Hayat Ağacı

11-01-2022

 Hayat Ağacı 

derler ki; “Ölümsüzlüğün ve sonsuzluğun simgesi;

Ya da

Beyinciğin dikey kesitinde ortaya çıkan görüntü desem, 

Ya da 

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın armasında, 5 kuruşların ön yüzünde  bulunan sembol

Ve hatta ve hatta 

Her kültürde her zamanda var olan kadim bir sembol…

Diyerek son noktayı koyuyorum. 

Doğru tahmin; bugün bazen kuyumcularda bir kolyede, bir bileklikte hayat bulan bazense  Anadolu’da ev, cami, medrese ve kiliselerin koruyucusu olan, bazen antik medeniyetlerden bizlere arda kalan kalıntıların üzerinde gördüğümüz Hayat Ağacı sembolünün köklerini ve toplumlardaki yerinden bahsedelim. 

Hayat ağacı, Tanrı’nın sembolü, en kutsal ağaç… Hayat Ağacı ya da Evliya Ağacı… Dünya kültürlerinin yaygın sembollerinden biri ve hayat ağacı hakkında sayısız mit ve efsane geliştirilmiştir. Bugün bizler pek çok tasarımcı ürünün, mimarinin üzerinde görmeye alışık olsak da bundan yüzyıllarca yıl öncesinde de hayat ağacı vardı ve var olmaya devam ediyor. Peki bu efsaneler bu simgeler kodlarında neyi hatırlatıyor, neyi hatırlatmalı bize?  Niçin tüm insanlık ağacın kutsallığına inandı? Her toplumda hayat ağacı birçok mucizeyi gerçekleştiren efsanevi bir varlık. 

Hayat ağacı Yahudi, Hıristiyan ve İslam gibi semavi  dinlerinde yanı sıra diğer birçok dinde kutsal kabul ediliyor. Hayat ağacının bu üç dindeki temeli genel olarak aynı mesajı içeriyor.Bu dinlerde Hayat ağacı, insanın yeryüzündeki kaderini belirleyen bir imtihan unsuru olmuştur. Örneğin; Kuran’da geçen Tuba ağacı..

İslam inancında cennet ağacı olarak bilinen Tuba, Türk kültüründe çok tanınmış ve sevilmiştir. Halk anlatılarında Tuba ağacı, eski Türk dini inançlarından bugüne gelen “hayat ağacı” ile birleşmiştir. Anadolu’da halk arasındaki inanca göre, cennetteki Tuba ağacında her insan için bir yaprak vardır. Bu yaprak bir kimsenin ölümünden kırk gün önce düşer. Bu düşme sırasında başkalarının yapraklarına değerse, yaprak sahibinin kulakları çınladığına inanılır.

Yaygın eski dünya inanışa göre dünyanın tam ortasından yükselen hayat  ağacın kökleri yeraltına iner, dalları ise dünya dağının zirvesine yükselir. Böylece bu kutsal ağaç, dünyanın her üç katını (göğü, yeri ve zamanı yeraltını) birbirine bağlar.  

Türk mitolojisinde Hayat Ağacı, Tanrı’nın ilahi özelliklerinin yeryüzündeki sembolüdür ve Tanrı’ya kavuşmanın yoludur. Türkler İslamiyetten önce de hep tek tanrılı dinlere inanmıştı çok tanrılı dinler Türk toplumunda görülmemişti. Bu nedenledir ki tanrının gökyüzündeki yansıması olan ağaçta tek ve benzersizdi.  Ölümsüzlüğü sembolize etmesi ve sığınacak yer olması en büyük özellikleri arasındaydı. 

Peki saatlerimizi biraz daha geriye alalım; ilklerin kralı Sümerleri ziyaret etmeden olur mu? Bu konuda da bir ilk olmaları muhtemelen sizi şaşırtmayacaktır. 

Eski Anadolu ve Mezopotamya Medeniyetlerinde Sümer mitolojisi, hayat ağacı motifinin en erken ortaya çıkığı medeniyetlerden biridir. Sümerlerin dininde hayat ağacı temasına sıklıkla rastlıyoruz. Sümer yaratılış efsanesinin temelinde “kutsal ağaç” veya “doğum bitkisi” motifi bulunur yani yaratılış hayat ağacıyla başlamıştır.

