
“Azerbaycan! Azerbaycan!
Ey, kahraman evladın şanlı vatanı!
Senin için can vermeye hepimiz hazırız!
Senin için kan dökmeye hepimiz kâdiriz!
Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!”
Ahmed Cevad
Azerbaycan Millî Marşı’nın ilk kıtası
GİRİŞ
Makale kapsamında SSCB lideri Stalin’in “Repressiya - Büyük Temizlik – Büyük Aydın Kıyımı” uygulaması esnasında mesnetsiz ithamlarla idama mahkûm edilen ve 13 Kasım 1937 tarihinde kurşuna dizilerek öldürülen Azerbaycan aydınlarından, Azerbaycan’ın millî çizgideki yiğit evladı ve Azerbaycan Millî Marşı’nın da güfte yazarı Ahmed Cevad Ahundzâde (1892-1937)’nin anısına izâfeten kendisi ve “Azerbaycan Bayrağına” isimli şiiri ele alınmıştır.
Şairin verdiği fikrî mücâdele ve şiirlerini de hangi ortamlarda yaşadığının daha iyi anlaşılabilmesi için Şairin yirmili yaşlarından itibaren Azerbaycan’da, bölgede ve Rusya coğrafyasında meydana gelen gelişmelere de makale kapsamında değinilmiştir.
ÖZ VE EDEBÎ YAŞAMI
Azerbaycanlı şâir, Azerbaycan Millî Marşı'nın güfte yazarı ve 1917 sonlarından beri Bolşevik-Ermeni işgâli altındaki Azerbaycan topraklarını kurtarmak üzere Kafkas İslam Ordusu, Gence’ye (Mayıs 1918) geldiğinde duyduğu tarifsiz sevinç üzerine "Selam Türkün Bayrağına" başlıklı şiirini Türk askerine armağan eden şâir, çevirmen, 1933 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliğinin üyesi ve profesör.
Şairin ilk şiirleri 1913 yılında yayınlanmış olup ilk şiirlerinde I. Dünya Savaşına girmiş olan kardeş Türk halkına olan sevgilerini de dile getirmiştir. “Selam Türkün Bayrağına” şiirini de işte bu yıllarda yazar. 1916 yılında ise ilk şiir kitabı olan "Koşma" adlı kitabı yayımlanır. 1919 yılında ise ikinci kitabı olan "Dalga" adlı kitabı yayınlanmıştır.
Balkan Savaşı esnasında İstanbul’a gelerek İstanbul’da kurulan Kafkas Gönüllü Kıtalarına katılarak Trakya Cephesindeki muharebelere katılır. Azerbaycan’a döndüğünde Sarıkamış Harekâtı sonrası ve Doğu Anadolu’nun Ruslar tarafından işgâli üzerine Azerbaycan’da kardeş Türk halkına yardım amaçlı kurulan Azerbaycan Hayriye Cemiyetinin faaliyetlerine aktif bir şekilde destek olur. I. Dünya Savaşının sonuna doğru (bünyesindeki Azerbaycan birlikleri de bulunan) Kafkas İslam Ordusu, Bakü’ye kadar gelir. Bu dönemde, Bakü’nün Yasamal dağında düşmanlarla yapılan muharebelere de Kafkas İslam Ordusu saflarında fiilen katılır.
Şairin ünlü "İstiklâl Uğruna Şirler" kitabı 1928 yılında İstanbul’da yayınlanır. 1920-1922 döneminde Kuba Halk Maarif Müdürü olarak görev yapmış, 1922-1927 döneminde de Pedagoji Enstitüsünün Tarih ve Filoloji Fakültesinde eğitim almıştır. 1930-1933 döneminde de Gence'de Azerbaycan Tarım Enstitüsünde Azerbaycan ve Rus dilleri kürsüsünde öğretmen, doçent ve kürsü başkanı olarak görev yapmıştır.
1934 yılında Azerbaycan Devlet Yayınlarının tercüme bölümünde editör, 1935-1936 döneminde de "Azerbaycan" stüdyosunda Belgeseller Şubesi Müdürü olarak görev yapmıştır. Özgürlük ve Azerbaycan halkının istiklâli konusunda verdiği mücâdeleler, yazdığı şiirler ve düşüncelerinden dolayı Proleter Yazıcılar Teşkilatı tarafından karşı devrimci olarak suçlanmaya başlanmış, Stalin’in “Repressiya-Büyük Temizlik” adıyla bilinen tasfiye hareketi sonucunda, "karşı devrimci" olarak suçlanıp hapse atılmış, hapsedildikten sonra korkunç işkenceler görmüş, idam cezasına çarptırılmış, 1937 yılında da idam edilmiştir.
1955 yılında SSCB başsavcısı Ahmed Cevad’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş ve ölümünden sonra beraat kararı vermiştir. KGB baskısı altındaki ailesi de ancak 1950 yılından sonra zindandan kurtulabilmiştir.
Bugün Bakü’de Parlamento binasına giden cadde üzerinde Ahmed Cevad’ın görkemli heykeli yükselmekte, doğduğu Şemkir’de adına müze ve Ünlüler Mezarlığı’nda da temsilî mezarı bulunmaktadır.
Basılmış şiir kitapları da Koşma (Bakü 1916), Dalga (Bakü 1919), İstiklâl Uğruna (İstanbul 1928), Şiirler (Bakü 1958), Çırpınırdı Karadeniz (Ankara 1990, hzl. Servet Gürcan), Sen Ağlama Ben Ağlaram (Bakü 1991), Hak Bağıran Ses (Bakü 1991), Seçilmiş Eserleri I-II (Bakü 1992) şeklindedir.
