Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun

01-11-2022

Küçük bir uç beyliğinden önce devlete sonra da imparatorluğa dönüşen 1000 yıllık Bizans İmparatorluğunu yıkan ve üç kıtaya hükmeden bir hanedanlık. Osmanlı. Ya da Batının ifadesiyle “Hasta Adam”. 1800 yıllara gelindiğinde üst üste kaybedilen topraklar ve savaşlar, her anlamda Batının gerisinde kalınan bir yaşam… 1900’lü yıllara gelindiğinde ise yatalak olan ve Batıya boyun eğen, kurtuluşu onu kızdırmamakta arayan ama bir taraftan da eski günlerinin özlemi içinde yaşayan bir devlet. Yine çok enteresandır Batıyı örnek alarak açtığı okullardan yetişen aydınların girişimleri ile sona yaklaşan bir İmparatorluk. Önce Balkan Savaşları, ardında da 1. Dünya savaşı ile yenilen altı asırlık cihan devleti. Her ne kadar Almanya’nın yanında savaşa girdik onlar yenildi bizde yenilmiş sayıldık diye avunsalar da tarih hiçte öyle söylemiyor. Galip devletler kendilerince “Galibiyet Hakkını” kullanarak her türlü hukuksuzluğa başlamışlardı bile. Şimdi asıl yüzlerini görme vaktiydi. Türkleri geldikleri yere sürmek. Anadolu’dan atmak. Hesaba katmadıkları bir durum vardı. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. Bu sırada Anadolu yer yer işgal edilmişti. Rusya dağılmış, yerine gelen iktidar gizli anlaşmaları açıklamıştı. Her taşın altından aynı isim çıkıyordu. İNGİLTERE. Batı Anadolu’da güçlü bir İtalya olmaktansa kolay yönetebilecekleri bir ülke arandı ve uzun zaman almadı bulmaları. O role uygun kukla devlet Yunanistan’dı. Bu sebeple biz kurtuluş savaşımızda düzeni ordu anlamında İtaya ile karşı karşıya hiç gelmedik. Kaldı ki zaten II. İnönü zaferinden sonra İtalya işgal ettiği yerlerden çekilmeye bile başlamıştı. İngilizlerin de desteği ile vatanımız işgal edilmişti bile. Çok acıdır bir grup vatansever bu işgallere direnirken Osmanlıda yöneticiler bırakın tepki vermeyi, kurtuluşu İngiltere’yi kızdırmamakta buluyordu. Belki şaşıracaksınız ancak padişah Vahdettin ve kız kardeşi ile evli olan Sadrazam Damat Ferit çoktan İngiltere’yi sevenler derneğine (İngiliz Muhipler Cemiyeti) üye olmuşlardı bile. Hatta bu iki isim ilk üyeler arasındadır. Şimdi kendinize sorun bakalım: Kurtuluşu, İngiliz mandasında gören bir zihin Atatürk’ü kurtuluş savaşını başlat, seni bu yüzden Anadolu’ya yolluyorum diyebilir mi? Bunu bu şekilde anlayanın zeka ile ciddi sorunları var demektir. Bu dönemde Osmanlı yönetimi halkına; işgallere karşı direnilmemesi gerektiğini, bu işgallerin geçici olduğu bile söylendi. Hatta ilerleyen süreçlerde düzenli ordu kurulduğunda buna engel olmak için karşı ordu bile kurmuşlardı. Bu ortam içinde 16 Mart 1920 yılında Osmanlı Meclisi İngilizler tarafından basıldı. Mesaj açıktı. Anadolu’daki isyanı bastırın yoksa gelir ben sizin meclisinizi basarım ve iş yaptırmam. Niyet ve mesaj açıktı. SEVR ANTLAŞMASINI kabul edin. Atatürk’ün de dediği gibi “EMPERYALİZM BU VATAN ÜZERİNDE BARINAMAZ” öyle de oldu.

