Giriş…
İki bölümden ibaret bu makale dizisinin konusu İsrail’in kurulmasına temel teşkil eden “Balfour Deklarasyonu” konusunda bilgi paylaşımında bulunmaktır. Bir önceki makalemde Siyonizmin ne olduğu, Siyonizmin kuruluş sürecindeki gelişmeler, Balfour Deklarasyonu’na uzanan sürecin önemli aktörlerinden Arthur James Balfour ve Lord Walter Rothschild, Rothschild’in Balfour’a göndereceği mektubun kökenlerinin ortaya çıkışı, İngiltere hükûmetinin devam eden I. Dünya Savaşı’nda masraflarının finansesi için arayışları ve İngiltere’deki siyasî elitlerdeki Siyonizm yanlısı güçlü duygulardan bahsedilmişti. Makale serisinin bugünkü ikinci ve son bölümünde de Sykes-Picot Antlaşmasına göre Filistin’in statüsü, Rothschild’ın Balfour’a gönderdiği mektup, Balfour’un bu mektuba cevabî mektubu, Balfour Deklarasyonu’nda geçen muğlak ifade, konuya ilişkin akademik bir değerlendirme ile İngiltere’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Mark Sykes’in raporunda belirttiği husustan bahsedilmekte ve konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapılmaktadır.
Sykes-Picot Antlaşmasına Göre Filistin’in Statüsü…
Devam eden I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devletinin Orta Doğu’daki topraklarının ve bu coğrafyanın yeniden şekillendirilmesine yönelik olarak İngiltere ve Fransa arasında (İngiltere’nin Orta Doğu uzmanı) Sir Mark Sykes [1] ile (Fransa’nın eski Beyrut Başkonsolosu) Georges Picot [2] tarafından 1915 yılı sonunda başlayan görüşmeler kapsamında her iki ülke arasında bölgenin İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına göre nüfuz ve kontrol bölgelerine ayrılarak paylaşımı konusunda sağlanan 16 Mayıs 1916 tarihli antlaşma 23 Ekim 1916 tarihinde son şekli verilen gizli Sykes-Picot Antlaşması olarak tarihe geçmiştir. Bu antlaşmanın maddelerinden biri de Filistin’in, kutsal yerleşim yerlerini de barındırması nedeniyle burada bir uluslararası yönetim kurulması idi.
Rothschild’ın Mektubu…
İngiltere Siyonist Federasyonu Başkanı, İngiltere’deki uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden ve Dr. Chaim Weizman’ın [3] da yakın arkadaşı olan olan Lord Walter Rothschild, [2] Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulması için Dışişleri Bakanı Balfour’a [4] 18 Temmuz 1917 tarihli bir mektup göndermiştir.
Balfour’un Cevabî Mektubu …
Rothschild’in bu mektubuna Balfour 2 Kasım 1917 tarihli bir mektupla cevap vermiştir. Balfour’un bahse konu cevabî mektubu, İngiltere Hükûmetinin, Filistin’de Yahudi olmayan topluluklarının haklarının güvence altına alınması şartıyla Filistin’de bir Yahudi yurdunun kurulmasını destekleyen bir doküman olan 9 Kasım 1916 tarihli Balfour Deklarasyonu’nun nihaî metnine katkı sağlamıştır.
Muğlak Bir İfade…
Balfour Deklarasyonu’nda geçen "ulusal yurt" terimi kasıtlı olarak kullanılmış olan bir muğlak ifade olup bu ifadenin uluslararası hukukta hiçbir yasal değeri veya emsâli de yoktu. Bu ifade, “devlet” gibi uluslararası hukukta belirgin bir ifade olan diğer terimlerle karşılaştırıldığında da anlamı belirsizdi.
Prof. Dr. Norman A. Rose’a Göre…
Bahse konu terim, İngiliz Kabinesi içindeki Siyonist programa karşı muhalefet nedeniyle kasıtlı olarak “devlet” yerine kullanılmıştı. Yahudi kökenli İngiliz vatandaşı Prof. Dr. Norman Anthony Rose (d. 1934)’a göre, bildirgenin baş mimarları, zamanla bir Yahudi Devletinin ortaya çıkacağını düşünürken Filistin Kraliyet Komisyonu, bahse konu ifadenin “nihâî olarak bir Yahudi Devleti'nin kurulmasını düşünen Bakanlar ile düşünmeyen Bakanlar arasındaki bir uzlaşmanın sonucu” olduğu sonucuna varmıştı.