MENŞEVİK VE BOLŞEVİK DEVRİMLERİ
(O esnada Rusya’da kullanımda olan Jülyen Takvimine göre 28 Şubat 1917 tarihinde, Gregoryen Takvimine göre de) 13 Mart 1917 tarihinde Çarlık Rusya’sının başkenti Petrograd'da [1] gerçekleşen ve Çarlık Monarşisinin yıkılmasıyla sonuçlanan Menşevik [2] ya da Şubat [4] Devrimi'nin ardından Rusya genel bir istikrarsızlık içine girmiş, yedi ay sonra o dönemde Rusya'da kullanılmakta olan Jülyen Takvimine göre 25 Ekim 1917 (Gregoryen Takvimine göre de 7 Kasım 1917) tarihinde gerçekleşen Ekim Devrimi [3] ile Bolşevikler Rusya’da merkezî iktidarı ele geçirmişlerdir.
RUSYA’DA İÇ SAVAŞ VE SONU
Ekim Devrimi’nin ardından 1918 yılında anti-Bolşevik ve karşı-devrimci Beyaz Ordu güçleri ile Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne (RSFSC) bağlı Bolşevik güçler arasındaki mücâdele Rusya’da iç savaşın başlamasına neden olmuştur.
ABD, İngiltere, Fransa, Polonya ve Japonya da bahse konu iç savaşta Beyaz Ordu güçlerine silah ve lojistik destek sağlayarak müdâhil olmuşlar ise de 1921 yılında Bolşevikler güçler, Beyaz Rusya, Ukrayna, Orta Asya ve Güney Kafkasya’da Beyaz Ordu güçleri başta olmak üzere tüm muhaliflerini bertaraf ederek Rusya coğrafyasına tamamen hâkim oldular.
1922 yılında devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin tüm cumhuriyetlerin RSFSC içinde özerk olarak teşkilatlanmaları gerektiğini savunuyorken Lenin de buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu ve her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkının da mümkün olduğu birleşik bir federasyon kabul edilerek 30 Aralık 1922 tarihinde RSFSC’nin Moskova yanlısı yönetimlere sahip Beyaz Rusya SSC, Ukrayna SSC, Orta Asya ve Kafkas Cumhuriyetleriyle birleşmesi sonucu SSCB kurulur.
EKİM DEVRİMİ ÖNCESİ VE SONRASINDA AZERBAYCAN’DAKİ GELİŞMELER
Çarlık Monarşisi döneminde Kafkasya Özel Valiliği adlı idarî birim tarafından yönetilmekte iken 13 Mart 1917 tarihinde Çarlık Rusya’sının başkenti Petrograd’da gerçekleşen Menşevik / Şubat Devrimi sonrasında anayasa kabul edilene dek görevde kalacak olan geçici hükûmet tarafından Kafkasya’nın idaresi için bahse konu idarî birim yerine 22 Mart 1917 tarihinde Kafkasya’nın özellikle de Güney Kafkasya’nın yönetimi için kısa ve Rusça adıyla OZAKOM (Özel Güney Kafkasya Komitesi) [4] adında geçici bir idarî organ oluşturulmuştur. Ancak OZAKOM, Ekim Devrimi’ne kadar geçen süre zarfında pek bir varlık gösteremediği ve bölgenin sorunlarını da yeterince çözüm getiremediği için halk nezdinde de beklediği desteği bulamamıştı. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler Rusya’da merkezî yönetimi ele geçirmiş olmakla birlikte Menşevik unsurların ağırlıkta olduğu Tiflis’te Gürcü, Ermeni ve Azerbaycanlı delegeler tarafından 24-27 Kasım 1917 tarihlerinde yapılan toplantı sonucu Bolşevik hâkimiyetini tanımayan ve Rusya Kurucu Meclisi toplanana kadar da geçici bir hükûmetin kurulması kararı alınır, Rusya’da Kurucu Meclis oluşturuluncaya kadar, OZAKOM’un yerini alacak olan (bölgenin geçici hükûmeti olarak) Tiflis’te bir tür federasyon olan ZAKAVKOM [5] (Güney Kafkasya Komiserliği / Hükûmeti) teşkil edilerek hükûmet üyeleri belirlenmiştir.
Tiflis’te bu gelişmeler yaşanırken Bakü Guberniyasının (idarî yönetim biriminin) arazisinde 2 Kasım’da Ermeni asıllı Bolşevik Stepan Şaumyan [6] liderliğinde üyelerinin çoğunluğu Bolşevik olan Bakü Sovyeti Hükûmeti [7] (2.7.1917-26.7.1918) kurulmuştu. Şaumyan Mart 1918 ayında Bolşevik lider Lenin tarafından Kafkaslarda Bolşevik iktidarın etkin hâle getirilmesiyle görevlendirilmiştir. 30 Mart- 3 Nisan 1918 döneminde yaşanan ve Mart Olayları olarak bilinen hâdiselerde Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Taşnak [8] kuvvetlerinin Müsâvât Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azerî sivillere yönelik katliam yaşanmış olup, Azerbaycan Türkü ve diğer Müslümanlardan 3.000-12.000 arasında insan öldürülmüştür.
1918 Mart Olayları sonucunda Bakü’de iktidar tamamen Bolşeviklerin eline geçtikten sonra, Bakü’deki mevcut yönetimin 13 Nisan’dan sona erdiği 31 Temmuz’a kadar “Bakü Sovyeti / Komünü” olarak tanınmıştır. Bu yönetim 31 Temmuz 1918 tarihinde sona ermiştir. Gerek Mart 1918 olayları esnasında Bakü’nün Türk ve Ermeni sakinleri arasında çıkan çatışmalarda, gerekse de Bakü Komünü olarak adlandırılan dönemde Azerbaycan Türkleri sayısız sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır.
