Kardır Yağan Üstümüze

13-11-2022

Dışardan gelen bir kar kokusu var. Her şeyi temizleyen, her şeyin üzerini örten, gizli bir sevinç vadeden bir koku. Beyaz, ütülü bir manzara. Manzarayı içeriden seyretmek... Çıtırdayarak yanan bir soba. Sobadan  tavana vuran ateşin dansı. Bir de hafif yanık kokusu, nohutlardan gelen. Sobanın etrafında serili kahverengi ahşap desenli muşamba...

Tüm bunları düşlerken geçmişe gittiyseniz, tatlı bir hayalin ortasında bulduysanız kendinizi ne güzel. Şimdi de başka bir kelimeyi alıp yanımıza yine geçmişe gidelim. Kelimemiz sınav. Ne kadar ciddi, ne kadar soğuk, ne kadar gergin bir kelime. Siz ilk sınav tecrübenizi düşünürken bende kendiminkini anlatayım.

Sınav ilk olarak 4. Sınıfta dikildi karşıma. O zaman tabi ki gerçek yüzünü göstermedi. Heyecanlıydı, yarışmak güzeldi. Yüksek not almak çok sevindiriciydi. 25, 30 kişilik sınıf bazındaki bu yazılı sınavlar güzeldi. Duydum ki benden önce okula başlayanlar Anadolu Liseleri sınavına giriyormuş. İlkokul biter bitmez hem de. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmiş de biz de muaf olmuşuz ondan. Çok zormuş çok. Öyle herkes kazanamıyormuş o sınavı... İlk korkunç sınav duygusunu o yaşlarda yaşadım. Neyseki beni teğet geçmişti.

Ortaokulda da sınav bana iyi yönünü gösterdi. Giriyorum, çıkıyorum, iyi notlar alıp seviniyorum. Sekizinci sınıfa gelene kadar böyle. Sonra sınav kelimesi yanına iki harf daha aldı, büyüdü ve LGS oldu. Tüm dersler var içinde, süre var, kutucuk karalama var, il merkezine gitmek var...

Gittik ama bir şey de elde edemedim. Düz liseye gittim. İyi ki de öyle olmuş. İki yıl okuldaki  sınavlar küçük harfle tanımlandı. Güzel güzel girdim çıktım. Bu arada tsunami dalgası gibi büyüyen diğer sınav ÖSS adını alarak dikilecekti karşıma. Bunu biliyordum. Gardımı aldım. Lise birden başladım çalışmaya. Kitaplar, denemeler, testler, başkalarıyla kıyas, misafirliğe gitmeme, gelen misafirlere bir görünüp kaybolma, milletin beni takdir ederek acıması...Bu acımayı iyi birsey sanmam, tüm bunlardan dolayı topladığım aferinler...

Eğitim fakültesi. Yeni ortam ve arkadaşlar. Okul bitince atanmak zor, olsun ben yaparım. Sınav çalışmak benim işim artık. Öyle olsa da tüm sevimliliği gitti sınavın. Ondan sanırım adı da değişti. Vize, final. Dört yıl ne kadar ne varsa geçtim bir şekilde hepsinden. Tsunami dedim ya iyice şaha kalktı dört yılda. KPSS oldu adı. Binlerce kişi var ortada... 82, 83, 84, 85. Sırayla aldığım puanlar bunlar. Alsan ne olacak? Atanmak 85 puana kaldı. Kitaplar, testler, denemeler, arkadaşının atanmasına sevinip kendine üzülmeler...Ya da tam tersi.

Öğretmenim... Ne güzel. Evlilik, çoluk çocuk daha güzel. On yıl olmuş. Zaman su misali... O da ne? Birileri uzman öğretmenlik falan diyor. Nasıl yani? Uzman öğretmen olmak için sınav şart. Hem parası da cabası. Bence sırf para için... Sus sus, öyle şey olur mu? Kariyer basamaklarını tırmanmamız için yapılıyor bu.

Bu sefer yokum. Bu sefer değil. Hayır çalışmıyorum. O akademik, o soğuk dili hiç sevmedim zaten. “İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya” böyle şeyleri severim.

Uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa rüveyda
baştanbaşa ben
kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim.
Böyle şiirleri severim.

Ders çalışmayı, yeni bir şeyler öğrenmeyi de severim. Ancak bu yaşta, bunca sınav sıkıntısından sonra zor. Bugün olmuş hala rüyamda sınav kaygısı yaşıyorum. Sınava geç kalıyorum, sınav yerini bulamıyorum, kâğıda hiç bir şey yazamıyorum... Hem uzman öğretmenlik diye bir şeyi de kabul etmiyorum. Yıllar geçerken bir tecrübe ediniyor insan illa ki. Ancak her yeni öğrenciyle o tecrübe sıfırlanıyor. Bende öyle oluyor. Olmasaydı bugün bazı sınıflara güle oynaya girerken, bazısında ayaklarım geri geri gitmezdi. Çok uzman olsaydım hepsi bir ayar olurdu. Ne yazık ki bir sınava girmek, onu kazanmak da beni uzman yapmayacak.

Neyse başa dönelim. Kar manzarası ve sobaya.

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram
... Şu güzel şiirle, gelecek olan kışın hayalini kuralım. Sınav mı? O da kazananların olsun...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
hayati yaman
hayati yaman 1 yıl önce
Çok hoş ve sürükleyici bir dille ne de güzel sınav arşıtı br duruş sergilediniz öyle öğretmenim! Bu arada ben de girmiyum, karşı olduğum bu Kariyer Basamakları Sınavına...
Hümeyra
Hümeyra 1 yıl önce
Çok teşekkür ediyorum hocam. Mantıklı olan şeylerin yanındayız, diğerlerinin karşısında...