Kurtuluş Savaşı’nda Azerbaycan’ın Kardeş Desteği

29-08-2022

“Paşam, kardeş kardeşe borç vermez, el tutar"

Türk milletinin bir geleneği vardır: Kardeş kardeşe borç vermez, kardeş kardeşin elinden tutar. Biz kardeş milletiz. Birbirimizin elini her zaman ve her koşulda tutacağız. 1918'de siz bizim elimizi tuttunuz. Bizi ölümden kurtardınız. Bugün biz kardeşiniz olarak elinizden tutmaya çalışıyoruz. İmkanlarımız yettiyi kadar para göndereceğiz". Sovyet Azerbaycanı’nın ilk başbakanı Neriman Nerimanov'un Anadolu’daki Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemâl Paşa’nın kardeşçe yardım çağrısında bulunduğu 17 Mart 1921 tarihli mektubuna cevabı böyle olmuşdu. Mustafa Kemâl Paşa mektubunda, maddî desteğe çok ihtiyaçları olduğunu belirtiyordu. Nerimanov hemen bütçede bulunan 500 kilo altın ve büyük miktarda mühimmatı Anadolu’daki Türk kardeşlerine yardım için gönderir. Türk tarihinin altın sayfası olan İstiklâl Savaşı sırasında Azerbaycan'ın yardımı bununla kalmamıştır. Millî Mücadele’nin başladığı dönemde ülke uzun yıllardır savaş içinde olduğundan bağımsız Türkiye uğruna canını feda etmeye kalkanların finansal anlamda dış desteğe ihtiyaçları vardı. Bu maddî yardımın alınabileceği ülkelerden biri de Azerbaycan’dı. Erzurum Kongresi (23.07-07.08.1919) günlerinde verilen karar üzerine Bolşeviklerden yardım temin etmek üzere Bakü’ye gönderilen temsilcilerden Dr. Fuat Sabit, görüşmelerin sonucunu şöyle bildirmişti: “Azerbaycan Hükûmeti istikraza (krediye) muvafakat ediyor (onay veriyor). Temsilcisi gelecektir. Hükûmet buhranı, yardımın şimdiye kadar ertelenmesine sebep olmuştur. Azerbaycan [Demokratik Cumhuriyeti) Hükûmeti, [Paris] Sulh Konferansı’nda [tanınması konusunda] İngilizler’den ümitli olduğu için tedbirli hareket etmektedir. Açıktan açığa [Anadolu’ya] yardım etmek fikrinde değildir. Reis-i Vükelâ (Başbakan) Nasip Bey Yusufbeyli, Rauf [Orbay] Bey’in Bakü’ye gelmesinin uygun olacağını söylemiştir. Silah ve cephânenin ne miktarda verileceğini ve hangi vasıtâlarla gönderileceğini sormaktadır” 28 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin o dönemde diplomatik alanda tanınma ve İngilizleri gücendirmeme gibi birtakım kaygıları olmakla beraber Türkiye’ye yardım yapmak konusunda birtakım girişimlerde bulunuyordu. Tarihî kaynaklardan edinen bilgiye göre, Azerbaycan Millî Hükûmeti Başbakanı Nasip Bey Yusufbeyov’un ikinci kabinesi bir iyi niyet gösterisi olarak Aralık 1919 ayında Mustafa Kemal Paşa’ya yardım konusuna olumlu cevap vermiştir. Türk gazeteci Abdülhamid Avşar, ülkesinde uzun süreli araştırmalar sonucu yazdığı "Türkiye'nin Kurtuluş Savaşında Azerbaycan Türkleri" adlı kitabında “1919 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti hükûmeti çeşitli yollarla Amasya'da Yarbay Cemil Cahit (Toydemir) Bey ile mektuplaşıyor ve Kâzım Karabekir Paşa aracılığıyla Anadolu'daki Millî Mücadele’ye her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını ifade ediyordu. Kâzım Karabekir Paşa da "İstiklal Harbimiz" adlı eserinde, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Başbakanı Nasib Bey Yusufbeyli'nin Anadolu'ya gönderdiği telgrafta Rauf (Orbay) Bey’in Türkiye'den Azerbaycan'a gelmesi gerektiğini belirttiğini ve gerektiği kadar silah ve mühimmat sağlamaya hazır olduklarını” ifade etmektedir. O dönemde Nasib Bey Yusufbeyli, 1,5 milyon Fransız Frangı tutarında malî yardım yapıldığını gösteren bir çek ve petrol makbuzunu Türkiye'ye göndermişti. Bunun dışında Anadolu'da Millî Mücadele’nin başladığını duyan Azerbaycanlı kadınlar kulaklarındaki altın küpeleri, ellerindeki yüzükleri çıkarıp ayrı ayrı şahıslar aracılığıyla Türkiye'ye gönderiyorlardı. 