Güney Kafkasya Komiserliği tarafından 22 Nisan 1918 tarihinde Gürcü, Ermeni ve Azerbaycanlı kurucu unsurlardan oluşan Güney Kafkasya Federal Cumhuriyeti ilan edilir. Ancak iç ve dış politikaya ilişkin konularda önemli fikir ayrılıklarına sahip Güney Kafkasya Hükûmetindeki Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan temsilcilerinin uzlaşma zemininden uzaklaşmaları üzerine, Güney Kafkasya Seymi (Yasama Meclisi) 26 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis’te yaptığı son toplantıda kendi kendini feshettiğini ve Güney Kafkasya Hükûmeti’nin de sona erdiğini bildirir. Aynı gün Gürcüler ile Ermeniler bağımsızlığını ilan etmiş, 28 Mayıs’ta da Azerbaycan Millî Şûrâsı (Meclisi), Tiflis’te Mehmet Emin Resûlzâde’nin [9] (1884-1955) önderliğinde “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” nidâlarıyla Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (AHC)’nin bağımsızlığını ilan etmiştir.
AHC’nin Bakü’de değil de Tiflis’te ilan edilmesinin sebebi Azerbaycan topraklarında Bakü Guberniyasına 2 Kasım 1917 tarihinden beri Ermeni kökenli Bolşevik Lider Stephan Şaumyan başkanlığındaki Bakü Sovyeti (Komünü) hâkim olup bu çerçevede Bakü ve havâlisine Bolşevik güçler hâkim olmasıydı.
KARDEŞ KÖMEĞİ (YARDIMI) BEKLENTİSİ
I. Dünya Savaşı başladığında Rusya egemenliğindeki Azerbaycan Türkleri de sürekli devam eden hürriyet ve bağımsızlık umutları için kardeşleri olan Anadolu Türklerinden bir kardaş kömeği beklemişti. Azerbaycan Türklerinin bu umutları Azerbaycan’ın millî şairi Ahmet Cevat (1892-1937) tarafından “Çırpınırdı Karadeniz” adıyla 15 Kasım 1915 tarihinde Gence’de şiire dökülür.
Şiirin yazıldığı tarihte Bakü de dâhil olmak üzere bugünkü Azerbaycan coğrafyasının Rusya’nın siyasî coğrafyası içinde bulunduğu ve Osmanlı Devleti’nin de yıkılış döneminde olduğu, şiirin bestelendiği dönemde de Azerbaycan coğrafyasının kayda değer kısmında Ermeni ve Bolşevik egemenliği ve vahşetinin devam ettiği dikkate alınırsa böylesi bir şiirin yazılması ve bestelenmesi
özelinde Türk bayrağını övmek daha bir cesur ve anlamlı olmaktadır.
DOSTLUK VE BARIŞ ANTLAŞMASI
Osmanlı Devleti ile Kafkas Cumhuriyetleri arasında imzalanan Batum Antlaşmalarından [10] biri de AHC ile imzalanan 4 Haziran 1918 tarihli Batum Antlaşmasıdır. Bu antlaşmanın dördüncü maddesi taraflardan birinin silahlı yardım talep etmesi hâlinde diğer ülkenin bu talebi karşılamasıydı. AHC’nin bahse konu antlaşmasının söz konusu maddesine istinaden Osmanlı Devleti’nden yaptığı silahlı yardım talebi Osmanlı Devleti tarafından kabul edilir ve bu maksatla Nuri Paşa [11] komutasında Kafkas İslam Ordusu görevlendirilir.
Osmanlı Devleti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında 4 Haziran’da Barış ve Dostluk Antlaşması imzalanması üzerine o esnada devam etmekte olan Ermenistan’a yönelik harekât da sonlandırılır. Bu antlaşma sonucu, Türk kuvvetlerini, Ermenistan toprakları üzerinden Gence’ye göndermek imkânı da elde edilir. Nuri Paşa’nın 25 Mayıs’ta 149 subay ve 488 askerle birlikte Gence’ye gelmesinin ardından Türk birlikleri Ermenistan toprakları üzerinden geçerek 10 Haziran’da Gence’ye ulaşır ve Kafkas İslam Ordusu bünyesine katılır. Gence halkı Türk askerinin kendilerine yardıma gelişini kurbanlar keserek karşılar.
AHC DÖNEMİ
I. Dünya Savaşı’nda 30 Temmuz 1918 tarihinde Bakü’ye ulaşan ve kuşatmayı tamamlayan Kafkas İslam Ordusu ertesi gün taarruza başlar. Bu esnada Bakü’de Bolşeviklerin ağırlıkta olduğu Bakü Sovyeti yönetime hâkimdir. Bakü’de 25 Temmuz’da yapılan Bakü Sovyeti’nin toplantısında Bakü Sovyeti lideri Şaumyan’ın da dâhil olduğu Bolşevik üyelerin muhâlefetine rağmen kentin savunması için oyçokluğuyla İngiliz kuvvetlerinin çağrılmasına ve bir koalisyon hükûmetinin kurulmasına karar verilir. 30 Temmuz’da Bakü’deki Ermeni Millî Şurâsı’nın liderleri Bolşeviklerden iktidarı bırakmasını ister. Bunun üzerine Şaumyan ertesi gün iktidarı bırakır.
