BAĞIŞIN GERÇEK YÜZÜ

BAĞIŞIN GERÇEK YÜZÜ
20-02-2023

KAMU KURUMLARI BAĞIŞ YAPABİLİR Mİ?

 

Ne yazık ki Türkiye 6 Şubat sabahına nasıl uyanacağını bilmeden, ne ile karşılaşacağını tahmin etmeden yeni güne uyandı. Yaşanan olay gerçekten de bir facia on binlerce insanımız maalesef hayatını kaybetti. Ve ortaya çıkan tablo şu: “Türkiye, bir deprem bölgesi. O kadar yaşanan acı tecrübelere rağmen maalesef yaşadığımız sonuç ortada. Elbette bunları uzun uzun anlatmayacağım. Hem yurtiçinden hem yurtdışından önemli destekler geldi. Ama işin ilginç bir tarafı var. O da şu: Yapılan yardımları incelediğimizde en büyük yardım kamu bankalarından geldi.

Bunlar içinde belki de en garibi Merkez Bankası’nın bağışı oldu. TCMB Başkanının bir cümlesi var ki yıllarca konuşulacak türden. Söylediği cümle aynen şu: “Biz bunu Hazineye verseydik başka yerlerde kullanırdı. O yüzden bağışladık”. Bu başka alan acaba bütçe açıkları için olabilir mi, ya da garanti edilen ödemeler için. Orasını bilemeyiz. Bilinen bir gerçek şu ki devletin bürokratının açıktan açığa Hazineye ve Maliyeye güvenmediği. Direkt Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'yi arayıp “senin yatacak yerin yok” deseydi keşke. Bir bürokrat bir bakana aleni olarak “senin harcayacağın tek kuruşa güvenmiyorum” der mi?

Merkez Bankası'nın 30 milyar lira bağışını anlatmadan önce işleyişindeki saçmalığa bakalım, yönetimin saçmalığını daha iyi anlayalım. Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası'nın bankalara yolladığı yazıda kur riskinin yönetilmesi için minimum faizi yüzde 40'a çıkarmalarını tavsiye etti. Tavsiyenin hangi anlamda söylendiğini hepimiz biliyoruz aslında… Hadi gelin şimdi de Merkez Bankası'nın sıkı döviz politikası sonuçlarına bakalım… 2022 başında 173 milyar dolar olan kısa vadeli borç 190 milyar dolara kadar çıktı. Net döviz rezervi 10,6 milyar dolar… Zira bunun içerisinde swap denilen değiş tokuş yapılan bilanço makyajlama dışında pek de bir işe yaramayan 69 milyar dolar da var. Bunun anlamı Merkez Bankası'nın “sıfır” rezervinin olması için 58 milyar dolar yollasalar bu iş tamam. Hazine'nin paraya ihtiyacı var. Nereden bulacak? Ben hemen cevabını vereyim. Zamlar, vergiler….

Hadi gelin bu bağışın teknik boyutuna bakalım. Soru şu: TCMB, bağış yapabilir mi, yaparsa nasıl yapar? Ya da söyle soralım soruyu. 'Para basmayla yetkili bir kuruluşun bağış yapmasındaki mantık nedir? Bunların hepsinin cevaplanması gerekiyor ki şeffaflık olabilsin. Benim şahsi fikrim şu: “Esasen para basma yetkisi olan bir kurumun bağış yapmasının hiçbir anlamı yok. Hazineye kârını aktarır o da bu parayı deprem için kullandırır. Bunu bağışmış gibi göstermek niye onu anlamış değilim”. Unutmadan şunu da belirteyim. Merkez Bankası’nın yaptığı bağışın para arzını artırdığı yerde bunun karşılığı üretim, mal ve hizmet üretimi olmadığı sürece sonuçta enflasyon yaratacak bir durumdur. Açıklamada kârdan dağıtıldığı söylendi. Peki Merkez Bankası nasıl kâr elde eder? Hadi şimdi de bunu anlatalım. “Merkez Bankası’nın yapmış olduğu tek kâr vardır. Döviz eğer değer kazanıyorsa TL cinsinden kâr yazar. Politika faizi ile bankalara vermiş olduğu açık piyasa işlemi kaynağı faiz tahsilatı yaptığı zaman elde ettiği gelirdir. Bu kâr sonuçta Merkez Bankası’nın sene başı itibariyle yapmış olduğu genel kurulda da hazineye devredilir. Merkez Bankası’nın sahibi kamudur. Kârı borç stokundan düşmesi lazım. Düşmüyor, tekrardan bağış olarak veriyor. Veya hazineye veriyor o bağışlıyor. “Yapılan, şovdan başka bir şey değil. Hiçbir anlamı yok.” Ortak yayınla organize edilen bağışlarda pek çok kamu bankası da yardımda bulundu. “Kamu bankaları önce kendi görevlerini yapsın. Ziraat Bankası önce bölgedeki çiftçiye kanunla tanımlanmış olan görevini yapsın. O bölgedeki çiftçilerin kredi borçlarını ödesinler ya da tamamen silsinler. Ziraat Bankası’nın görevini yerine getirmediği için yüzlerce çiftçinin arazisini bıraktı. Çiftçiler kentlerin dışına itilerek sağlıksız konutlarda yaşamaya mecbur bırakıldı.

