İşsizlik Azaldı (!!!!) Ama Nasıl?

16-07-2022

Bir çok ülkenin temel makro ekonomik sorunlarından birisi işsizlik…. Hadi gelin önce işsizliğin tanımını yapalım. Nedir bu işsizlik? Neden önemli? Yüksek olması niye bu kadar önemli ki? En basit, en anlaşılır şekilde açıklamak gerekirse işsizlik denilen kavram, bir ülkede çalışmak isteyip iş bulamayan kişilerin oluşturduğu çoğunluktur. Bu kişilere işsiz denir. Çıkan bu rakamı eğer ülke nüfusuna oranlarsanız İşsizlik oranını bulursunuz. Bu en sade anlatılabilecek ifadesidir. İktisat biliminin teorisini bir kenara bırakırsak herkes şu soruyu kendisine sormalı: Hayat pahalığı çok belirgin şekilde yaşanılırken, gençlerimiz ama özellikle de üniversite mezunu olanlar iş bulmazken hatta aldığı eğitimle ilişiksiz işlerde istihdam edilirken nasıl olur da işsizlik düşük çıkar? Olayı ve içinde bulunduğumuz duruma şu gözle bakın: TÜİK rakamına göre Türkiye’de Mayıs ayında işsizlik %10.9. İnanırsanız tabi? Burada hesaplama yöntemlerini ve klasikleşmiş “Doğru yapıyor yapmıyor” polemiğine girmeden İktisat biliminin gerçeklerinden yola çıkarak olguları anlatacağım size. Yapılan hataları detaylı anlatmayacağım elbette.

    Ekonomi yönetimini ve dolayısıyla TÜİK’i kendi silahı ile vuralım şimdi. Türkiye 2001 yılında çok ciddi bir kriz yaşadı ve uzun süre etkisinden kurtulamadı. Şimdi sıkı durun o dönemde Türkiye’de işsizlik rakamı %8.4. Şimdi ise yüzde 10’u aştı. Her fırsatta şahlananlara duyurulur. Hadi şimdi size hiç kimsenin söyleyemediği bir gerçeği söyleyeyim. Eminim bu yazıyı okuyanlar bile bu gerçeği ilk defa duyacaklar. Şimdi sıkı durun: “ Türkiye, Ağustos 2021 tarihli Eurosat raporuna göre Avrupa’da 32 ülke arasında Yunanistan’dan sonra en yüksek işsizlik oranına sahip 3. Ülke… Bitmedi dahası var. 2020 yılı OECD verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında ortalama 45.6 saat ile en yüksek çalışma saatine sahip birinci ülke ve bu kapsamda herhangi çalışma yapmayan tek ülke konumunda…. 2018 yılına ait Eurostat araştırmasına göre Yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranında Türkiye yüzde 9.8 ortalama ile 35 ülke içinde 5. sırada. 35 ülke içinde yükseköğretim ve ilköğretim mezunları arasında farkın en fazla olduğu tek ülke Türkiye.

   Peki bu verilerden sonra asıl konumuza gelelim. İşsizlik neden yüksek? Nasıl düşürülür? Türkiye’de bu sorulara cevap bulma konusunda maalesef hep olumsuz durumlar söz konusu. Şimdi işsizliğin çözümüne geldi sıra:

-Özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi gerekir

-İstihdam üzerinden alınan/ alınacak mali yükler düşürülmelidir.

-Yeni istihdam alanları oluşturulmalı

    Bir sorunu çözmek istiyorsanız önce sorunun ne olduğunu anlamanız gerekiyor. Küresel gelişmelerin Türkiye’ye etkisini bir süreliğine görmezsek işsizliğin bu kadar yüksek olması kalıcı çözümlerin oluşturulamamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Türkiye’de işsizlik 2000’ler öncesi ortalama yüzde 7 seviyelerindeydi. Sonra ne oldu da çift hanelere yükseldi? 2001 krizi, 2009’dan sonra Türkiye’yi de etkisi atına alan küresel gelişmeler ve son darbe de salgın hastalık. Özellikle salgın hastalığın yarattığı olumsuzluklardan dolayı birçok işyeri kapandı açık kalabilenler ise artan maliyetlerin içinde var olma savaşı veriyor. Her ne kadar Türkiye büyümede yüzde 21 seviyesini görse de enflasyon artışı, yatırım ve tasarruf dengesizliği, büyümenin istihdamı desteklemeden uzak kalması gibi etmenler işsizliği çözmeyi bir kenara bırakın artıran sebepler olarak karşımıza çıkarıyor. Bugün işverenlerin yanında işsizlik sorunu dile getirdiğinizde onların tepkisi “Biz eleman bulamıyoruz”. Şeklinde oluyor. Yatırımcı eleman bulamıyorsa bu kadar işsiz nereye gitti? Bizden habersiz birileri bu kadar kişiyi çuvala koyup kaçırdı mı? Peki bu sözün altında yatan gerçek nedir hiç düşündünüz mü? Hadi onu da ben söyleyeyim. İşveren aradığı elemanı daha düşük ücretten çalıştırmak istiyor. Bu ücret düzeyini emek kabul etmiyor. Aslında bulamıyoruz dediği işin gereceği bu. Kimse kimseyi çuvala koyup kaçırmıyor anlayacağınız. Dayatılan neo liberal politikaların acımasızca emek sömürüsüne dönüştüğü ortamı yaşıyoruz işin aslı. İşin başka bir boyuta da eğitim elbette. Türkiye apartmandan bozma üniversiteler açarak nitelikli personel yetiştirme özelliğini de kaybetti. Bu şekilde işsizlik ile mücadele etmek hayal ürünü olur. Bundan vazgeçilip nitelikli politikalara dönülmeli.

   Tabi konular verilerin açıklanması ise TÜİK’e değinmeden geçemem. Hadi yüzümüzde tebessüm bırakan yaşanmış bir olayı anlatayım. TÜİK’te,  tüm bu verileri araştıran personele bir anket yapılıyor. Anketi yapan TÜİK. Kendi çalışanlarına yapıyor bu anketi anlayacağınız. Soru şu: “Açıklanan verileri ne kadar güvenli buluyorsunuz”? Yüzde 80’e yakın bir oranda verilen cevap: “HAYIR GÜVENMİYORUM” TÜİK bile kendi yaptığına güvenmezken vatandaşa bana güven diyorsa burada “ZEKA İLE DALGA GEÇMEKTEN BAŞKA BİR NİYET ARAMAMAK LAZIM”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Emeğinize sağlık. Yeni okuma fırsatı buldum. Gerçekten analizleriniz harika. Rakamsal veriler ürpertici ama bir o kadar da iç acıtıcı! Paylaşımlarınızı dikkatle ve büyük hassasiyetle takibe almam gerektiğini anladım. Müdavim okurlarınızdan olduğumu bilmenizi isterim Seyfi hocam. İyi ki varsınız...