Akabinde Taşnak (Ermeni), Menşevik ve Sosyalist Devrimci ittifakı ile kurulan Merkezî Hazar adlı koalisyon hükûmetinin ilk icraatlarından biri Hazar Denizinin güneyinde bir liman kenti olan Enzeli’de bulunan İngiliz Generali Dunsterville komutasındaki 39. İngiliz Tugayı ile irtibata geçerek onardan yardım istemek olur. Enzeli Limanı’ndan deniz yoluyla ayrılan İngiliz kuvvetlerinin ilk birliği 5 Ağustos 1918 tarihinde Bakü’ye gelir. 39. İngiliz Tugayının arta kalan kuvvetleri de yine Enzeli üzerinden deniz yoluyla 17 Ağustos’ta Bakü Limanı’na gelir. Ancak Kafkas İslam Ordusunun Bakü kuşatmasının son safhasında 14-15 Eylül 1918 akşamı İngiliz birlikleri gemilerle Bakü’yü terk eder.
Kuşatmayı sürdüren Kafkas İslam Ordusu 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’yü kurtarır. Bakü’deki mevcut durum nedeniyle bir süredir Gence’de faaliyetlerini sürdürmekte olan Mehmet Emin Resulzâde liderliğindeki AHC Millî Hükûmeti de Bakü’nün kurtarılması üzerine Bakü’ye gelerek faaliyetlerini buradan sürdürür.
Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi sonrasında büyük bir petrol havzası olan Azerbaycan’ı kontrol etmeye yönelik artan güç ve rekâbet mücadelesi kapsamında, 02.07.1917-26.07.1918 döneminde Bakü Guberniyasına hâkim olan Bolşevik Şaumyan liderliğindeki (Bolşevik-Taşnak koalisyonu olan) Bakü Sovyeti’nin istifa etmesinin ardından 31 Temmuz 1918 tarihinde kurulan (Taşnak – Menşevik koalisyonu olan) Merkezî Hazar (Centro-Caspi) Hükûmetinin daveti üzerine Tümgeneral Dunsterville komutasında Bakü’ye gelen İngiliz-Hint Birliği her ne kadar Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü zaptı öncesinde 14-15 Eylül gecesi gemilerle Bakü’yü terk etmiş ise de Mondros Mütârekesi’nin (30.10.1918) hemen ardından bu kez de İngilizler 15 Kasım 1918 tarihinde General Thompson komutasındaki 2.000 kişilik bir İngiliz-Hint birliği ile Bakü’ye gelerek kenti denetim altına almışladır. AHC Millî Hükümeti bir yanda Rusya’da Bolşevikler ile Beyaz Ordu güçleri arasında devam eden iç savaşta Güney Rusya’da kontrol eden General Vrangel komutasındaki güçler, diğer tarafta da Bakü’ye asker çıkarmış olan İngilizler arasında sıkışmış durumdaydı. 1919 yılı ortalarında Rusya’daki iç savaşın ibresinin Bolşevik güçler lehine dönmeye başlamasından itibaren İngiltere Ağustos 1919 ayı ortasından itibaren yıl sonuna dek Güney Kafkasya’dan tamamen çekilecektir. AHC Millî Hükümeti 27-28.04.1920 gecesi Bakü, Kızıl Ordu tarafından işgâl edilene dek faaliyetini sürdürür. O gece Millî Hükûmetinin istifa etmesinin ardından Azerbaycan’da Moskova’ya bağımlı bir sosyalist yönetim kurulur ve ülkenin adı da Azerbaycan . Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti yapılır.
Şâirin “Azerbaycan Bayrağına” başlıklı şiirini yazması (10.04.1919) öncesi, esnası ve sonrasında Azerbaycan’daki politik ve askerî şartlar bu şekildedir.
AZERBAYCAN BAYRAĞINA
“İngilizlerin Bakü’ye gelişinden sonra birinci defa Bakü’ye gitmiştim. 10 Nisan 1919 tarihinde Azerbaycan Parlamentosu binası üzerinde dalgalanan millî bayrağa söylenmiştir.” Ahmet Cevad
Türkistan yelleri öpüp alnını
Söylüyor derdini sana, bayrağım!
Üç rengin aksini Kuzgun Denizden
Armağan yollasın yâre, bayrağım!
Şair, şiirin ilk kıtasının ilk iki satırındaki “Türkistan yelleri öpüp alnını/Söylüyor derdini sana, bayrağım” ifadeleri ile Türkistan’daki soydaşlarının AHC’nin kurulmasına olan memnuniyeti ve Rusya egemenliğindeki Türkistan’daki Türklerin 1916 yılında çıkardıkları isyanın kanlı ve acımasız bir şekilde bastırılmasına atıfta bulunmaktadır.
Şair, şiirin ilk kıtasının üçüncü satırındaki “Üç rengin” ifadesiyle AHC’nin üstten alta doğru mavi, kırmızı ve yeşil ile üzerindeki hilâl ve sekiz köşeli yıldızdan oluşan bayrağındaki renklere, “Kuzgun Denizinden” ifadesi ile de Hazar Gölüne atıf yapmaktadır.
Türkistan yelleri öpüp alnını
Söylüyor derdini sana, bayrağım!
Üç rengin aksini Kuzgun Denizden
Armağan yollasın yâre, bayrağım!
Şair, şiirin ikinci kıtasının ikinci satırındaki “Gölgen devlet kuşu, kondu başıma” ifadesi ile de Azerbaycan bayrağı üzerinden mevcudiyetine atıfta bulunduğu AHC’nin gölgesinde (bünyesinde, idaresinde) yaşamanın büyük bir devlet (esenlik) olduğunu ifade etmektedir.
