
„Hayatın koşturmacasında birbirini unutmamak…“
Modern hayatın yoğun temposu, ilişkileri her zamankinden daha fazla zorlamaya başladı. İş stresi, şehir yaşantısının karmaşası, dijital dünyanın dikkat dağıtıcıları derken çiftlerin birbirlerine ayıracakları zaman gitgide azalıyor. Oysa bir evliliği güçlü ve sürdürülebilir kılan en temel unsurlardan biri, eşlerin birbirine zaman ayırmasıdır.
Ev, bireyin huzur ve mahremiyet alanıdır. Gün boyu çalışıp yorgun düşen birey için evine dönmek, ruhsal anlamda bir sığınaktır. Ancak bu sığınakta onu bekleyen eşi, çoğu zaman sadece fiziksel değil, duygusal olarak da yanında olunmasını ister. İşte bu noktada anlayış, empati ve dengeli zaman yönetimi devreye girer. Kimi zaman dinlenmeye ihtiyacı olan bir eşin bu ihtiyacına alan açmak, kimi zaman ise gün boyu yalnız kalmış bir eşe ilgi ve yakınlık göstermek, ilişkinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi adına kritik önemdedir.
Çiftlerin her biri aktif olarak çalışıyorsa, yaşanan yorgunluklar ve stresler karşılıklı olarak daha iyi anlaşılır. Bu ortak anlayış, ilişkide empatiyi derinleştirir. Fakat burada da tehlike, iki tarafın da kendi yorgunluklarına çekilerek birbirinden uzaklaşmasıdır. Bu nedenle hem bireylerin kendilerine ait bir nefes alma alanına sahip olmaları hem de birlikte kaliteli zaman geçirebilecekleri bir düzen oluşturulması gerekir.
(Bu konuya bir sonraki yazımda daha ayrıntılı değineceğim)
Planlı Zaman, Kaliteli İlişki
Evlilikte zaman yaratmak, zaman bulmaktan çok daha kıymetlidir. Haftada iki gün izinli olunan bir düzende, bir günün tamamen birlikte planlanması, diğer gününse bireysel dinlenmeye ayrılması, çiftlerin ruhsal bütünlüğünü destekler. Ortak hobiler edinmek, küçük yürüyüşler yapmak, teknolojiden uzak geçirilen kahvaltı sofraları kurmak gibi basit ama etkili adımlar, ilişkinin sıcaklığını koruyacaktır.
Ayrıca, psikolojik şiddet unsurlarına karşı da dikkatli olunmalıdır. Eşini kıskanmak, başarılarını küçümsemek ya da baskılamak yerine, onunla gurur duymak ve destek olmak hem bireysel özgüveni hem de evlilik bağını güçlendirir. Eşinizi şımartmaktan korkmayın; onun başarılarıyla, duruşuyla, çevresiyle olan etkileşimiyle hayran olunacak biri haline gelmesine katkı sağlayın ki; hayran olunan bir eş haline gelin.
Gerçek sevgi, karşı tarafı kısıtlamakla değil, onunla birlikte büyümekle mümkündür.
Çocuklara da Yansıyan Bir Değer
Ebeveynlerinin birbirine saygı ve sevgiyle yaklaşan bir ilişki içinde olduğunu gören çocuklar, ileride sağlıklı ilişkiler kurma konusunda önemli bir örnek kazanırlar. Bu bağlamda, eşlerin birbirine ayırdığı zaman sadece kendi ilişkilerini değil, çocuklarının gelecekteki ilişki dinamiklerini de şekillendirir.
Sonuç Olarak
Evlilik, sadece birlikte yaşamak değil; birlikte yaşlanmayı, birlikte büyümeyi ve hayatı paylaşmayı gerektirir. Evlilik bir yolculuktur ve bu yolculuğun en temel yakıtı ise birlikte geçirilen nitelikli zamandır. İş hayatı ne kadar yoğun olursa olsun, eşine zaman ayıran, onunla konuşan, dinleyen, destek olan birey, sadece bir ilişkiyi değil, bir aileyi ayakta tutar. Yoğunluk ne olursa olsun, çiftlerin birbirini ihmal etmeden ilişkiye emek vermesi, hem bireysel mutluluğu hem de aile bütünlüğünü sağlamlaştırır.
Eşinize dokunmaktan çekinmeyin; şefkâtle sevgiyle aktarın enerjinizi tüm hücrelerine.
Sevgiyle verilen zaman, bir ilişkiye verilebilecek en kıymetli hediyedir.
Kendinize dürüstçe şu soruyu sormaktan korkmayın! Bu sayede belki gözünüzden kaçan bir farkındalığı aydınlatmış olursunuz…
“Davranışlarınız, evliliğinize işinizden ya da hobilerinizden daha çok önem verdiğinizi gösteriyor mu? Yoksa sadece başka yapacak bir şeyiniz olmadığında mı eşinize zaman ayırıyorsunuz?”