Sovyet Tanklarının Yarım Bıraktığı Aşk Hikayesi

Sovyet Tanklarının Yarım Bıraktığı Aşk Hikayesi
20-01-2023

 Azerbaycan tarihine kara harflerle yazılan Kanlı Ocak günlerinde İlham ile Fariza'nın evliliklerinin üzerinden daha altı ay geçiyordu. Birbirlerini çok severek evlenmiştiler.  Çok da mutlulardı. Ama aşkları sadece birbirlerine değildi, Vatanı da sonsuz bir tutkuyla seviyorlardı.

1980'lerin sonu ve 90'ların başında, SSCB'nin her yerinde olduğu gibi Azerbaycan'da da bağımsızlık ve özgürlük eğilimleri yükselmişti ve halk meydanlara akın ederek bağımsızlık talep ediyordu. İlham da bu protestolarla yakından ilgileniyordu.

19-20 Ocak 1990 gecesi halk yeniden sokaklardaydı. Birkaç gün önce, Sovyet liderliğinin Azerbaycan halkının özgürlük haykırtılarını kesin olarak susturmak için Bakü'ye asker göndereceği söylentileri vardı. Ancak esaret zincirlerinden kurtulmaya kararlı olan halk, ne pahasına olursa olsun Sovyet birliklerinin Bakü'ye girmesini engellemeye hazırdı. Ama kimse ordunun silahsız insanlara karşı kanlı bir terör uygulayacağına inanmıyordu. İlham da inanmadı. Ancak 19-20 Ocak 1990 gecesi Sovyet ordusu Bakü’de tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdi.

19 Ocak akşamı, sevdiği Fariza'sının güvende olmasından emin olmak için İlham, onu annesine bırakarak Bakü müdafilerinin saflarına katıldı. O ve arkadaşları yardıma ihtiyacı olanların yardımına gittiklerinde Bakü'nün şimdiki 20 Ocak kavşağı semtinde ateş açan tanklarla karşılaştılar. İnsanları öldüreceklerini gören İlham, silahsız insanlara ateş etmesinler diye ellerini kaldırarak tankın önüne geçiyor. Sovyet ordusunun kana susamış askerleri İlham'ı vurur.  İlham gece saat 00:10'da hastaneye kaldırılır. Çok kan kaybettiği için kan nakline ihtiyacı vardı. Doktorlar ona kendi kanını yeniden enjekte ediyorlar. Onu ameliyat eden doktorun söylediğine göre, İlham ameliyat masasındayken ışıklar sönüyor. Doktorlar bir gazete yakıp onun ışığında ameliyatı gerçekleştirmelerine rağmen İlham'ı kurtaramıyorlar.

Sabah erkenden kardeşi Elkhan ve annesi İlham'ı aramaya çıkarlar. Elkhan daha sonra şunları hatırlıyor:

"Bakü savaştan çıkmış bir şehri hatırlatıyordu. Annemle şu anki "20 Janvar" kavşağından geçerken yerde kan gölü gördük. Annem durup kana baktı, şaşkınlıkla şöyle söyledi: “Bu nasıl da cana yakın bir kan... Allah bilir hangi zavallıya ait. Daha sonra, çok sonra, bu kanın gerçekten çok cana yakın olduğunu öğrendik. Bu... bu ilhamın kanıymış"

 Fariza o kanlı gecede evde olmasına rağmen İlham'ın vurulduğunu ilk hisseden de o oldu ve silah sesleri gelmeye başlayınca İlham’ı vurduklarını söylemiş. Sevdiğinin yokluğuna dayanamayan Fariza, "Hey İlham, sana geleceğim" diyerek intihar etmek istiyor. İlk kez kendini yakmak istese de intihar etmesine engel oluyorlar. Fariza düğün fotoğraflarını masaya atar, bakar ve yarım kalmış bir mektup yazar:

"Anne benim için ağlama. Hiç kimse ağlamasın. Ben İlhamsız yaşayamam.  Zaten..."

Kararından bir türlü vazgeçmeyen Fariza, gece her kes yattıktan sonra bir tas sirke içerek intihar eder. Doğmamış iki aylık bebeğini de rahminde İlham'a götürür.

Böylece vefalı Farizanı ölüm bile sevdiğinden ayıramamış ve birlikte ebedi âleme gitmişler.

20 Ocak 1990 gecesi Bakü'de birçok ev ilhamını ve farizasını yitirdi. Sovyet terör makinesi o kanlı günde toplam 146 kişiyi katletti ve 744 kişiyi yaraladı. Aralarında kadınlar, yaşlılar ve hatta çocuklar da vardı.

Ama Azerbaycan'da bu tarih bir trajedi olarak değil, bir onur tarihi olarak anılıyor. Bu insanlar Azerbaycan'ın bağımsızlığı ve egemenliği için kendilerini feda etmişler, Sovyet askeri araçlarının karşısına silahsız çıkmaktan bile çekinmemişler ve böylece Azerbaycan'ın bağımsızlığının temellerini atmışlardır. Azerbaycan'ın büyük şairi Bahtiyar Vahabzade'nin dediği gibi,

Toprağın bağrına cesetleriyle,

Özgürlük tohumu ekti şehitler…

 

 Yıllar geçti, o tohumlar kök saldı ve büyüdü. Şehit kanlarıyla sulanan topraklarda güçlü ve gelişmiş bir Azerbaycan yetişti.

Özgürlüğümüzün kurbanları, ruhunuzun önünde eğiliyorum! Məkanınınz cennet, cennet Azerbaycanın bağımsızlığı ise ebedi olsun!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?