Karıncalara Ayarlı Hayat

04-10-2022

Her şeyin altını kalın kalın çiziyor hayat. Her şey büyük puntolarla yaşanıyor. Gözümüze nişan alıyor ışıklı, renkli her şey. Biz tam kafamızı çevirecekken içimize, birileri buraya bakın diyerek dikkat dağıtıyor. Sosyal medya oluyor bu, iş güç oluyor, TV oluyor. Önceden kolumuzu tutarak çekenler şimdi yakamıza yapışıyor. Beraber dünyayı kurtaracakmışız gibi bir ısrar. Tamam diyoruz gönüllüce. Her davet bir icabet gerektirir.

Vitrinler davet ediyor, ekranlar davet ediyor. müzikli, renkli, cazibeli davetler. Gidenler de az değil. Haydi gel diyorlar durmadan. Burayı gezdim, bunları yedim, bunları izledim, bunları aldım. Bak, hepsine bak...

Kısa kısa hepsi. Hızlı hızlı akıp geçiyor.  Bir kuşun havalanması, bir dala konması daha uzun. Bulutların süzülmesi de epey uzun sürüyor. Oysa dünya çok hızlı dönüyor. Biz bulutlara, kuşlara, belki karıncalara ayarlı bir hayat geçirmeli değil miydik?  

Kendi gündemimiz olmalı değil miydi? Taraf olmadan edemiyoruz şimdi. Kavgada tarafız, ölümlerde taraf. Yemek yiyenler için de, yedirenler için de bizden iyi taraf tutan yok. DNA testine tabi tutuluyor taraftarlığımız. Kazanan hep ekranlar oluyor, hep davetçiler.

Davetlilere kalan ise israf. Para harcamadan, yemeden, içmeden, kırıp dökmeden ettikleri israf. Zaman israfı.  Vel asr, innel insane lefi husr. Asra yemin olsun ki insan zarardadır.

Tüm bunlardan alıp başımı kendimi inşa edeyim diyorum. Bunca yazmak bundandır. Yazınca bir çiçek daha açılıyor içimde. Kolumdan tutmasa, yakama yapışmasa da hırkamdan çekiştirenler var yine de. Rıfat ve Meryem mesela. Ne güzel sevdi Rıfat, ne güzel sevildi Meryem. Ne hoştu izlemesi. Ama olmadı, devamı gelmedi. Gitti Meryem. Tüm gidenlerin haklılığını da yanında götürdü bence. Bence dediğimden beri tarafım bu olayda. Ben Meryem’den yanaydım. Neden döndü bilmem. Tüm gidenler pişman olsun diyenlerin, yüreğine su serpti onun dönüşü. Tüm bekleyenler sanki kendi yitiklerini buldu onun dönüşünde. Yıllar geçtikten, heves gittikten sonra bulunan yitik... Tüm sustuklarını Rıfat haykırdı Meryem’e herkes adına, herkes için. Olmadı Meryem, dönmemeliydin. Bir bilinmez olup kalmalı, anıları yavaş yavaş kurban etmeliydin zamana.

İşte, banane demeden dahil oldum ben bu hikayeye. Meryem’in düz, sırma saçlarına karşı Rıfat’taki dağınık seyrek saçlar yazgılarının buyruğuna girmiş gibi. Sonradan gelen Mihriban’ın iki yana attığı örükler bu yazgıyı düğümleyip son sözü söylüyor. Meryem diyor, çık bu hikayeden ve git.

Ben gidiyorum onun yerine. Asra yemin olsun ki insan zarardadır diyor içimdeki ses tekrar. Bu sese kulak versem her şey aynı düzleme oturacak. Oysaki çok dağınık ve birbirinden uzak içimdeki her şey. Beni zarara sokan ne varsa terk etmek istiyorum. Geride bırakmak istiyorum. Bir tövbeyle halledip üstüne çizgi çekmek istiyorum. Olmuyor çoğu kez. Yine de direniyorum.

 

Çünkü iniş çıkışlar insan için var. Bu dağlar ve bu çukurlar bir misal. Bir su gibi kıvrım kıvrım akarken hayatta dağlar da göreceğim, çukurlar da. Gelin meleklerden yukarı diyelim buna yada hayvanlardan aşağı. Ey davetçiler çekin ellerinizi. Bırakın da kendi yolumda kendi kararlarımla yürüyeyim. Kendim düşüp kendim doğrulayım yine. Beni siz iteklemeyin. Sizin ittiklerinizin sırtı yere gelmiyor ama beli de doğrulmuyor bir daha.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?