Sakin Bir Gökyüzü

Sakin Bir Gökyüzü
26-11-2023

Hamas terör örgütü değildir. 

Israil soykırımla suçludur. 

Kendini medeni sanan devletlerin çoğu zalimdir. 

İslam ülkelerinin liderleri umursamaz. 

Devlet liderleri başka, halkları başka. 

Protesto edenler vicdanlı insanlar. 

Boykot edenler haklı, insaflı.

Beş kuruş dahi olsa yardım etmek çok kıymetli.

Meselem değil diyenler suça ortak. 

Susanlar zalimle eşdeğer. 

Benim gündemdeki olaylardan yaptığım çıkarımlar bunlar. Bir buçuk aydır gözlerimizin önünde insan kıyımı yaşanıyor. Buna illaki bir tepkisi olur insanın. Bozuk mal satan esnaftan, dayak atan öğretmenden, insanın yüzüne bile bakmadan ilaç yazan doktordan, hile hurdayla iş yapanlardan yüz çeviriyoruz. Hemen tepkimizi ortaya koyuyoruz. Bir daha yüzünü bile görmek istemiyoruz onların. İmkânı varsa BİMER’e, CİMER’e yazıyoruz şikâyetlerimizi. Şu yaşanılanlarda, bizden uzakta diye mi bilmiyorum, susanlar var.

Bu olaylarda gördüğüm kadarıyla Türkiye’deki gösteriler insanları ikna etme üzerine yapılıyor. O kahveyi içmeyin, o deterjanı almayın, bu ölenleri fark edin, zalime zalim deyin, farkına varın diye çırpınıyor insanlar. Bunun böyle olması gerçekten üzücü.

Boykot aşamasında dikkatimi çeken bir şey de şu oldu. Birden deterjansız kaldık ülke olarak. Israil mallarına o kadar bağımlı olmuşuz ki, onları almayıp ne alacağımız konusunda biraz afalladık. En revaçtaki markalar hep onlarınmış. Bu da üzücü bir durum. Son yıllarda söylenen yerli ve milli tanımlaması her kalemde olmalıymış. Otomotiv ve askeri alanda oldukça önemli ama tohum, gıda, kimya insanların direkt bağımlı oldukları alanlar. Boykot bunların da farkına varmayı ve geliştirmeyi sağladı. Buna fırsat doğdu. 

Bu yazıları okuduğunuz telefonların markası da onların olabilir. Şimdi öyle ancak ileride bunda da yerli ve milli bir adım atılacağını umut ediyorum. Boykot belki hedef aldığımız firmayı zarara sokmaz ama kişiyi tarafsız olmaktan tepkisiz kalmaktan korur en azından. 

Tarafını belli etmekten öteye geçenler için ise yaşanılanlar dayanılmaz acı vermektedir. Ateşkes ilan edilince gökyüzünü işaret eden bir çocuk; bakın dinleyin, hiç bomba sesi yok diyor bir videoda. Çok mutluyum diyor. Pırıl pırıl 10 yaşlarında bir erkek çocuğu. Üç beş gün sonra yine bombalama başlayacak ve 6.000 çocuğun başına gelenler belki onun da sonu olacak. Bunu düşünmek bile insanı kahrediyor. Şimdi anlıyorum emaneti neden hiçbir varlığın kabul etmek istemediğini. Emaneti yani İslam’ı kabul etmek namazı, orucu, haccı kabul etmekle sınırlı değil. Darda olanı ferahlatmak, açları doyurmak, zayıfı koruyup kollamak, yetimi öksüzü gözetmek de var işin içinde. Bu bir buçuk ay içinde birçok devlet adam akıllı bunu başaramadı. Zalime zalimsin denmedi. Mazlumlar ölmeye devam etti. Bunlar böyle oldu ama şahıs olarak benim meselem değil, devletin işi demek de bana vicdani gelmiyor hiç. Nerede bir mazlum varsa oralı olmalı insan. Rusya Ukrayna savaşı sırasında bir köşe yazısıyla üzüntümü dile getirmiştim. O zaman yazdığım için şimdi de bu kadar rahat yazabiliyorum. O zaman Ukraynalı olmuştu yüreğim, şimdi de Filistinli.

Dualarımda nehirden denize kadar özgürlük diliyorum mazlumlara.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?