Disleksi

02-01-2022

 Disleksi 

 

  • Stephan Hawking
  • Albert Einstein
  • Thomas Edison
  • Agatha Christie
  • Pablo Picasso

  Tüm bu isimlerin tarihte eserleriyle, çalışmalarıyla iz bırakmalarının yanı sıra ortak bir payda daha bıraktılar bizlere. Paydaları disleksik olmalarıydı. Bugün bazı insanlar tarafından başarısız olacağına inanılan öğrenme güçlüğüne sahip çocuklarınızın neler yapabileceğini bilerek başlayalım istedim.

 

   İlk soru disleksi nedir?

  • Aynı zamanda öğrenme güçlüğü olarak bilinen disleksi, bir bireyin normal zeka düzeyinde olmasına rağmen dil, okuma, ve yazma becerilerinde sorunlar yaşamasına neden olan bir özel öğrenme bozukluğudur. Yani bireyin normal yolların dışında öğrenme yeteneğine sahip olmasıdır. Ve sorun olarak addedilen şey, aslında herkesin yaptığı şeyi aynı şekilde yapamamaktır.
  • Bir ilacı ya da bir tedavisi yoktur çünkü bir hastalık değildir. Yalnızca farklılıktır.

 

    Disleksi bireylere göre farklılık gösterir. Bireyin yapısı, çevresel faktörler, aile desteği, aldığı eğitimin süresi ve etkililiği, bireylerdeki disleksinin yapısını değiştirmektedir.

 

  İkinci soru, disleksi belirtileri nelerdir?

  • Disleksinin en erken belirtileri, çocukların ses çıkarmayı öğrendikleri 1-2 yaşlarında ortaya çıkar.
  • Konuşma gecikmesi,
  • Harfleri ve onlara ait olan sesleri yeterince öğrenememe,
  • Alfabeyi öğrenmede zorluk çekme
  • Harf yönlerini ve şekillerini karıştırma
  • Ses ve heceleri birleştirmede zorlanma,
  • Harflerin ya da hecelerin yerini değiştirme,
  •  Yeni kelimeleri öğrenmede zorluk çekme,
  •  Aşırı heceleme, hızlı okuyamama, okurken satır veya kelime atlama gibi...

 

  Tüm bu özellikleri gözlemleyen anne baba ya da öğretmen teşhis koyamaz yalnızca gözlemlerini aktarabilir altını çizmemiz gereken en önemli konu ne bir anne baba bu gözlemlerini ardından benim çocuğum disleksi diyebilir ne de bir öğretmen çocuğunuza teşhis koyabilecek yeterliliktedir.

 

   Bu süreçte anne baba ve öğretmenin görevi çoçuğumuzu gözlemlemektir ve konu uzmanlarına aktarmaktır . Bu değerlendirme öğrenme güçlüğü alanında uzmanlaşmış özel eğitim uzmanları, psikologlar ve psikolojik danışmanlar tarafından yapılmaktadır. Tanıda ancak bu kişiler tarafından konabilir.

 

 Çocuklarımız okumayı ilk öğrenmeye başladıkları zaman üstesinden gelmek zorunda kaldıkları sorunlardı bunlar. Sadece bu kadar mı?

 

  •  İleriki zamanda yazılanları kopyalamada zorlanma,
  •  Yön tayininde güçlükler yaşama,
  •  Uzaklık ve derinlik algılamasında sorunlar,
  •  Dün, bugün ve yarın gibi zaman kavramlarını sıralamada güçlük,
  •  Görsel mekansal analiz yapamama problemleri de vardır.

 

  Çocuklarımız hayatları boyunca bu zorluklarla savaş halinde olacaklardır… Çocuklarımız tüm bu zorluklarla savaş içindeyken biz onlara destek olmayı mı seçiyoruz yoksa onları süreç içerisinde panikleten, onların özgüvenini tüketen  insanların tarafında  mı? Taraf  seçmenin çok kolay olduğunu düşünüyorum.

 

  Çünkü, sadece akademik sorunlar yaratmıyor disleksi. Maalesef çok daha fazlası... Disleksi genelde ilköğretim 1’de fark edilir. Tanı konulana dek de dislektik çocuklar en sık yargılanan, eleştirilen ve suçlanan çocuklar oluyor. Okul başarısının düşüklüğünden dolayı aile tembel, dağınıklığından ötürü savruk, akranları tarafından sağ-sol kavramlarını karıştırmasından dolayı alay edilen, harfleri karıştırması nedeniyle dikkatsiz gibi yaftalar yapıştırıldığı  çocuğun üzerinde taşıyabileceğinden çok daha fazla bir yük oluşuyor.

 

  Kimi anne-baba devamlı olarak çocuğu etraftan sakınır, aile ve öğretmen, problemin disleksiden kaynaklandığını anlayana dek çocuğa yıpratırsa; ki tanıdan sonra bile bu davranışın süre geldiğini görürüz. Bu tarz tutumlar ile karşılaşan çocuk ne yapar?

 

  Dışlanma ve ayrımdan ötürü kendine güveni zedelenen çocuk içten içe öfke duymaya başlar. Haklı olarak…Ki okula başladığı dönemlerde özgüvenlerinin de beslenmesi gereken bir süreçtir. Yaptığı en ufak bir çizgi okuduğu bir kelimede öğretmeninden ailesinden fark edilmesini, takdir edilmesini bekler.