Bugün dünya üzerindeki sayısız hayat ağacı mitolojisinden Sümerlere ait efsaneyi dinleyerek başlayalım. Ne de olsa ilkler kutsaldır. Sümer mitolojisinin önemli kahramanlarından ‘Etena’ bir Sümer kralıdır. Efsaneye göre Etena, bir çocuk sahibi olmayı ister. Tanrılarla konuşarak onlardan doğum bitkisini bulmalarını ve doğum bitkisinin meyvesiyle kendisine bir çocuk verilmesini ister. Güneş Tanrısı, bir kuşun doğum bitkisini bulması için ona yol göstereceğini söyler. Dünya üzerindeki pek çok efsanede bu kuşun kartal olduğu  işlenmiştir.( motiflerde ve sözlerde) Efsanede doğumun hayat ağacıyla özdeşleştiği, Etena’nın çocuğa hayat ağacı yoluyla kavuştuğu görülür. Böylece yaratılış hayat ağacıyla başlar.

Bu efsanede doğum bitkisini getiren kuş da yine hayat ağacı temasının ortak unsurlarından biridir. Mezopotamya’da ölümsüzlük otu çok bilinen bir kavramdı ve çok önemliydi. Bilhassa ‘Gılgamış Destanı’ ölümsüzlük otunu bulma hikâyesidir.

Asur kabartmalarında yaratıcının hayat ağacında şekil bulduğu görülür. Bir kabartmada yaratıcı, bir ağaçtan çıkar biçimde gövdesinin üst kısmıyla betimlenir. Ağacın yanında su akmakta ve bir keçi ağacın yapraklarını yiyerek beslenmektedir.Bir başka Asur belgesinde İştar’dan Hayat ağacı tanrıçası olarak bahsedilmektedir.

Hatta eski  çağlarda ağaçlarla ilgili inanışların yaygın olduğu toplumlardan biri de cahiliye çağı Araplarıdır. Onların inançlarına göre melekler ve cinler bazı ağaçları kendilerine mekân seçmekteydiler. Bu inançları sebebiyle Arap ağaçları adak ve kurbanlar sunmuşlar, hastalıkları için şifa ummuşlardır.Ayrıca bu dönemde bazı putlar kutsallığı nedeniyle hurma ağacının odunundan yapılmıştır.

Günümüze kadar Mezopotamya’nın birçok yerinde hayat ağacı kalıntılarına rastlandı ve hayat ağacıyla ilgili birçok efsane anlatıldı. Bugün Mardin’de bulunan Dara antik kentini ziyaret ettiğinizde antik mezarlıkta soylulara ve kralları ait olduğu düşünülen üst kattaki mezarların üzerine işlenen çam ağacı sembolleri sizi karşılayacak. Bir gün ziyaret edersiniz hikaye anlatıcısı Ahmet’le de karşılaşmanızı canı gönülden diliyorum. 

Dara antik kentini ziyaretimizde hayranlıkla mezarları ve kalıntıları incelerken Ahmet heyecanla yanımıza gelip mezarlığın üzerindeki her sembolün  anlamını açıkladı bizlere, bu genç hikaye anlatıcısı 12 yaşında olmasına rağmen soyluların mezarlarının üzerinde bulunan çam ağacı sembolünün onların ölümsüz olma çabalarının temsilini vurguladı. Yani Dara’da da  M.S 503 den bugüne kadar Hayat Ağacı yine bir köşeden sessizce  göz kırpmaya devam ediyor.

O halde Dara antik kentindeki çam ağaçlarından yola çıkarak Noel ağacının hikayesini dinlemeye hazır mısın? 

Aslında Noel kutlamalarının başlangıçtaki amacı eski Avrupa pagan halklarının güneşten daha fazla yararlanabilmesini sağlamakmış. Aralık ayında günlerin gittikçe kısalmasıyla insanlar güneşin kendilerini terk edeceğini düşünmüşler ve bunu engellemek için bazı tedbirler almaya çalışmışlardır. İnsanlar, 25 Aralıkta günlerin tekrar uzamasıyla güneşin karanlığı mağlup etmeye başladığını düşünmüşler ve bu günü bayram olarak kutlamışlar. 

Aynı zamanda bu günün Güneş tanrısı Mitra’nın doğum günü olduğu düşünülmüş ve ona kurbanlar kesilerek ibadetler edilmiştir. Pers kökenli Mitraizm, Roma Pagan kültüründe yaygınlaşan dinlerden biri olmuş. Bu dinde güneş Tanrısı Mitra’nın doğum günü 25 Aralıktır. Putperest dönemde Almanlar ve İskandinav ülkeleri, Noel gecesinde iri bir kütüğü merasim eşliğinde ocağa atarak kış gün dönümü tanrısına ziyafet vermişlerdir.O zamanlarda Noel kütüğünün yandığı eve yıldırım düşmeyeceğine inanılırdı. Hatta kütük ne kadar canlı yanarsa ve etrafa kıvılcımlar saçarsa o kadar iyi kabul edilmiştir. Kıvılcımları çok olması hayvanlarının ve çocuklarını çok olacağına işaret kabul edilmiştir. Yanan Noel kütüğünün külleri, toz haline getirilip tarlalara serpilirdi. Böylece tarlalara bereket geleceği umulurdu. 

