DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
25-01-2023

  Her ülkenin kendine özgü bir ekonomik karakteri ve yapısı vardır. Bir ülkede yapılan ve uygulanan model bir başka ülkede de aynı sonucu verecek diye bir kural yoktur. Bu anlamda her ülkenin ekonomik yapısına göre uygulanan politikalar mevcuttur. Hiç kuşkusuz ki özellikle son 3-4 senedir en fazla konuşulan konu ve kurumların başında ülkelerin Merkez Bankaları ve onların uyguladığı politikalar geliyor. Gelin işin işleyen sistemin birde arka perdesine bakalım. Bu konuşulan sistem ve çark nasıl işliyor, Merkez Bankası gerçekten de para sürüyor mu, basarsa ne gibi sonuçlar ortaya çıkar?     

   Merkez Bankaları, paranın son kaynağıdır yani bir yerde aslında yoktan para yaratır. Elbette bunu yaparken bir karşılık oranında yapar yani bankalara faizle para satar. Bankalar da bu paraları alır; gerek firmalara gerekse kişilere satar. Yani kredi verir. Kredi alan firmalar yeni yatırımlar yapar. Yeni fabrikalar kurar. İnsanlarda bu yeni alanlarda istihdam alanları bulur. Çalışır, karşılığında para alır. Aldığı bu parayı harcar hem cebinde bir gelir oluşur ve dolaysıyla Milli Gelir artar. Hem de bu parayı harcayarak ekonomik döngüyü sağlar.  Okurken bile keşke öyle olsa dediğinizi duyar gibiyim. Unutmayın; ekonomide eğer bir şey kulağınıza hoş geliyorsa olan olay tam tersidir. Kulağınıza hoş geliyorsa ya da bu şekilde size anlatılıyorsa bilin ki o işin aslı asla öyle olmaz. Nasıl mı?

  En büyük tehlike de burada yatıyor: Düşük faizle para dağıtmak. Sorunun asıl başlangıç noktası. Hani diyoruz ya paranın alım gücü düştü diye. Eğer bir mal piyasada çoksa onun değeri düşer. Parayı kim piyasaya sürüyor? Merkez Bankası. O halde bu değer kaybının ana sebebi TCMB’dir. Sisteme giren para ilk başta ekonomiyi canlandırır ama bu gelip geçici bir etkidir. Kısa dönemde olumlu etkisi olabilir. Ama uzun dönemde peki? Onu da konuşalım. Elinde mal tutanlar zenginleşir. Çünkü; bilirler ki piyasadaki para miktarı artıp alım gücü düştükçe mallara olan talep artacak bu da fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine neden olacak. Alın size neden yüksek enflasyon yaşıyoruz sorusunun cevabı.  Bu arada çok tartışılan olgulardan birisine de konu gelmişken değinelim. Merkez Bankaları bağımsız olmalı mı? Eğer uzun vadeli program yapacaksanız Merkez Bankanızın bağımsız olması gerekir. Merkez Bankalarının bağımsız olmadığı yerlere Bakarsanız felaketi daha iyi anlarsınız. Merkez Bankası bağımsız olmayan ülkeler genelde ya krallıktır, ya da diktatörlükle yönetilen ülkelerdir.

  En büyük yanlışı biz; kısa vadeli ve bağımsız olması gereken kurumları siyasallaştırarak yaptık. Genel kabul görmüş ekonomik kuralları bir kenara itip ecüş bücüş kurallar icat etmeye kalktık. Faizin daha ne olduğunu bilmeyenler “Ben iktisatçıyım” dediler faizle enflasyon arasında saçma sapan ilişki kurarak yandaş inşaatçıları kurtarmak adına kredi imkanlarını artırdılar, vatandaşa zorla kredi çektirdiler. Şimdi de seçim yaklaşıyor ne yapsak acaba diye köşeye geçmiş sızlanıyorlar.

  “BENİM ALANIM EKONOMİ, BEN EKONOMİSTİM” DİYEN KANTİNDE SİMİT ATMAYI İKTİSAT SANAN VE BİR YILI FAİZ SEBEP, ENFLASYON NETİCEDİR” TEZİYLE TÜRKİYE’YE EN AĞIR EKONOMİK KRZİ YAŞATANLAR TARİH VE MİLLET HUZURUNDA ASLA TEMİZE ÇIKAMAYACAKLARDIR. ÜLKENİN GELDİĞİ DURUM ORTADAYKEN ATALARIMIZIN BİR SÖZÜ İLE BİTİRELİM. “ATMA, HEPİMİZ DİN KARDEŞİYİZ”.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?