Mark Sykes’in Resmî Raporunda…
Bildirgenin nihâî hâline yol açan yazışmalarda, ifadelerin yorumlanması istenmiştir. İngiltere’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Mark Sykes tarafından 22 Eylül'de Londra’daki Savaş Kabinesi'ne gönderilen bir resmî raporda, “Siyonistlerin, Filistin'de veya Filistin'in herhangi bir yerinde bir Yahudi Cumhuriyeti veya başka bir devlet biçimi kurmak istemedikleri , bunun yerine Filistin Mandası'nda [5] belirtildiği gibi bir tür himâyeyi [6] tercih ettikleri” belirtilmiştir.
Sonuç…
Balfour Deklarasyonu, I. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Milletler Cemiyeti [7] tarafından Filistin’e uygulanan Manda’nın da dayanağını oluşturmuş, birçok tarihçi tarafından da 1948 yılında kurulacak olan İsrail devletinin temelini attığı kabul edilmiştir.
© 2025 Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOTLAR
[1] Mark Sykes (1879-1919). Yakın ve Uzakdoğu’da incelemeleri ve bu bölgelerin iktisadî ve siyasî durumları hakkında yazmış olduğu kitaplarla tanınmış bir İngilizdir. I. Dünya Savaşı sırasında Mezopotamya ve Suriye’deki Müttefik çıkarlarının sınırlarını tespit etmek için İngiltere tarafından Fransa ile görüşmeye memur edilmişti. 1916 yılındaki Sykes-Pi-cot Antlaşmasını hazırlayanlardan biridir.
[2] George Picot (1870-1951). I. Dünya Savaşı esnâsında Osmanlı Devleti egemenliğindeki Arap topraklarının İngiltere ve Fransa arasında paylaşımını öngören Sykes-Picot Antlaşması’nı İngiliz diplomat Mark Sykes ile birlikte imzalayan Fran-sız diplomattır.
[3] Chaim / Haim Weizmann (1874-1952). Siyonist lider ve İsrail’in ilk Cumhurbaşkanıdır. 1897 yılındaki ilk Siyonist Kongresi’ni kaçırmış olmakla birlikte diğerlerine katılmıştır. Balfour Deklarasyonu'nun yayımlanması için uğraşmış, 1920-1931 ve 1935-1946 yılları arasında Siyonist Hareketin başkanlığı yapmış, 1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi üzerine İsrail’in cumhurbaşkanlığına seçilmiş, bu görevi Kasım 1952 ayında ölene dek sürdürmüştür
[4] Arthur James Balfour (1848-1930). bir İngiliz politikacıdır. 1874 yılında İngiliz parlamentosuna girmiş, 1891 ve 1895 yıllarında üst üste Maliye Bakanı, 1902 yılında Başbakan olmuş,1905 yılındaki seçimlerden yenilgiyle çıkmış, 1911 yılında Muhafazakâr Parti liderliğini bırakmış, 1915 yılında kurulan koalisyon hükûmetine katılmış, 1916-1919 döneminde Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş, 1919-1922 ve 1925-1929 yıllarında da Lordlar Kamarası danışmanlığı yapmıştır.
[5] Manda, Fransızca “yetki, görev” anlamına gelmekte olup, I. Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar MC adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen yetkidir. Geleneksel sömürgeciliği tasfiye etmeye yönelik bir proje olarak düşünülmüş olan manda, uygulamada, sömürgeciliğe benzer sonuçlar doğurmuştur.
[6] Himâye veya protektora, uluslararası ilişkilerde devletlerin birbirini tek taraflı olarak koruma altına alması uygulamasına verilen addır. Uluslararası ilişkiler bağlamında bir himaye , saldırganlığa ve diğer hukuk ihlallerine karşı savunma için başka bir devlet tarafından korunan bir devlettir.
[7] I. Dünya Savaşı’nın temeli sayılabilecek Milletler Cemiyeti (MC), I. Dünya Savaşı’na son veren mütârekelerin imzalanmasının tarafından, savaşın mağlubu ülkeler ile imzalanacak barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek üzere 18 Ocak 1919 tarihinde toplanan uluslararası nitelikli Paris Barış Konferansı’nın 25 Ocak 1919 tarihinde yapılan toplantısında, amacı, ülkeler arasında yaşanabilecek problemleri barışçı yollarla çözmek olan bir teşkilât kurulmasına yönelik verilen kararına istinâden 10 Ocak 1920 tarihinde İsviçre’de kurulmuştur. Bu teşkilât II. Dünya Savaşı’nın ardından 1946 yılında dağılmıştır.
KAYNAKLAR
---, “Walter Rothschild ve Balfour Deklarasyonu”, https://www.rothschildarchive.org/family/family_i nterests/walter_ rothschild_and_the_balfour_declaration, Erişim Tarihi: 10.11.2025.
