok büyük bir bölümü ılık sudaki kurbağa misali bir hayat yaşıyor. Hiç bir şeye karşı tepki vermeyen, hakkını aramayan, ölümü bekliyorlar.
Düşünün 6 ay içerisinde (Ocak-Temmuz arası) temel gıdalara yüzde 150'ye yakın zam gelmiş, alım gücü gün be gün yok olmuş. İnsanlar borçlarından dolayı cinnet geçirip intiharlar, cinayetler işlemeye başlamış. Yetmemiş Çalışma Bakanı halkla dalga geçer gibi "Herkesin evinin önünde araba var. Herkes çoluğunu çocuğunu okutuyor" demiş. 
Vatandaş kurbağa misali...
Hayatıyla bir devlet memurunun dalga geçmesi karşısında hakkını arayan yok. Bir diğer tarafta ise yaşam standardının düşmesine sebep olan siyasi partiyi ve lideri desteklemeye devam eden tamamıyla lider odaklı bir seçmen profili var.
Bir konuyu açıklamak için olguları, kurumları ve kuramları açıklamak gerekir.
Ortada ne olgu, ne kurum ne de kuram kalmış durumda.
Basın susturuluyor. Eleştiri kabul edilmiyor. Partiden değilseniz devlet memuru bile olamıyorsunuz.
Halk bir şey dersem başıma bir şey gelir mi diye korkuyor. Düşünün vatanına sadık vatandaş kendi devletinden korkuyor. Devleti yöneten devleti kişiselleştirdiği için korkuyor. Sistemin kendisi sorun olmuş durumda.
Bu kişinin tebaası olma psikolojisini 600 yıllık Osmanlı Devleti'nde üzerinde hissetmiş olan halka demokrasiyi hediye eden Mustafa Kemal Atatürk'ün kemikleri sızlıyordur.
İnsanlar devletin halk için var olduğunu, devleti yöneten kişinin ise sadece bir memur olduğunu unutup, zihinlerinde yöneticiyi kutsayarak onun sınırsız yetkilerle donatılmış, ülkenin sahibi olan kişi olduğunu düşünmeye başladığı için modern devlet anlayışının tamamen dışında bir yönetimle ve ekonomik krizlerle boğuşuyoruz.
Bakın ben Almanya'da yaşıyorum. Bana dert oluyor bunlar. Ailem, sevdiklerim fakirleşiyor çünkü. İyi bir hayat yaşamıyorlar.
Güvenli bir hayat...
Doktorları elinde tutamayan bir ülkeye dönüştü Türkiye...
Cehaletin cesaretlendirildiği ülkede cahiller eline silah alıp liyakat sahibi insanları korkusuzca öldürebiliyorlar. Antik zamanlarda dahi şifacılar el üstünde tutulurken Türkiye'de "giderlerse gitsinler" denilenerek halkın önüne atılıyorlar. 
Buradan ifade edeyim. Sağlık çalışanlarına şiddet polis ve askere saldırı ile aynı kategoride değerlendirilmelidir. 
Dedim ya endişeliyim. Dertliyim. 
Ne olduğu belirsiz, ipsiz sapsız 20 yaş üstü Afgan, Paki, Arap erkeklerin ülkeye herhangi bir kontrol olmadan alındığı, parayla vatandaşlığın verildiği, Türkiye'nin göz göre göre demografik işgaline izin verildiği bir süreçte ben uzakta da olsam kendime dert ediniyorum bunları...
Ben muhalifim. Evet...
Tüm bu anlattıklarım kanıma dokunduğu için muhalifim...
Endişeliyim, dertliyim...
Kendim için değil...
Sevdiklerim için...
Ülkem için...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Kötülük nasıl organize olur?


Belli eylem ve söylemlerin neden olacağı sonuçlar öngörülemezse, erişim sağlanamayanlar vasata indirgenir.

Hacamat
Sülük
Dağlama
Cin çıkarma

Revaçta nasıl olsa, varsın hekimler sistemin dışına itilsin...

#DrEkremKarakaya
#SağlıktaSiddeteHayır