Noel kütüğü ile ilgili uygulamalar bütün Avrupa’da yakın zamanlara kadar uygulana gelmiştir. Yani Noel, eski kış gündönümü kutlamalarıdır. İnsanların güneşinin sönmekte olan ışığını yeniden yakmak için kutladıkları bir bayramdır. 

Noel kutlamalarının temel unsurlarından biri de çam ağacıdır. Çam ağacının kutsallığının Eski Yunan ve Roma Pagan dinlerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bereket tanrısı Attis’in çam ağacında yeniden dirildiğine inanılmış, bu nedenle de çam ağacına bereket sembolü olarak tapınılmıştır. 

Başka bir görüşe göre de çam ağacının kutsallığı eski bir İskandinav efsanesine dayanır. İskandinav tanrılarından Odin dünyayı yarattıktan sonra kendini evrenin ağacı denilen ve hiç solmayan çam ağacına asmış ve burada hikmet ve bilgiye dönüşmüştür. Bu efsanede Odin’in kendini feda edişi İsa’nın kendini çarmıhta feda edişine benzetilmiştir. Ayrıca çam ağacına asılan bir takım süslerin de eski kültürlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Çam ağacının ölümsüzlüğü temsil ettiğine ve ağaca asılan mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılmıştır. 

Günümüzde Hıristiyanlarca çok canlı bir şekilde varlığını devam ettiren Noel ağacı kültü, Hıristiyanlığın asli kaynaklarından çıkmış olmayıp eski dinlerin etkisinin bir sonucudur. Hıristiyanlığın yayılmasıyla eski dinler, daha sonra kabul ettikleri Hıristiyanlığa eski inanç ve uygulamalarını yeni dinin kutsallarıyla birleştirerek çok farklı oluşumlar ortaya çıkarmıştır.

Fakat günümüzde Noel kutlamalarının çıkış noktası unutulmuş sadece Hz. İsa’nın doğum günü kutlaması olarak zihinlerde kalmıştır. Noel ağacı Hz. İsa’nın ölmeyen, daima diri kalan hayatının bir simgesi olmuştur. Çam ağacı, daima yeşil kaldığı için günümüzde Noel ağacı ile özdeşleşmiş ve Hz. İsa’nın canlılığını temsil etmiştir.Tıpkı Dara antik kentindeki kral mezarlarındaki semboller gibi.

Günümüzde Noel kutlamaları Hıristiyan toplumlar dışında birçok toplum tarafından yılbaşı eğlenceleri olarak kutlanmakta ve birçok evde yılbaşı geceleri Noel ağacı bulundurulmaktadır. Belki sen de yeni yıl kutlamalarında çam ağacı aldın ya da alacaksın ama artık geleneğin tarihi köklerini de biliyorsun.

Özetle, hayat ağacı motifinin bütün dünya kültürlerinde ortak bir fenomen. Okuduğum tüm efsanelerde; insanlar geçmişten günümüze dek ağaca pek çok anlamlar yüklemiş, günlük hayatlarında, hatta sonraki hayat inançlarında bile ağacı simgesel bir araç olarak kullanmışlar. Yeri gelmiş iyi yeri gelmiş kötü şeyler için ağaçtan medet ummuşlar. Hatta ağaçlara çul-çaput bağlayarak adaklarda bulunmuşlar, dilekleri gerçekleştiği taktirde de bunun ağaçtan kaynaklandığına inanmışlar. Belki de ağacın gövdesinden yayılarak yukarı, göğe doğru uzanmasını bir dua bir yakınlık olarak görüp ağacın doğaüstü bir gücü temsil ettiğine inanmışlar.

Bundan önce ağaç hakkında güncel bilgilere sahipken şimdi sadece ağaç olarak değil tarihin var oluşundan beri pek çok inanışı içinde barındıran bir sembol olduğunu görüyoruz. 

Umarım bir kolyeye bir bilekliğe yaşamı sığdırabilen bizler yaşadığımız şehirlere de doğayı sığdırabilmeyi başarırız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?