Bir Yolcu Uçağının Vurulması ve Adalet Arayışı

Bir Yolcu Uçağının Vurulması ve Adalet Arayışı
21-10-2025

AZAL Azerbaycan Hava Yolları’na ait Embraer E190AR tipi uçak, 25 Aralık 2024’te Kazakistan’ın Aktau Havalimanı yakınlarında 62 yolcu ve 5 mürettebatıyla kazaya uğramıştı. Kaza sonucu iki pilot dâhil 38 kişi hayatını kaybederken 29 yolcu sağ kurtuldu.

Olay, aslında Rusya yönetimindeki Dağıstan semalarında gerçekleşti. Çeçenistan’ın Grozni şehrine seferde olan uçak, Rus hava sahasında ciddi şekilde hasar gördü. Uçağa şarapnel isabet etti; pilotlar olağanüstü bir çabayla acil inişe yöneldi. Ancak vurulan uçağı en yakın havaalanına indirirken Rus hava kontrolü, en yakın pist olan Mahaçkale’ye iniş izni vermedi. Dakikalarla yarışan o iki pilot, hasarlı uçağı Hazar Denizi üzerinden Kazakistan’a ulaştırmaya çalıştı. Ne yazık ki uçak, Aktau yakınlarında düştü.

Bir anlamda bürokratik katılık can aldı.

Olayın üzerinden on ay geçmesine rağmen Rusya, resmi ve net bir açıklama yapmamıştı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, konuyu uluslararası mahkemeye taşıyacaklarını açıkladı.

Azerbaycan yönetimi, Rusya’nın ‘Ukrayna dronuyla çarpıştı’ açıklamasını çocukça buluyor ve bunun Moskova’nın olayı örtbas etmeye çalıştığına dair ciddi bir işaret olduğunu düşünüyor.

Üstelik kaza günü Rusya hava sahası kapatılmamıştı; bu da ihmali, hatta kimi uzmanlara göre ‘ihmali aşan bir kasıt’ ihtimalini gündeme getiriyor.

Azerbaycan-Rusya ilişkileri, özellikle Karabağ sürecinden sonra hassas bir dengede ilerliyor. Moskova, Güney Kafkasya’daki nüfuzunu korumak isterken bu tür krizler, o rolü ciddi biçimde zedeliyor.

Bakü’nün uluslararası mahkemeye başvurma kararı, bölgede ‘post-Sovyet suskunluğunun kırılması’ anlamına gelebilir.

Daha önce Malezya Hava Yolları’na ait MH17 uçağı 2014’te Ukrayna üzerinde vurulmuştu. O soruşturma 10 yıl sürdü. Azerbaycan da benzer bir yola giriyor — bu bir ‘hesaplaşma’ değil, bir devletin vatandaşını ve hava yolunu koruma sorumluluğudur.

Olay Türkiye açısından neden önemli?

Türkiye, Azerbaycan’ın en yakın müttefiki. Böyle bir olay karşısında siyasi ve hukuki desteğini açıkça beyan edebilir.

Üstelik Türkiye, Rusya’ya karşı Batı yaptırımlarına katılmıyor; dolayısıyla Türk Hava Yolları da sıkça Rus hava sahasını kullanıyor. Bu olay, sadece Azerbaycan için değil, tüm bölge havacılığı için emsal teşkil edebilir.

Uluslararası hava güvenliği, artık tek bir ülkenin değil, tüm dünyanın meselesidir.

İşin rengi, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 12. Zirvesi’nden sonra değişti. Zirvede ilk kez askerî iş birliği ve ortak tatbikat konusu resmen dile getirildi.

TDT artık bölgesel bir güç merkezi olma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Zirvenin ardından Aliyev ile Putin arasında yapılan telefon görüşmesi, Tacikistan’ın başkenti Düşenbe’de düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu zirvesinde bir yüz yüze buluşmaya dönüştü.

Düşenbe’deki o kısa an… Putin’in yüzünde belki yıllardır görülmeyen bir ifade vardı. Sert, soğukkanlı, duygularını belli etmeyen o Rus lider sanki ilk kez ne söyleyeceğini bilemiyordu. AZAL uçağının düşmesi, diplomatik bir mesele değil, insani bir trajediydi. Ve o trajedinin ağırlığı, belli ki Putin’in omuzlarına da çökmüştü.

Putin, Aliyev’e dönüp düşük bir ses tonuyla ‘özür diledim, tazminat ödenecek, sorumlular cezalandırılacak’ derken sesinde alışılmadık bir titreme vardı. Belki de yıllardır ilk kez bir başka lidere karşı ‘mahcup’ oldu.

Ama diplomasi, mahcubiyeti değil, netliği sever.

Putin’in Düşenbe görüşünde yaptığı yeni açıklama, olayın karmaşıklığını gösteriyor:

‘Birincisi, olay gecesi Rusya sınırını Ukrayna’ya ait üç insansız hava aracı ihlal etmişti. İkincisi, hava savunma sistemimizde teknik arıza meydana geldi.’

Putin ayrıca, ateşlenen iki füzenin doğrudan AZAL uçağına isabet etmediğini, sadece parçalarının çarptığını belirtti: ‘Eğer doğrudan isabet olsaydı, uçak oracıkta yok olurdu.’

Bu açıklama, Rusya’nın doğrudan sorumluluğunu yumuşatma çabası olarak görülse de, bir sivil uçağın vurulmasına yol açan zincirin merkezinde Moskova’nın sistemsel hatası olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Belki de Putin’in o yüzündeki ifade, bütün açıklamalardan daha anlamlıydı. Belki de ilk kez, bir Rus lider kendi sisteminin acımasız gerçeğiyle yüzleşti. Ama gerçek yüzleşme, yalnızca özürle değil, adaletle olur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?