23 Mart 1920 tarihinde Azerbaycan İçişleri Bakanı Behbud Han Cevanşir, Azerbaycan Sanayi ve Ticaret Bakanı Mirza Esedullah Bey, Bakü İslam Cemiyet-i Hayriyyesi ve Azerbaycan Maliye Nâzırı Abdülvasi Bey’in girişimleriyle bir müsâmere düzenlenmişti. Müsâmerede toplanan 3.000 İngiliz paundu Bakü İstikraz (Kredi) Bankasına yatırılmıştır. İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından, Azerbaycan’ın ise Bolşevikler tarafından işgâl edilmesi gibi sebeplerle bu paranın Ankara’ya ulaşması gecikmiş, para önce İstanbul’a gönderilmiş, sonra bir İtalyan Bankası aracılığıyla Tiflis’e gönderilerek, Pervez Bey aracığıyla 1.000 İngiliz paundunun Gürcistan’da alındığı belirtilmiştir. Sonuç olarak Ankara Hükûmeti’ne Azerbaycan’dan gönderilen 19.000 Osmanlı Lirası ve 1.000.000 Fransız Frangının ulaştırıldığı anlaşılmıştır. Azerbaycan’ın ülke yönetiminin 27 Nisan 1920 tarihinde Bolşevikler tarafından ele geçirilmesinden sonra da Anadolu’ya yardım sağlama konusunda girişimler devam etmiştir. 3 Mayıs 1920 tarihinde Mustafa Kemâl Paşa tarafından Kâzım Karabekir’e gönderilen şifreli telgrafta Azerbaycan hükûmetinden borç alınması yollarının araştırılması istenmektedir. Bahse konu telgrafda şöyle denilmektedir. “Elde beş para bulunmadığı sizce bilinmektedir. Şimdilik içeride bir kaynak da bulunmuyor. Başka taraftan sağlanıncaya kadar Azerbaycan hükümetinden en geniş ölçüde borc alma olanağının düşünülmesi ve sağlanmasını rica ederim”. 27 Nisan’da Azerbaycan’da kurulan sosyalist hükûmetin başbakanı Neriman Nerimanov, bazı bakanların karşı çıkmalarına rağmen Mustafa Kemâl Paşa’nın isteğine olumlu cevap verir. Eylül 1920 ayında artık ilk altınlar Anadolu’ya gelir. Kâzım Karabekir Paşa 500 kiloluk ilk parti altının 200 kilosunu 15. Kolordu’nun ihtiyaçları için alıkoyar, geri kalanını Ankara’ya yollar. Büyük Millet Meclisi’nin 25 Eylül 1920 tarihli gizli oturumunda Azerbaycan’dan gelen 80.000 liranın ne olduğu ile ilgili soru sorulduğuna bakılırsa 1920 yılında bir miktar paranın geldiği düşünülebilir. 14 Aralık 1920 tarihli TBMM oturumunda okunan Kâzım Karabekir Paşa’nın telgrafında da Erzurum’daki askerî mektepler ve sanayi gürbüzleri kurumları için Azerbaycan namına 500 adet yüzlük Osmanlı altını bağışlandığı bildirilmektedir. 1921 yılında yardımların kısmen arttığı görülür. Türkiye’ye sadece altın ve para yardımı değil, aynı zamanda neft (petrol), benzin, kerosen gönderen Azerbaycanın “Azerneftesindikat” isimli devlet petrol kurumunun Türkiye’nin birkaç şehrinde - İstanbul, Kars, Samsun ve Trabzon’da - şubeleri açılmıştı. Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Hükûmeti tarafından TBMM’ye Nerimanov tarafından imzalanmış, 23 Mart 1921 tarihli telgrafta şöyle yazmaktadır: “Azerbaycan Hükümeti Türk halkına sempatisini fiilen göstermek imkânına sahiptir ve elinden geldiği kadar yardım etmek istemektedir. Sovyet Gürcistan’ın yardımı ile Bakü’den Kars’a 30 tank ham petrol ve 2 tank benzin getiren bir katar yola çıkıyor, bu trene Tiflis’te ayrıca 8 tank gazyağı da eklenecektir. Sovyet Azerbaycanı’nın Türk halkına yaptığı bu yardım iki kardeş ulusun sıkı bağlılık ve iş birliği için yepyeni bir dönemi açmış olacaktır.” Neriman Nerimanov’un isteği üzerine 17 Eylül 1922 tarihinde Bakü’de “Kırmızı Aypara” vakfının yardım kampanyası hayata geçirilmiş ve halktan toplanan tüm yardımlar Türkiye’ye gönderilmiştir. Tarihi kaynaklar 1922 yılında da Azerbaycan’dan Türkiye’ye birtakım malzeme yardımlarının yapıldığını göstermektedir. 1922 Mart ve Nisan aylarında Mustafa Kemâl Paşa cephedeyken Azerbaycan’ın Ankara Büyükeçisi İbrahim Abilov’un cephedeki temasları sonrası Azerbaycan, Türkiye’ye daha büyük hacimlerde yardım etmeye başlamıştır. Azerbaycan’daki Türkiye temsilcisi Memduh Şevket Bey’in talebini ele alan Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi (AKPMK) Teşkilat Bürosu, 3.000 pud (1 pud=16,38 kg.) benzin gönderilmesi kararını vermiştir. Yine AKPMK Başkanlık Kurulu’nun 6 Mayıs 1922 tarihli toplantısındaTürkiye’ye petrol gönderilmesi kararı alınmış ve Tiflis’le temasa geçerek talep edilen 15 vagonun hemen gönderilmesinin sağlanması kararlaştırılmıştır. Kars Konsolosu Hacıbeyli 22 Ekim 1922 tarihli raporda Kâzım Karabekir Paşa’ya Azerbaycan’dan 9 tank petrol gönderildiğini belirtmiştir. Sadece 