Giderken Turan’a çıktın karşıma,
Gölgen devlet kuşu, kondu başıma!
İzin ver gözümde coşan yaşıma –
Dinletsin derdini aha, bayrağım!
Şair, şiirin üçüncü kıtasının ilk satırındaki “Kayı Han” ifadesi ile de Azerbaycan Türklerinin de Anadolu Türkleri gibi Oğuz’un Kayı boyundan geldiğine atıfta bulunmakta, ikinci, üçüncü ve dördüncü satırındaki “İlhan” ifadeleri ile de Azerbaycan Türklerinin İlhanlı Devleti’nin de varisi olduğunu addetmektedir.
Kayı Han soyundan aldığın rengi,
Kocalmış İlhan’la Müslüman beyi.
İlhan’ın evladı, dinin direği,
İlhan’ın evladı gönlüme sefâ, bayrağım!
Şair, şiirin dördüncü satırında AHC bayrağını ve bayrak üzerindeki ay ve yıldızı yücelten ifadelerde bulunmaktadır.
Göğsümde tufanlar geldim ileri,
Öpeyim gölgen düşen mübârek yeri!
Allah’ın yıldızı, o gözel peri,
Sığınmış koynunda aya, bayrağım!
AYDIN KIYIMI
Sosyo-kültürel olaylar tarihî bir süreklilik içinde değişerek varlıklarını sürdürürler. Milletlerin tarihleri de bu şekilde süregider. Bir milletin fertleri de mensubu olduğun ülke, millet ve kültüre ait olay ve olguların arka planı ve geçmişini bilebildikleri takdirde içinde yaşadıkları sosyo-kültürel ortam ve evreni layıkıyla anlamlandırabilirler.
AHC’nin kurulduğu esnasında Azerbaycan’ın millî çizgideki önemli aydınlarından biri olan Ahmed Cevad bu çizgisini Azerbaycan’da yönetime tamamen sosyalistlerin hâkim olduğu 12.05.1920 tarihinden itibaren de sürdürmüştür. Ancak bu durum ülkedeki sosyalist kültür politikaları ile tamamen çelişiyordu. Zira ülkedeki sosyalist idarenin aydınlardan istediği Sovyet insanı ve düşüncesinin ülkede yaygınlaşması için fikirleri ve eserleri ile bu amaca hizmet etmeleri idi. Ahmet Cevad sonu ölümle biten her türlü zorluk, baskı, eziyet ve işkenceye rağmen bu çizgisini sebat ve şecaatle sürdürmüştür. Stalin’in SSCB’de muhaliflerini bertaraf edip ve konumunu güçlendirdikten sonra SSCB bünyesinde uydu durumunda bulunan Türk cumhuriyetlerinde ve bölgelerinde Sovyet düzenini kökleştirmek ve Sovyet insanı tipini yaygınlaştırmak için 1937-1938 yıllarındaki Türk aydınlarına karşı uygulanan “Büyük Temizlik, Büyük Aydın Kıyımı” tasfiye hareketi ve katliam çerçevesinde SSCB bünyesindeki Türk cumhuriyetlerinde yaşayan on binlerce milliyetçi Türk aydını mesnetsiz iddialarla, nâhak yere ve sudan bahânelerle devlet terörüyle katledilmiş ve sürgüne edilmiştir. Öldürülenlerin nicesinin mezarları da bilinmemektedir. Bu katliam çerçevesinde katledilen aydınlardan biri de Merhum Ahmed Cevad olup hayatı boyunca her türlü ezâ ve cefaya karşı susmadan millî çizgisini muhâfaza etmiştir. Toplumun aydın kesimini adeta biçen bu katliamın SSCB’deki Türk cumhuriyetlerindeki kültürel etkisi fevkalâde ağır ve tahripkâr olmuştur.
SONUÇ
Merhum Ahmed Cevad’ın manevî şahsında Türk dünyasının cümle mağdur ve mazlum aydınlarını saygı ve rahmetle anarım. Ruhları şâd, mekanları cennet olsun...
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
NOTLAR
[1] Petrograd, St. Petrsburg’un eski ismidir. Bu kent, Çarlık Rusya’sı döneminde ve Bolşevik Rusya’nın ilk aylarına kadar da başkent olma niteliğini sürürmüştür. Birinci Dünya Savaşı’nda 20 Aralık 1917 tarihinde Brest-Litovsk’ta başlayan barış müzâkerelerinde Almanlar, Rus temsilcilere ağır şartlar ileri sürerek Polonya ve Ukrayna'nın teslim edilmesini, Kars, Ardahan ve Batum’un Türklere geri verilmesini istediler. Barış müzâkereleri hem Almanya’nın aşırı istekleri hem de yakında Almanya’da bir komünist ihtilâli çıkmasını bekleyen Leon Troçki nedeniyle hayli uzamış, hatta 10 Şubat 1918 tarihinde Sovyet Heyetinin Brest-Litovsk’u terk etmesiyle kesintiye de uğramış, bunun üzerine de Doğu Avrupa Cephesi’nde Almanlar, Kafkas Cephesi’nde de Türkler ileri harekâta başlamış, Almanlar barış sağlanana dek harekâtın sürdürüleceğini bildirmiş, bu haber Petrograd’da büyük bir heyecan ve endişe uyandırmıştır. Ordusuz ve güçsüz bir Bolşevik Hükûmetin, muazzam Alman askerî kudretinin tehdidi altında bulunması nedeniyle durumun kendileri için gerçekten nazik ve tehlikeli bir hâle dönüşmüştü. Bu şartlarda Bolşevik yönetiminin de son bulması kuvvetle muhtemeldi. Süratle gelişen Alman taarruzu ve ilerlemesi nedeniyle durumun Bolşevik Hükûmet için gerçekten kritik bir hâl alması üzerine Sovyet Hükûmeti 23 Şubat’ta çözülmüş ve bitmiş Çar Ordusu yerine Kızıl Orduyu kurmuş ve ilk birliklerini teşkil etmiş, başkent de Petrograd’dan Moskova’ya nakledilmiştir. Şubat 1918 sonlarından itibaren de devlet daireleri, SOVNARKOM (Lenin başkanlığındaki Halk Komiserleri Konseyi-Sovyet Narodnikh Komissarrov) ve parti merkezleri Moskova’ya taşınmaya başlanmış, az sonra da Moskova, Bolşevik Hükûmetin başkenti olmuştur.
