Kur Korumalı Mevduattan Çıkış Çözüm Olur mu? 

Kur Korumalı Mevduattan Çıkış Çözüm Olur mu? 
24-08-2023

Türkiye ekonomisi uzun süredir kur, cari açık, bütçe açığı, işsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalmış; alınan kısa vadeli çözümlerle bu sorunlar aşılmaya çalışılmış. Ancak; her geçen gün özellikle ithalata bağlı bir reel ekonomi üzerinde var olmaya çalışan ekonomi küresel gelişmelerle birlikte kur ataklarıyla karşı karşıya kalmış. Bu ataklardan birisi de hiç kuşkusuz ki son dönemde yaşananlar. Tarih 2021 yılını gösterdiğinde yeni bir model hayata geçirilmiş, alınan bu önlemler ile kurda oluşacak fark hem Hazine’nin hem de Merkez Bankası’nın garantisi altına alınmış. Kısa süre içinde de olsa bu uygulama kurdaki yükselişi yavaşlatmış özellikle büyümeyi cari açığa endeksleyen ve artan ithalat dövize olan talebin de artması ile kurdaki hareketlilik yukarı yönlü gerçekleşmiş oldu. Kur risk ile oluşan bu ortamda tam dolarizasyon da net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Kısa süre içinde olan oldu hem kur hem de diğer makro dengeler de ciddi bozulmalar ortaya çıktı.

Bu dönemde verilen kur farkı garantisi gittikçe özellikle bütçe üzerinde ciddi ve olumsuz baskılar yaratmaya başlayınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bazı kararları hayata geçirdi. Bu kararların en önemlilerinden ilki; garanti verilen borç TCMB’ye devredildi. Bunun en büyük sıkıntısı ise ilerleyen günlerde kendini enflasyon olarak kendini gösterecektir. Diğer bir karara bağlanan önlem ise bankalara TL’ye dönün talimatı oldu. Bu kararın özellikle de bankacılık kısmındaki sıkıntısı ise kredi kanalında yaşanan olumsuzluklar ve geri ödenmeme riskinin giderek artması durumunda bankaların bilançoların nasıl bir değişme gözleneceği ve aktif-pasif dengesizliğinin nasıl giderileceği? Bu ve buna benzer durumların yaratacağı ortam ve uygulanacak politikalarda ise henüz bir belirgin adımlar söz konusu değil. Tabi bir başka konu ise TL’ye bankaların uygulayacağı kredilerin ne olacağı. Genişlemeci para politikasından nasıl ve ne şekilde daraltıcı politikalara nasıl geçileceği ise cevap bekleyen başka bir konu. Eğer böyle likidite kısıtlayıcı politikaların uygulandığı dönemde hiç kuşkusuz büyüme de ciddi anlamda daralabilir. Özellikle de harcama endeksli büyüme uygulayan ekonomilerde bir süre sonra daralmanın görülmesi içten bile değil.

Bu politikaların devamı gelirse başka bir konuda bankalarım müşterilerini Kur Korumalı Mevduattan (KKM) TL’ye dönmesi için nasıl ikna edeceği? Hiç kuşkusuz ki böyle bir ortamda bankaların cazibeli bir ortam sunması için kredi faizlerini yukarı çekmesi gerekebilir. Böyle bir ortam oluşturacak Merkez Bankası’nın ilerleyen süreçlerde faiz artırımına zemin hazırlayacağı kesin. Bir süre daha faiz indirimin olmayacağını en azından bu politikalarla söyleyebiliriz. Bu uygulamanın olumsuz yanı ise bir süre sonra – TL’nin de değer kaybettiği varsayımı altında- dövize kaymaların hızlanmasına zemin hazırlamak olacağıdır. Cevap bekleyen belki de en önemli sorulardan biri de bütçenin nasıl etkileneceğidir. Özellikle vergi artışları ile aylık bazda bütçe fazla verdi. (Temmuz ayındaki bu fazlalık buna örnek oluşturuyor). Ancak; bütçe vergi artışları ile devamlı finansman edilemez. Bu sürdürülebilir değil en azından. Sadece Temmuz ayında KKM’ye Merkezi Bütçeden yapılan ödeme tutarı 34,5 milyar TL. Yılık ilk yedi aylık tutarı ise neredeyse 60 milyar TL’ye yaklaştı. Bu rakamın önümüzdeki süreçlerde ne kadar artabileceği konusunda ise bir öngörüde bulunmak zor en azından kurların ne kadar artacağını tahmin edemediğimiz bu süreçte rakam vermek biraz zor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?