Bence Öyle

Bence Öyle
18-07-2023

Cenin pozisyonunu duymayan yoktur. Depremde kanepenin yanına o şekilde kıvrılın dediler hani. Pek çoğumuz gayri ihtiyari o şekilde uyuruz. Ben çok yorgun olduğum zamanlarda, insanlardan uzaklaşmak istediğimde ya da üzgünsem bu şekilde biraz uzanma isteği duyarım. Bu biraz güvenli bir limana kaçış gibi. 

Anne karnı güvenli, sevgi dolu, endişesiz bir ortam. Benimle beraber ruhum alıp gidebileceğim en uzak belirsizlik orası. O yüzden anne karnındaki duruş, asla dönüş gibidir benim için.

Modern zamanların, modern insanın üzgünse, mutluysa gideceği yer ve çıkış kapısı da tatil. Yazın denize girmek, yemek, içmek... Çocukluğumda tatil demek önce Kuran Kursu, sonra köy demekti. Okul yok ama kış hazırlığı vardı. Vişne, erişte, yaprak, peynir, fasulye, reçeller... Her hafta bir iş çıkardı. Bunların çoğu akrabalarla ya da komşularla yapılırdı. Bugün sana yarın ötekine. Köye genelde harman kalktıktan sonra giderdik. Onların eli avucu açılırdı, biz de ayak bağı olmazdık. Okul başlayınca öğretmen sorardı; tatili nerede geçirdiniz? Köye gittik, Ankara’da dayıma gittik, Samsun’da halama gittik, Tokat’ta amcama gittik... En uzak yer İstanbul olurdu illerden. Herkesin illa bir tanıdığı olurdu orda. O zamanlar otele gittik, Bodrum’a gittik, apart tuttuk, çadırda kaldık diyen olmazdı. İç Anadolu’da nerede böyle bir kültür vardı ki?

Mahallede sadece bir arkadaşım tatile gidip otelde kalırdı. Dönüşte ballandıra ballandıra anlatırdı onu da. Kuşadası’na gittik deyince kuşlar uçurdu bir adada benim hayalimde. Sonra televizyonda, özellikle magazin programları ünlülerin tatillerini gösterirdi. Yabancı müzikler eşliğinde herkes denize giriyor, şemsiyeli meyve suyu içiyor, gülüşüyor, olabildiğine mutlu... Öyle heveslenirdim ki...

Sanırdım ki denize girdin mi tatil yaptın mı tüm dertlerinden sıyrılıyor kişi. İlk tatile gidişimde baktım ki insanlar gerçekten sadece yemek yiyor ve yüzüyor, tıpkı televizyondaki gibi. Beni de memleketten, işten güçten, dertten, tasadan sıyırıp ayrı bir dünyaya koymuşlar. Gerçeklik algımı kaybettim derler ya öyle. Tatil dönüşü dünyanın tantanası başladı tabi.

İlk yıllar iyiydi hoştu ama sonra sonra alışkın olmadığım tatil, gezme tozma çocuklarla birlikte iyice cazibesini yitirdi. Çocuklar denize girsin, çocuklar eğlensine döndü iş. Denize girmesem; tüh bu yıl da girmedim, göremedim denizi demem. Deniz görmüyor ki insan orada sadece. Ağlaşan çocuklar, gergin anneler, sabırsız babalar, soyunuk insanlar, pörtlemiş göbekler...

Bunları görmeyip İslami, tesettürlü bir yere gideyim desem yıllık maaşımın yarısını isterler. Bir şeyin başına İslami kelimesi geldi mi fiyatı katlanarak artıyor. Gitme o zaman desen olmuyor, çoluk çocuk var.

Sosyal medyanın yeline kapılınca, son yıllarda bu tatil herkes için ihtiyaç haline geldi. Önceden lükstü. Bana sorsan ünlülerin ve zenginlerin bir tercihiydi o kadar. Şimdi çevremdeki herkes oralarda. Onca yol, onca sıcak, onca para, onca çilenin adı tatil. Ne televizyonda göründüğü gibi ne arkadaşımın anlattığı gibi.

Geçenlerde ailecek bir vafıl dükkanına girdik. Ben gelen kahveyi beğendim, çocuklar vafılı çok sevdi. Çalışanlar ilgili, güler yüzlüydü. Ortalama bir hesap ödedik. Mutlu bir şekilde yürürken tatil diye bir şeye ihtiyaç duymadığımı hissettim. Ailenle, sevdiklerinle birlikte geçirdiğin mutlu bir zaman da tatil sayılır. En güzel tatilden daha güzeldir belki de.

Gezelim, görelim, değişik yerler keşfedelim. Bu güzel. Yeryüzü zaten bunun için var ve bu yüzden bu kadar güzel. Tatil tatil diye kendimizi, ailemizi, bütçemizi, sınırlarımızı ve sinirlerimizi zorlamayalım. Tatilde aranan huzur bir köşeye kıvrılıp uyumakta da olabilir. Ailecek bir sofra başında toplanmakta da olabilir. Balkonda oturup çay içmekte de olabilir. Bence öyle.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 9 ay önce
Valla güzeldi.
Hümeyra
Hümeyra 9 ay önce
Teşekkür ediyorum hocam