Dizilerin Oluşturduğu Ahlak

Dizilerin Oluşturduğu Ahlak
13-03-2024

Birkaç hafta önce Azerbaycan'da korkunç bir suç yaşandı. 25 yaşındaki genç, babasını, annesini, 9 yaşındaki erkek kardeşini, 26 yaşındaki kız kardeşini ve kız kardeşinin 5 yaşındaki çocuğunu vahşice katlettİ. Olayın ardından sosyal medyada insanlar bu tür korkunç suçların artmasından dizileri sorumlu tuttu. Haklı yanları vardı. Vahşi suçları neredeyse en ince ayrıntısına kadar ortaya koyan diziler, beyinlere de bu vahşetin tohumlarını ekiyor. Sonuç olarak, korkunç cinayetlerin sayısı da artıyor.

Önceler toplumda resmi olmayan ahlak kuralları vardı. Toplum, yasayı küçük bir şekilde ihlal eden bir kişiyi pek kabul etmezdi. Suçun ağırlığına göre suçlunun rehabilitasyonu uzun zaman alırdı. Veya bu kişi genel olarak toplumdan izole edilir, ona iş vermezlerdi, kimsenin sevmediği bir işte çalışırdı. Ona kız vermezlerdi, kendini yeniden ispatlayana kadar yalnız bir hayata mahkum olurdu. Herkes ondan uzak durmaya çalışırdı. Ama diziler bu duvarları yıktı ve suçu hayatın bir parçası, bir yaşam biçimi haline getirdi. Örneğin dizide kahramanlar çok yakın bir insanını öldüren kişiyi kolaylıkla hayatlarına alır ve onunla kolayca evleniyorlar. Ya da sevdikleri kişinin katil olduğunu bildikleri halde bile ona karşı yaklaşımlarını değiştirmiyorlar. Çünkü o kişi zengindir. Yani,  sözkonusu para olduğunda insan her çirkinliğe göz yuma biliyormuş. Dizilerin topluma verdiği mesaj budur. Bu mesaj genç kuşakta nasıl bir ahlak oluşturabilir? İşin kötüsü dizilerde bu tür senaryoların yerini her seferinde daha korkunç ve manevi kuralları çiğneğen sahnelerin almasıdır. Sanki her defasında daha büyük bir vahşet ve ahlaksızlıklarla seyirciyi şaşırtmaya çalışıyorlar. Çünkü böyle olduğunda reytingler daha yüksek oluyor ve dolayısıyla gelir de artıyor. Kısacası, tüm yollar paraya çıkıyor.

Veya dizilerdeki başka bir sorun... Filmlerde her zaman olumlu bir kahraman karakteri oluyor ve uzun yıllar boyunca insanlar bir çok filmin olumlu kahramanlarına benzemeğe çalışmış. Bu günün kahraman karakteri ise "Gaddar"dır. Ya bugünün gençliği Gaddar gibi olmak isterse ortaya çıkacak kaos önlenebilir mi? Her kes istediği şahısı cezalandırmak isterse o zaman polisin görevi ne olucak?

İlginçtir ki, dizilerde pozitif kahramanın bile öyle bir kusuruna raslıyorsun ki, onun gerçekten pozitif bir kahraman olup olmadığından şüphe edersin. Mesela “Kızıl Goncalar” dizisinde Dr. Levent aslında pozitif bir karakter olarak sunuluyor ve ilk bölümlerde ister istemez sempati uyandırıyor da. Ancak bir süre sonra, yıllar önce evlendiğinde sevdiği kadına da yalan söylediği ve asla baba olamayacağını ondan sakladığı ortaya çıkıyor. En garip olan da şu ki, kadın şikayet edince bunu normal bir durum gibi sunuyor.

Ya da son dönemde reytingleri altüst eden 'Yalı Çapkını' dizisini ele alalım. Bu serinin sunduğu aile modeli normal bir aile modeli olarak değerlendirilebilir mi? Kazım Ağa karakterini canlandıran adam, eşine ve kızlarına inanılmaz şiddet uyguluyor. Onları acımasızca dövüyor ve hatta kızlarını para ve arazi karşılığında satıyor. Ama bu kadınlar uzun süre ona ciddi anlamda direnmiyorlar, tahammül ediyorlar. Bu "Baba" hastalanınca ise kızlar üzülüyor ve ağlıyorlar. Topluma sunulan Baba modeli budur.

Veya yine aynı dizide Seyran ve Ferit'in aşkı gerçek aşk sayılabilir mi? Aşk, aile, birliktelik böyle mi olmalı? Dizide bu kişilerin bir arada sakince konuştuğu, kavga etmediği çok az sahne var. Bütün gün birbirlerine inanılmaz hakaretler eden insanlar, sonra  birbirlerini seven şahıslar gibi sunuluyor.  “Sen tanıdığım en igrenç adamsın” dedikden sonra “seni seviyorum” nasıl söylenebilir? Dizi aşk hikayesinden daha çok bir sürü psikopatın hayat hikayesi gibi görünüyor. Ve her kes de biliyor ki, tüm bunlar sadece dizinin ömrünü uzatmak ve geliri artırmaya hesaplanmış. Bilge adamlar her zaman paranın çok şey olduğunu, ama her şey olmadığını söylemişler. Para için bu dizilerin bozduğu ahlak kurallarını yeniden sağlamak mümkün olacak mı?  Bozulan ekonomiyi eski haline döndürmek mümkündür, aşılmaz siyasi sistemi değiştirmek mümkündür, ancak bozulmuş maneviyat ve ahlaki kuralları yeniden tesis etmek imkansızdır. Yarın bu dizilerin senaristleri dahil hepimiz bu dizilerin etkisiyle büyüyen neslin yaptığı hatalardan etkileneceğiz. Tabi zamanında gereken tedbirleri görmezsek...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
İrfan Paksoy
İrfan Paksoy 1 ay önce
Sayın Balayeva.
Tespitleriniz isabetli.
Kaleminize sağlık.