1922 yılında “Azneftesindikat” İthalat-İhracat Şirketi savaşan Türk halkı için Batum limanı yoluyla 9.294 ton gazyağı ve 340 ton benzin göndermiştir. O yıllarda Azerbaycan'dan Ankara Hükûmetine gönderilen mektupta, Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar her ay Bakü'den 62 vagon petrol ve benzin ile 3 vagon sıvılaştırılmış gaz gönderileceği yazıyordu. Ayrıca 1922 yılında savaşın kaderini belirleyen Büyük Taaruz’un (26.08.1922) ardından Azerbaycan, Batum üzerinden Anadolu'ya 350 ton petrol ve 9 bin tondan fazla sıvılaştırılmış gaz göndermiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Azerbaycan, Anadolu’ya sadece maddî yardım yapmakla kalmamış, büyük çapta askerî yardımlar da yapılmıştır.. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin yıkılmasından sonra, sayısı tam olarak bilinmeyen silahlı Müsavat grupları, Albay Samad Saygı komutasında Erzurum'a gelerek Anadolu'da devam eden Millî Mücadele’de yer almıştır. Bu konudaki ilk bilgiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 8 Temmuz 1920 tarihli toplantısında yeni milletvekillerine iletilmiştir. Toplantıda konuşan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmet İnönü, Azerbaycan'dan silahlı grupların yardıma geldiğini söylemiştir. Bir piyade ve bir süvari alayından oluşan birliğin hemen Doğu Cephesine gönderildiği tarihî kaynaklardan bilinmektedir. 15. Süvari Alayı'na katılan bu birlik, 1920 sonbaharından 1921 yılının başlarına kadar Doğu Anadolu'nun Ermenilerden kurtuluşu için yapılan muharebelere katılmıştır. Azerbaycan askerleri Sarıkamış, Kars, Gümrü'nün düşmandan kurtarılmasında büyük hizmetlerde bulunmuş, tarihî Türk topraklarının düşman işgâlinden kurtarılması için Mehmetçik ile omuz omuza savaşarak şehit olmuştur. Daha sonra 15. Süvari Alayı bünyesinde Azerbaycan Türklerinden oluşan 6. Süvari Tümeni oluşturulmuştur. Bu tümen Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar büyük bir cesaret göstermiş ve düşmana ezici darbeler indirmiştir. Gönüllü olarak savaşa katılan Azerbaycanlıların sayısı da az değildi. Sadece Çanakkale Muharebelerinde 3 bin kadar Azerbaycanlı gönüllü şehit olmuş, gönüllülerden sağ kalanların önemli bir kısmı ise I. Dğnya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan Kurtuluş Savaşı’nda hizmet etmeye devam etmiş ve kıdemli subay rütbesine yükselmiştir. Azerbaycan'ın kardeşlik desteğini çok takdir eden Mustafa Kemâl Paşa, 1921 yılında Azerbaycan Sovyet hükûmeti tarafından Ankara’ya büyükelçi olarak atanan İbrahim Abilov'u kabul ettiğinde: "Azerbaycan Türklerinin acısı bizim acımız, sevinci sevincimizdir. Onların amaçlarına ulaşmaları, özgür ve bağımsız yaşıyor olmaları bizi çok mutlu ediyor", diye kardeş Azerbaycan Türklerine olan sevgisini ifade etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde önemli rol oynayan Azerbaycanlı politikacı ve devlet adamlarına - Neriman Nerimanov ve Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin mimarı Mehmet Emin Resulzade’ye derin saygı duymuş ve onlara büyük bir siyasî lider ve devlet görevlisi olarak önem vermiştir. Bu saygı karşılıklıydı. Resulzade, 1923 yılında İstanbul'da yayınlanan "Azerbaycan Cumhuriyeti: Kalitesi, Teşekkülü ve Şimdiki Durumu" adlı eserinde Atatürk'ü "Modern Doğu'nun Sembolü" adlandırmıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Dolmabahçe Sarayı'ndaki şahsî kütüphânesinde bulunan bu esere Atatürkün kendi elleriyle yazdığı: "Dünyaya gözlerimi senden üç yıl önce açtım. Ama tüm Türk dünyasında ilk defa Türkün Cumhuriyet ve istiklal bayrağını sen yükselttin. Bayrak inmesin diye onu senin ellerinden alıp Türkiye üzerinde ben salladım. 'İnmez”, demişsin, bu bayrak inmeyecektir” ifadeleri iki liderin birbirine verdiği değeri ifade etmektedir. Şanlı Türk bayrağının göğe yükseltilmesinde Azerbaycan'ın da katkısının olması, Azerbaycan Türk şehitlerinin kanının da bu bayrağı bayrak yapması ayrı bir gururdur!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?