Size dünyada bu işler  nasıl oluyor, örneği var mı anlatayım. Yıl 2012. İlgili kurum Avrupa Merkez Bankası(ECB). 2012 yılında banka bir “bağış” yapmış. Ancak bağışın kaynağının Banka Yönetim Kurulu ve çalışanların kazançlarından geldiği belirtmiş. Çünkü bir merkez bankasının kârdan aktararak ya da para basarak yaptığı “bağış” genişlemeci para politikasıdır. Adı “bağış” değildir.

Bağış yapmak güzel, örnek olmak da güzel. Buraya kadar hiçbir itirazımız yok. Devletin de sosyal devlet olma güdüsü ile yaptığı işlemlerde takdir edilecek bir tutum. Ama para politikası araçları ile, devlet kaynakları ile bu işler yapılmamalı. Bunun faturası ağır olur.

Peki kanunda ne yazıyor? Hadi son olarak gelin ona bakalım. TCMB Kanunu’nda, bankanın sermaye ve hissedarlık yapısı ile kâr payı dağıtımının nasıl yapılacağı net bir şekilde yazıyor. Kanuna göre, TCMB A.Ş.'nin sermayesi 25 bin TL olup 250 bin adet hisseye ayrılmış durumda. Bugün itibarıyla bankanın bir hissesinin nominal değeri 10 kuruş. 2021 yılsonu itibarıyla, TCMB sermayesinin yüzde 55,12'si (A) sınıfı, yüzde 23,25'i (B) sınıfı, yüzde 2,51'i (C) sınıfı, yüzde 19,12'si ise (D) sınıfı hisselerden oluşuyor. (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazineye, (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye'de faaliyette bulunan milli bankalara, (C) sınıfı hisse senetleri 15 bin hisseyi geçmemek üzere, milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere, (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere ait. TCMB kârının dağıtımına ilişkin esaslar TCMB Kanunu’nun 60’ıncı maddesi ile düzenlenmiş durumda. Buna göre bankanın yıllık safi kârı, aşağıdaki şekilde dağıtılıyor:

* Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden, yüzde 6 oranında ilk kâr hissesi olarak hissedarlara;
* Yukarıdaki yüzde tutarının düşülmesinden sonra kalan miktarın en çok yüzde 5’i, iki aylık maaş tutarını geçmemek üzere Banka mensuplarına ve yüzde 10’u ihtiyat akçesine;
*Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden Genel Kurul kararıyla en çok yüzde 6 nispetinde ikinci kâr hissesi olarak hissedarlara.
*Bu dağıtımdan sonra kalan bakiye Hazineye veriliyor.

Son yıl kârından ayrılan ihtiyat akçesi hariç, birikmiş ihtiyat akçeleri her yıl kâra katılarak dağıtılabiliyor. Bu durumda, kârdan, bankanın Hazine dışındaki ortaklarına her yıl sadece 25 bin TL’lik sermayesinin yüzde 12’si, yani toplamda 3 bin TL’lik sembolik bir ödeme yapılıyor. Özetle, banka mensuplarına dağıtılan ikişer maaşlık prim dışında TCMB’nin tüm kârı Hazine’ye aktarılıyor.

ASIL SORUYU SORARAK BİTİRELİM.

ZATEN HALAK AİT OLAN PARA NASIL OLUYORDA HALKA BAĞIŞ ADI ALTINDA VERİLİYOR?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?