Üç Kişilik Ölümler veya Neden Güney Kafkasya'ya Barış Gelmiyor?

21-09-2022

Kesse her kim dökülen kan izini,

Kurtaran dahi odur Yer yüzünü.

                                              Hüseyin Cavid



Köyde herkes ayaktaydı. Daha bir yiğidleri şehadete yükselmişdi. Ancak köy mezarlığında iki mezar kazılmışdı. Oğlunun şehadet haberine dayanamayan baba kalp krizi geçirerek vefat etmiş, canparesiyle birlikde ebedi evine uğurlanıyordu. Azerbaycan-Ermeni sınırındaki son ermeni provokasyonunun yürek burkan hikayelerinden biri de bu şekilde halkın hafızasına kazındı. Şehit olan 25 yaşındaki komando Vadim Gojayev'in babası Azerbaycan'ın Gobustan bölgesinde ikamet eden Alik Gojayev, oğlunun cenazesini almaya gittiği sırada kalp krizi geçirerek öldü ve oğluyla birlikte defnedildi. Bu kanlı günlerde Ermenistan'da da benzer bir olay yaşandı. Oğlunun ölüm haberini alan Vardenis sakini Manvel Martirosyan, evladını tabutta görmek istemeyerek intihar etti. Evet, savaşın acı yüzü bu. Savaş sadece silah sesleri değil, arkasında yarım kalan hayatlar, gerçekleşmemiş hayaller, gözyaşları ve çocuklarıyla birlikte gömülen baba-anneler, 3 kişilik ölümlerdir. 32 yıldır Azerbaycan-Ermenistan sınırında bu ölümler ve kanlar durmadı. Sebep? Güney Kafkasya'ya neden barış gelmiyor? Neden iki medeni ulus yüzyıllarca barış içinde yaşamanın yollarını bulamıyor?

Azerbaycan'da çok güzel bir atasözü var: ev alma, komşu al. Yani mutluluğunuz daha çok uzun yıllar birlikte yan-yana yaşayacağınız insanlara bağlıdır. Ama ne yazık ki, Vatanı, bir ömür yaşayacağımız toprağı seçme şansımız yok. Ve kaderimize düşen bu Vatanın komşu açısından hiç şansı hiç getirmemiş. 20. yüzyılın başlarından itibaren Azerbaycan toprakları Ermeniler tarafından defalarca işgal edilmiş ve yağmalanmış, halk soykırımlara maruz kalmıştır. İki ulus arasında bugün de devam eden son karşıdurma şu an 34 yaşında. 30 yıl boyunca bir milyon Azerbaycan Türkü anavatanlarından kovuldu, çadırlarda çok zor günler yaşadı. Azerbaycan tarihine Hocalı soykırımı gibi bir insanlık dramı yazılmıştır. Ve bu trajediler insanların hafızalarından silinmeyerek karşılıklı nefreti derinleştiriyor. Ancak her iki millet de bu düşmanlıklardan bıkmış, barış ve huzur istiyor. Ama kim engelliyor? Bu iki milletin birbirine düşman olmasında fayda var mı?

2020 yılında Azerbaycan halkı 44 gün süren savaşla 3.000'den fazla şehit vererek 30 yıla yakın bir sürede Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları gerçek sahiplerine geri verdi. Her şey uluslararası hukuk normlarına uygun olarak yürütüldü. Azerbaycan herhangi bir devletin topraklarına saldırmadı, ancak BM tarafından tanınan sınırları içinde kontrolü dışında kalan topraklarda gücünü geri kazandı. İlahi adalet yeniden tesis edilmişti ve bölgenin tekrar kan gölüne dönmemesi için kalıcı bir barışa ihtiyaç vardı. Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan devlet başkanları tarafından Kasım 2020'de imzalanan ve uzun süreli ateşkese yol açan ortak açıklama, barışa temel teşkil ediyordu. Belgenin bazı hükümleri kademeli olarak uygulandı. Ancak en önemli maddelerden biri - bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım iletişiminin restorasyonunu öngören 9. madde uygulanmıyor. Bu maddenin uygulanmasıyla Azerbaycan, Türkiye'nin yanı sıra ülkenin bir parçası olan Nahçıvan ile doğrudan kara bağlantısına sahip olur. Zengezur Koridoru adı verilen bu yol sadece Türkiye ile Azerbaycan'ı değil, tüm Türk dünyasını birbirine bağlayacak. Bu, Türk birliği konusunda çok endişeli olan güçlerin çıkarlarını karşılamamaktadır ve koridorun açılmasındaki gecikmenin ana nedenlerinden biri de budur.

