Hakikatte Gönül Bir İmiş Meğer

18-07-2022

Bildiğim yollardan tanıdık geçişler bunlar. Zeytinler, incirler, narlar sırayla eşlik ediyor bana. Burası yaz üstü yaz. Öyle olmasa zeytinler olmaz.

Biraz ilerliyorum. Cevizler geliyor önüme, sonra çamlar. Mesafe kısa iklim çok. Hızla değişiyor ağaçlar. Ben mi hızlıyım yoksa? Ayçiçekleri azalmış geçen yıllara göre. Fotoğraf çektiren az, ondan olmalı.

Tanımadığım yollar açılıyor önümde ve azalıyor ağaçlar. İnşaat, inşaat, inşaat… Gri, gri, gri… Gördüğüm bunlar. Gökten yer tutmuş dikdörtgen kutular. İnternette hayali arsa satışından yakınanlar varmış. Kimse bu lüzumsuz uzun binaları görmüyor sanırım. Gökten yer tuttuklarından gündüz güneşi gizliyorlar ve bulutları. Gece de yıldızları. Kimse yakınmıyor gökyüzü işgalinden, hayallerin gri betonlarla hantalca perdelenmesinden.

Sonra çatısındaki kiremidi görünen, tek katlı evler geliyor önüme. Sahipsiz, perdeleri yüzünden içine gün girmeyen evler. Bir zamanlar; sıcak çorbaların piştiği, kaşık seslerinin yükseldiği, vara yoğa gülünen, olur olmaza ağlanan, sevinçlerin düğümlendiği, acıların çözüldüğü, bacası tüten, bahçesi ekilen evler… Şimdi susmuş susabildiği kadar. Yaban otları sarmış etrafı, çatlamış duvarları, kırılmış kiremitleri ve hüzün olmuş artık evin sahipleri. Onları da gördüm.

Biraz daha ilerleyince bozkır. Tek tük ağaç var. O da tarlalar belli olsun diye var sanki. Biraz buğday ekilmiş tarlalara ama çoğu kıraç toprakların.

Tanıdık ağaçlara kavuşmam için saatlerin geçmesi gerekiyor. Geçiyor da. Zaman bu; ne bir oyuk açılır içine, ne de bir şey eklenir üstüne. Derken görünüyor sıra sıra kavaklar. Büyük bir ırmağın, küçük bir çayın gittiği yolla birlikte kıvrılan kavaklar, bozkırın gerdanlığı gibi. Rüzgâr eser uğuldar, güneş vurur parıldar. Kendine has sesiyle bana çocukluğumu fısıldar.

Onlara Neşet Ertaş eşlik eder sazıyla, sözüyle;

Coşkun sel gibiydim yoruldum gayrı
çok bulanık aktım duruldum gayrı
nice güzel gördüm hep ayrı ayrı
hakikatte gönül,ya dost ya dost
bir imiş meğer bir imiş meğer

Ne bu yol biter, ne bu türkü…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?