[2] Menşevik: Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)nin 1903 Kongresinde partinin üyelik tanımı üzerinde yaşanan ihtilaf sonucu meydana gelen ayrışma kapsamında parti bünyesindeki iki farklı hizipten Julius Martov’un liderlik ettiği grup (“azınlıkta kalanlar” anlamında kullanılan) Menşevikler, Lenin’in liderlik ettiği grup da (“çoğunlukta kalanlar” anlamında kullanılan) Bolşevikler olmuştur. RSDİP’in bu iki hizbi de Marksist idi. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler, Mart 1917 ayından beri geçici hükûmet olan Menşevikleri devirerek Rusya’nın merkezî yönetimini ele geçirmişlerdir.
[3] Ekim Devrimi: Geçmişte Rusya İmparatorluğu başta olmak üzere Ortodoks ülkelerde yaygın olarak kullanılan Jülyen Takvimi ile Gregoryen Takvimi arasında Jülyen Takvimi aleyhine sadece gün bazında on üç günlük bir fark mevcuttu. Bu farklılık Petrograd (Rusya)’da Bolşeviklerin iktidarı ele geçirdiği tarih konusunda da kendini somut olarak hissettirir. Gregoryen Takvimine göre 7 Ekim 1917 tarihinde gerçekleşen Bolşevik Devrimi, bu devrimin gerçekleştiği esnada Rusya’da yürürlükte olan Jülyen Takvimine göre 25 Ekim 1917 tarihinde gerçekleştiğinden bahse konu devrim “Ekim Devrimi” olarak bilinir.
[4] OZAKOM: 1785 yılında Çarlık yönetimi tarafından ihdas edilen “Kafkasya Valiliği” adlı idarî birim 1844 yılında yapılan değişiklikle Güney Kafkasya ve Dağıstan bölgesini içeren bir genel valiliğe çevrilmişti. Çarlık Döneminin bir eseri olan bu idarî ve tüzel yapı da Şubat Devrimi sonucu Çarlık Monarşisi yıkıldığına göre ya değişikliğe uğratılacak ya da tamamen ortadan kaldırılacaktı. Nitekim bunlardan ikincisi gerçekleşecek ve Kafkasya Genel Valiliği tamamen lağvedilecektir. Bu durumda ise Kafkasya’nın, özellikle de Güney Kafkasya’nın yönetimi için Rusya’nın başkenti Petrograd’da Lvov başkanlığındaki Geçici Hükûmet tarafından 22 Mart’ta (Türkçe adıyla) “Özel Güney Kafkasya Kafkasya Komitesi” adında geçici bir organ oluşturulmuştur. Bu komiteye Rusça “Osobiy Zakavkazskiy Komitet” ifâdesinin kısaltılmış hâli olan OZAKOM denilmekteydi. Üyelerinin tamamı 4. Rus Devlet Duması içindeki bölgenin millî gruplarını (Müsâvât Partisi-Azerbaycan-Müslüman, Sosyal Demokrat Menşevik Partisi-üyelerinin büyük bir kısmı Gürcü olup, birer de Rus ve Ermeni üyesi mevcuttu, Taşnak Partisi -Ermeni, Bi-taraf Müslümanlar Partisi-Azerbaycan-Müslüman, Sosyal Demokrat Himmet Partisi-Azerbaycan-Müslüman, Sosyalist Müslüman Partisi-Müslüman) temsil eden vekillerden oluşan OZAKOM bir “genel valilik” ve ayrıca faaliyetlerini bölgedeki Kurucu Meclis açılışına kadar sürdüreceği için “geçici bir hükûmet” özelliği taşımaktaydı. Petrograd’daki Geçici Hükûmet tarafından OZAKOM’a, savaş sırasında Osmanlı Devleti’nden ele geçirilmiş topraklar ile birlikte tüm Güney Kafkasya’nın sivil idaresi tevdî edilmişti. Bu çerçevede OZAKOM, Şubat Devrimi sonrasındaki Lvov ve Krenski başkanlıklarındaki hükûmetlerin Güney Kafkasya’daki idare organıydı. OZAKOM, Kafkasya Genel Valiliği bölgesindeki Sovyetlerin (yerel meclislerin) de üzerinde tüzel bir organdı
[5] ZAKAVKOM: Güney Kafkasya’da Bolşevik hâkimiyetinin reddedilmesi, bölgedeki tüm siyasî ve sosyal kuruluşlarının anlayışlarında bazı genel prensiplerin oluşmasına da neden olmuş, bu birimler, Rusya’da merkezi iktidarı ele geçiren Bolşevik yönetimin uzun süre ayakta kalamayacağını ve Rusya Kurucular Meclisinin toplanmasından sonra Rusya’da başka bir hükûmetin kurulacağını ümit ederek yeni arayışlar içerisine girmişlerdi. Bunun üzerine Bolşevik Devrimi karşısında bundan sonra ne gibi bir strateji izleneceğine karar vermek üzere 24-28 Kasım 1917 döneminde Güney Kafkasya için tarihî bir önem taşıyan Tiflis’teki bir toplantı sonucunda Petrograd’daki Bolşevik yönetimi tanımayan ve Rusya Kurucu Meclisi toplanana kadar da geçici bir hükûmetin kurulması kararı alınmıştır. Bu toplantı ve burada alınan kararlar, bölgenin, Rusya’dan ayrılması yolundaki en önemli hazırlıkları oluşturmuştur. Bu toplantıya ilişkin diğer bir önemli nokta da Bolşevik hâkimiyetinin tanınmamasının, bölgedeki üç ayrı milleti (Gürcü, Ermeni, Azerbaycan Türkleri) aynı çatı altında birleştirmesiydi. Toplantının son günü Rusya’da Kurucu Meclis oluşturuluncaya kadar, OZAKOM’un yerini alacak olan (bölgenin geçici hükûmeti olarak) Tiflis’te bir tür federasyon olan ZAKAVKOM (Rusça “Zakafkazskiy Komissariat”- Güney Kafkasya Komiserliği/Hükûmeti) teşkil edilerek, hükûmet üyeleri belirlenmiştir.