Azerbaycan'ın Ermenistan'a sunduğu 5 maddelik barış anlaşmasının temel ilkelerinden biri de ulaşım ve haberleşmenin açılması, ilgili diğer iletişimlerin kurulmasıdır. Son 15 güne kadar Ermeni tarafı önerilere karşı olmadığını ortaya koyuyordu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu yılın Nisan ayında Ermeni hükümetinin bu önerileri olumlu bir tavırla kabul ettiğini zaten açıklamıştı. Avrupa Birliği'nin bu yakınlaşmadaki rolü özellikle belirtilmelidir. 44 günlük savaşın sona ermesinden sonra, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, iki ülkenin liderleri - Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile defalarca bir araya geldi ve çok yıllı çatışmanın barışçıl bir şekilde sonuçlanmasına katkıda bulunmaya çalıştı. Son benzer toplantı 31 Ağustos'ta gerçekleşti. Bu toplantı öncesinde taraflar arasında çalışma grupları düzeyinde bir takım toplantılar yapılmış ve barış anlaşmasının imzalanması yönünde bazı adımlar atılmıştır. Geçen Ağustos ayındaki toplantıdan sonra Charles Michel bir basın açıklamasında, "Bugün Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki devletlerarası ilişkileri düzenleyen barış anlaşmasında ilerleme için temel çalışmaları güçlendirmeyi kabul ettik ve dışişleri bakanlarına taslak üzerinde çalışmak üzere bir ay boyunca bir araya gelmeleri talimatını verdik" dedi. Avrupa Birliği yetkilisi, bir sonraki toplantının Kasım ayı sonunda üçlü bir formatta yapılacağını da duyurdu. Bu da yıllardır barışa hasret ve savaşların sonuçlarından yorğun düşmüş iki ülke halkları arasında barış için büyük umutlar doğurdu. Hatta Kasım ayında bir barış anlaşmasının imzalanacağına dair söylentiler bile vardı. Böyle bir arifede, Ermeni asıllı Rus milyarder Ruben Vardanyan, Rus vatandaşlığından çıkıp Karabağ'a taşınma kararını açıkladı ve dünyadaki tüm Ermenileri Azerbaycan'a karşı savaşmaya çağırdı. Aynı zamanda basında Ermenistanın yeni silah pazarları arayışına çıkdığı ile ilgili haberler de dolaşıyordu. Ve bundan birkaç gün sonra, Ermenistan-Azerbaycan sınırında iki taraftan da yaklaşık 300 askerin ölümüyle sonuçlanan bir Ermeni provokasyonu gerçekleşti. Bütün bunlar tesadüf olarak kabul edilemez. Bölgede barıştan yana olmayanlar iki ulusu birbirine düşman etmeye, tüm gücleriyle barız anlaşmasının imzalanmasına mani olmaya çalışıyorlar. Siyasi yorumcular daha bir kaç ay önceden yüzyıllardır Kafkasya'da söz sahibi olan Rusya'nın burada Avrupa Birliği aracılığı ile barışın sağlanmasına izin vermeyeceğini söylüyorlardı. Rusya'nın bilgisi olmadan bu bölgelerde ne barış, ne de savaş olabilir. Bölgedeki büyük güçler arasındaki konumsal savaşlar sürerken iki halk - Azerbaycan ve Ermeni halkları- kaybetmeye devam ediyor. Derler ya, ağayla hanım tartışır, sopanı hizmetçi yer. Bu sopalardan kesin olarak kurtulmanın tek yolu ise her iki halkın kendi kaderine sahip çıkarak bir an önce barış anlaşmasının imzalamasını gerçekleştirmekdir. Aksi taktirde üç kişilik ölümler daha çok canlar yakacak.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?