Kurtuluş savaşımıza önce fikri bir zemin lazımdı. Halk örgütlendi. Kongreler düzenledi. Kongrelerde İstanbul’dan Ankara’dan, Erzurum’dan daha birçok yerden gelen temsilciler vardı. O zamanın koşullarında imkansız bir karar alındı. “Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”. Bu, aslında kurtuluş savaşının da yöntemini belirleyen bir maddeydi. Derken İzmir’in işgal haberi geldi. Belki çoğunuz bilmiyordur ama Osmanlının kurucunun kabrinin başına bile Yunan bayrağı dikilmişti. Kurtuluşa giden yoldaki işaret fişeği İzmir’in işgali ile başladı. Osmanlıda askerlerin büyük çoğunluğu terhis edilmişti. Düzenli ordu neredeyse yok gibiydi. Dolayısıyla ilk önce yerel savunma yapıldı. İlk bunu tadan da Fransa oldu. Direnemedi çekildi. Doğuda Ermeniler yenildi doğu cephesi kapandı. Şimdi sıra asıl düşmandaydı. Anavatan işgalden kurtulmalıydı. Türk Milleti, üzerindeki giysiden tutun bebeğinin üstüne örttüğü battaniyeye kadar ne varsa hepsini ordusuna vermişti. Bu aslında var olma ile yok olma arasında ölüm kalım savaşıydı. Ya yenilip tarih sahnesinden çekilecektiniz ya da kazanıp ben buradayım diyecektiniz tüm dünyaya. Türk milleti ikincisini başardı. Dünya savaş tarihinde görülmemiş bir taktik uygulandı. Hat savunması bırakılmış alan savunulmasına geçilmişti. Düşman neye uğradığını bile anlamamıştı. Her yerde bozguna uğruyordu. Her yerde büyük kayıplar veriyordu. Geçilmez, yarılamaz dediği cepheler bile çok kısa zamanda düşüyordu. Eskişehir-Kütahya savaşını kaybeden Türk ordusunun ve komutanlarının moralleri bozulmuştu. Herkes, artık buraya kadar” demişlerdi. Mustafa Kemal emir verdi. Orduları Sakarya’nın doğusuna doğru çekin. Bu aslında Türklerin Orta Asya’dan beri uyguladığı savaş taktiğiydi. Ricat. Yani geri çekilme. Dünya savaş tarihinin en uzun meydan savaşı yapıldı ve düşman ağır bir yenilgiye uğradı. Arkasına bakmadan; topunu, tüfeğini bırakıp kaçıyordu. Düşman ardına bakmadan kaçarken elbette oturup izlenmeyecekti. Amansız bir takip başladı. “BEN SİZE SAVAŞMAYI DEĞİL ÖLMEYİ EMREDİYORUM” diyen Ulu önder yeni emrini verdi. “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz. İleri!” Mustafa Kemal’in askerleri düşmandan kurtarılan yerlere girdiğinde görülmemiş sevinçle karşılandı. Ve nihayet kurtuluş, bağımsızlık meşalesinin yakıldığı yerde, İzmir’de, Yunanlıların denize dökülmesiyle son buldu. Artık vatanımızda işgalci asker yoktu. Müthiş bir diplomasi izlendi. Sonunda İngiltere’de Mustafa Kemal’in zekasına yenildi. Yıllar önce boğazda demirleyen düşman askerlerini gördüğü ve söylediği söz 3-4 yıl gibi sürede gerçekleşmişti. GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER! Öylede oldu. Geldikleri Gibi Gittiler. Ülke kurtarılmıştı. Şimdi sıra bu yeni kurulan ülkeye bir isim ve rejim bulunmadaydı. 28 Ekim 1923 akşamı o zamana kadar sadece Atatürk tarafından bilenen gerçek tüm dünyaya haykırıldı. EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. 29 Ekim 1923’te Anayasaya Türkiye Devletinin yönetim şekli Cumhuriyettir ibaresi eklendi. 1925 yılında çıkartılan bir yasa ile o günden bu yana ÜLKEMİZDE VE Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 29 Ekim ulusal bayram olarak kutlanmaktadır.

BENİM NACİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR. ANCAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

CUMHURİYETLE KALIN VE CUMHURYETİN KAZANIMLARINA SIKI SIKI SARILIN. BAYRAMIN KUTLU OLSUN TÜRK MİLLETİ.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?