 

  Sayfalarca yazdı bir harfdense; bir satırda güzel yaptığı bir harfi bulup onun yanında ufacık bir kalp koymak emin olun ona çok daha iyi gelecektir. Bunun yanında elini tutmayan yaşadığı zorlukları fark etmeyen yetişkinler yep yeni sorunların doğmasının tek sorumlusu oluyor.  Bu da bazen etrafındaki kişi ve eşyalara zarar verme, saldırganlık ve hırçınlık olarak dışa vuruyor. Neden başarılı olamadığını anlayamadıkça; öz güvenini zedelenir, benlik saygısı azalır. Diğerlerinden farkı, kendisini anormal ve garip hisseder.

 

 Ve bazen de toplumdan kaçınmasına, giderek asosyalleşmesine neden olur. Okula gitmek istemez. Aileden uzaklaşır… Aslında arkadaşlarının kendisi ile ilgili acımasız eleştiriler yapmasından, öğretmeninin azarlamasından ve ailesinin baskısından kaçınmaya çalışır. Çocuğumuz hayattan soğuyup, içe kapanık davranışlar sergilemeye başlar. Tüm bunların yaşanmasını elbette istemeyiz.

 

O halde bir diğer soru; ne yapmalıyız, çocuğumuza karşı tutumumuz ne olmalı?

   Ebeveynler disleksi sorunu olan bir çocuğun başarılı olmasına yardımcı olmada baş karakterlerdir.

  • Erken teşhis ve tanı sürecin olumlu ilerlemesinde katkı sağlayacaktır.
  • Çocukla bir yetişkin gibi konuşarak disleksi olduğunu ve bunun kişisel bir başarısızlık olmadığını açıklamak önemlidir. Çocuk bunu ne kadar iyi anlarsa, öğrenme engeli ile o kadar daha iyi başa çıkabilir. Ben niçin başaramıyorum sorularına da kendi içinde cevap bulmuş olur.
  • Bir diğer adım çocuğumuzun öğretmenleriyle iletişim halinde kalınmalıdır. Öğretmeni ile sık sık konuşarak okulda gelişim takip etmelisiniz.
  • Öğretim yöntemi olarak doğrudan öğretim değil buluşa dayalı yaklaşım kullanılmalıdır. Yani çocuğa, edinmesi istenen stratejiyi doğrudan öğretmek yerine bu strateji kendisinin geliştirmesine olanak sağlayacak görevler verilmeli, öğretmen öğreten değil öğrenme sürecinde bir kolaylaştırıcı olmalıdır.

 

  • Süreçte bütüncül bir yaklaşımla hareket etmek olumlu ilerleyecektir.

 

  Çocuğunuzu her koşulda kendi içinde değerlendirmeliyiz. Dünden bugüne olan gelişmelerini takdir etmeli, bugünden yarına olabilecek hedefler koymalıyız. Bu hedefler gerçekçi olmalı ve büyük hedefler olmamalıdır. Aynı hedefler sizin için de geçerli. Çocuğunuzun gelişimi için kendinize de büyük hedefler koymayın. Küçük ve sağlam adımlarla ilerlemek her zaman daha sağlıklıdır.

  Çocuğunuzun her başarısını takdir etmeliyiz. Bu başarılar küçük olsa bile asla atlamayın çünkü çocuklarınızın özgüven geliştirmesi için bu çok önemlidir.

  Çocuğunuzun eğitimiyle ilgili hissettiğiniz endişeleri ona yansıtmayın, aksine onu rahatlatın. Çünkü bu endişeleriniz, zamanla daha büyüyerek hem sizi hem de çocuğunuzu rahatsız edecek boyuta ulaşabilir.

  Çocuğu bir şey öğretirken, bunun eğlenceli yollarını bulun. Okumayı eğlenceli bir hobi haline getirin. Siz ona yüksek sesle okuyun, o size. Bu şekilde ders zamanı sizin için de daha güzel bir hale gelecektir.

  Disleksisi olan çocuklar ışığa karşı hassastır, dolayısıyla kitaplardaki siyah-beyaz renkler çocuğu rahatsız edebilir. Son dönemlerde yapılan bazı araştırmalarda, disleksisi olan çocukların renkli cam kullanılarak daha kaliteli ders çalıştığı ve öğrendiği saptanmıştır. Denemenizde fayda var!

  Çocuğun hayatını kolaylaştırmaya çalışın. Sağ-sol yönlerin karıştırıyorsa, sağ bileğine kırmızı, sol bileğine mavi bileklik takın. Bir zaman sonra yön konusunda daha iyi olacaktır!

    Ders çalışırken sık sık ama kısa aralıklarla mola vermesini sağlayın. Bu sizin yorgunluğunuz için de gereklidir.

 Disleksili çocukların olabildiğince stresten uzak yaşaması gerekmektedir çünkü stres durumu daha da zorlaştırır. Çocuğunuza gevşeme ve stresten uzak kalma yollarını öğretin.

  • Sizin için ne kadar değerli ve önemli olduklarını, her durumda onlara yeterli ilgi ve sevgiyi göstererek verin. Onlara olan sevginizin başarılarıyla orantılı olmadığını vurgulayın. Verdiğiniz sevginin karşılığını da mutlaka alacaksınız.

 

Cansu Kavun

 

***Bu konuşma disleksi ile ilgili farkındalığı arttırmak hedeflenmiştir.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?