[6] Stepan Şaumyan: (1878-1918). Tiflis’te doğmuştur. 1902 yılında Tiflis’te Ermeni Sosyal-Demokrat Birliğini ve Proletarya gazetesini kurmuş, Avrupa’da öğrenimini sürdürürken Rus sosyalizminin önde gelen kişileriyle tanışmış, RSDİP’nin II. Kongresinde Bolşevik Grubuna katılmıştır. Lenin’in sadık yandaşıydı. Kafkasya’daki ve özellikle Tiflis ve Bakü’deki işçi ve sosyal-demokrat hareketinde önemli rol oynamıştır. 1917 yılı ortalarında Bakü Sovyeti başkanlığı yapmış ve Bolşevik Partisi Merkez Komitesine seçilmiştir. Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’nın Kafkasya Olağanüstü Komiserliğine atanmıştır. Nisan 1918 ayında Bakü Komünü Halk Komiserliği Konseyi başkanı olmuştur. 31 Temmuz 1918 tarihinde Bakü Bolşevik yönetiminin iktidardan düşmesi üzerine Bakü’de Menşevik, Taşnak ve SR ittifakı yönetime hâkim olmuş, kendisi de dâhil iktidardan düşen Bakü halk komiserlerinin Bakü’den kaçma girişimleri başarılı olamamış ve yeni yönetim tarafından hapse atılmışlardır. 15 Eylül 1918 tarihinde Kafkas İslam Ordusunun Bakü’ye girmesinden sonra, İngilizler tarafından Hazar Gölü’nün karşı kıyısındaki (bugünkü ismi Türkmenbaşı olan) Krasnodovsk’a götürülüp orada 26 komiser ile birlikte kurşuna dizilmiştir.
[7] Bakü Sovyeti: Rusya’da Ekim (1917) Devrimi’nin ardından Bakü Guberniyasının (idarî yönetim biriminin) arazisinde Ermeni asıllı Bolşevik önder Stephan Şaumyan başkanlığında kurulmuş ve 02.07.1917-26.07.1918 döneminde faaliyette bulunmuş bir geçici hükûmet olup, bu hükûmetin çoğunluğunu RSDİP’in Bolşevik kolundan olan görevliler oluşturmuştu. “Bakü Komünü” lideri olarak tanınan Şaumyan Mart 1918 ayında Bolşevik lider tarafından Kafkaslarda Bolşevik iktidarın etkin hâle gelmesiyle görevlendirilmiştir. 30.03-03.04.1918 döneminde yaşanan ve Mart Olayları olarak bilinen olaylarda Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Ermeni Devrimci Federasyonu kuvvetlerinin Müsâvât Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azerbaycanlı sivillere yönelik katliam yaşanmış olup, Azerî ve diğer Müslümanlardan 3.000-12.000 arasında insan öldürülmüştür. Mart Olayları sonucunda Bakü’de iktidar tamamen Bolşeviklerin eline geçtikten sonra, Bakü’deki mevut yönetimin 13 Nisan’dan sona erdiği 31 Temmuz’a kadar “Bakü Komünü” olarak tanınmıştır. 31 Temmuz 1918 tarihinde Bakü Bolşevik yönetiminin iktidardan düşmesi üzerine Bakü’de Menşevik, Taşnak ve (20. yüzyıl başlarında Rusya’da ve Sovyetler Birliği’nde faaliyet gösteren demokratik sosyalist çizgide bir parti olan Sosyalist Devrimci Parti ya kısa ifadesiyle) SR ittifakı yönetime hâkim olmuş, Şaumyan da dâhil iktidardan düşen Bakü halk komiserlerinin Bakü’den kaçma girişimleri başarılı olamamış ve yeni yönetim tarafından hapse atılmışlardır. 15 Eylül 1918 tarihinde Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’ye girmesinden sonra, İngilizler ve Bolşevik karşıtları tarafından Hazar Gölü’nün karşı kıyısındaki (bugünkü ismi Türkmenbaşı olan) Krasnodovsk’a götürülüp orada 26 komiser ile birlikte kurşuna dizilmiştir.
[8] Taşnak Partisi ya da Ermeni Devrimci Federasyonu, bir radikal milliyetçi Ermeni siyasî örgütüdür. Ermenistan'ın bağımsızlığını sağlamak amacıyla 1890 yılında kurulmuştur. Hâlen gerek Ermenistan Cumhuriyeti'nde gerek diasporadaki Ermeniler arasında aktif bir siyasî partidir. Kısaca Taşnak adıyla da bilien bahse konu örgüt Ermenicede “Federasyon” anlamına gelir. Çünkü örgüt özellikle Rusya'daki Ermeni örgütleri başta olmak üzere birçok örgütün birleşmesinden oluştuğundan bu adın verilmesi uygun görülmüştür.
[9] Mehmet Emin Resuzâde (1884-1955). 27.05-07.12.1918 döneminde AHC’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. Mondros Mütarekesi sonrasında Osmanlı kuvvetlerinin Kafkasya’yı boşaltması sonucu Kafkasya’daki Türk halkları da kendilerini koruyacak kuvvetli bir hâmiden mahrum kalırlar. Toparlanan Sovyet Rusya'nın Kızıl Ordu’su 27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan'a girerek, ülkeyi 1991 yılına kadar sürecek olan SSCB idaresi altına alır. İşgal olayı sonrası tutuklanarak (17.08.1920) hapse atılır. Cezası, 1922 yılında Stalin’in isteğiyle idam cezasından sürgüne çevrilir. 1922 yılında ülke dışına kaçar. Sürgün hayatını; Türkiye, Polonya ve Almanya’nın bazı şehirlerinde geçirir ve Azerbaycan’ın bağımsızlığı için çalışmalarına devam eder. 1947 yılında Türkiye'ye yerleşir. 6 Mart 1955 tarihinde de Ankara'da vefat eder.
[10] Batum Antlaşmaları: 11 Mayıs-4 Haziran 1918 döneminde Batum'da gerçekleşen konferans sonucunda; Osmanlı Devleti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan Cumhuriyeti ve AHC arasında 4 Haziran Batum Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşma, ilaveten 8 Haziran’da Osmanlı Devleti ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti arasında da imzalanmıştı. Kafkas İslam Ordusunun, Azerbaycan’ı kurtarma harekâtının hukukî temeli Batum Antlaşması ile geçerlilik kazanmıştır.
[11] Nuri (Killigil) Paşa (1890-1949). Enver Paşa’nın kardeşidir. 1909 yılında Harp Okulundan teğmen olarak mezun olmuştur. Şubat 1915-Ocak 1918 döneminde Trablusgarb’daki Afrika Grupları Genel Komutanı olarak görev yapmıştır. 3 Mart 1918 tarihinde yarbay olmuş, Ocak 1918 ayında Kafkas İslam Ordusu K.lığına atanmış, bu görev münasebetiyle rütbesi fahrî tümgeneralliğe yükseltilmiş, 25 Mayıs’ta Gence’ye gelerek Kafkas İslam Ordusunun kurulması çalışmalarını başlatmış, 3 Ağustos’ta fahrî olarak padişah yâverliği uhdesine verilmiş, Azerbaycan Hükûmeti nezdinde de temsilci olarak atanmış, Bakü başta olmak üzere Azerbaycan topraklarını ve halkını Ermeni – Bolşevik zulmünden ve boyunduruğundan kurtarmış, “Bakü Fatihi” olarak anılmaya başlanmıştır. Haziran 1920 ayında Azerbaycan’dan emrindeki kuvvetlerle gelerek Doğu Cephesi Komutanlığına gönüllü olarak katılmış ve Ermenilere karşı yapılan taarruz harekâtında Sarıkamış’ın geri alınmasında görev almış, daha sonra Doğu Cephesi imalâthânelerinde hizmet etmiştir. 4 Ekim 1923 tarihinde emekli olmuş, 2 Mart 1949 tarihinde İstanbul’da Sütlüce’de bulunan silah fabrikasındaki bir patlama sonucunda vefât etmiştir. Patlamadan birkaç gün önce fabrikanın İsrail’den gelen bir heyet tarafından ziyaret edildiği bilinmektedir. MSB.lığı denetiminde olan bu fabrikadaki infilâk olayı ve kendisinin cesedinin bile bulunamaması bugün bile esrarını korumaktadır. Çünkü 1948 yılında İsrail Devleti kurulduktan sonra ilk önce Mısır ile aralarında savaş başlamıştı. Bu sırada Mısır ve Türkiye arasında imzalandığı söylenen silah anlaşması neticesinde, silahların kendisinin sahibi olduğu fabrikada hızla imâline geçilmişti. Patlamanın sabotaj olduğuna ilişkin güçlü bir inanç söz konusudur.
KAYNAKLAR
Karaköse, Nejdet; “Askerî, Siyasî ve Silah Sanayicisi Kişiliği ile Nuri Paşa (Killigil)”, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir 2010.
Kurban, Emre; “Millî Edebiyat Akımı'nın Azerbaycanlı Şair Ahmed Cevad Şiiri Üzerine Etkisi”, İstanbul Üniversitei, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiyat Araştırmaları Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019.
Makas, Zeynelabidin; Çağdaş Azerbaycan Şiiri Antolojisi, Kültür Bakanlığı, Kültür Bakanlığı yayını, Ankara 1992.
Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.
Paksoy, İrfan; Azerbaycan Aydınları, Alka Yayınevi, Trabzon 2021.
Toker, Hülya ve Aslan, Nurcan; Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri, C. III, Gnkur. ATASE Yay., Ankara 2009.
Vurgun, Seda Yılmaz; “1916 Türkistan İsyanı”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Güz 2016, S. 40.
Zeyrek, Yunus; “Azerbaycan Millî Şairi: Şehid Ahmed Cevad (1892-1937)”, Bizim Ahıska, Bahar 2012.