Seçim Ekonomisi

16-10-2022

Şu sıralar herkes ekonomideki sıkıntıları konuşuyor. Kimse bu noktaya nasıl gelindi? Bu noktadan sonra neler olacak diye konuşmuyor. Şimdiden uyarayım. Bundan daha kötü olacağı kesin. Sizlerle bu yazıda iktisat biliminin kuralları ışığında seçimlerin ekonomiyi ve toplumu nasıl etkilediğine ışık tutalım isterim. Şimdiden söyleyeyim kullanılan kavramlardan çoğu size tanıdık gelecek.

Geleneksel yaklaşımdan başlayalım o zaman. Geleneksel Oportünist Seçim Çevrimleri, 1975’de Nordhaus’un; demokratik sistemlerde politika ile ekonomi arasındaki karşılıklı ilişkiyi içeren bir politik ekonomik model oluşturmasıyla biçimsel halini almıştır. Modelde enflâsyon ve işsizlik seçmen davranışları üzerinde etkilidir. Bu nedenle oy maksimizasyonu hedefi ile hareket eden iktidarın, seçmenleri memnun edecek enflâsyon-işsizlik bileşimini sağlayan politikaları uygular. Diğer değişkenler sabit kalmak kaydı ile seçim döneminde işsizlik ve enflâsyonun yüksek olması parti aleyhinde verilecek oyun da yüksek olması anlamına gelir. Seçmenlerin sadece yakın geçmişteki sonuçlara bakarak iktidarı oyları ile ödüllendirdikleri/cezalandırdıkları varsayımı altında; enflâsyon ile işsizlik arasında bir tercih ile karşı karşıya kalan iktidar, iki seçim arasında oy kaybını minimize edecek biçimde davranır. Modelde seçmenler, uzak geçmişi unutan ve iktidarın performansını sadece yakın geçmişteki ekonomik verilere göre değerlendiren, ekonominin nasıl işlediğini tam olarak anlamayan karar birimleri şeklinde tanımlamaktadır. Bu yaklaşımda, iktidar, seçimler öncesinde, iktidarını koruyacak ekonomik koşulları yaratma eğilimindedir. Genişletici ekonomi politikaları, salt iktidarda kalmak için uygulanır. Seçim öncesinde aşırı uyarılmış ekonominin seçim sonrasında durgunluk, enflâsyon gibi maliyetleri beraberinde getirir. Modelde ekonomiyi seçim öncesinde genişleten iktidar partisi, bunun sonucu meydana gelen enflâsyonu ortadan kaldırmak için seçim sonrasında durgunluk yaratmak zorunda kalmaktadır. Seçmenler, ekonomideki olumlu koşulların, iktidarın seçimleri yeniden kazanmaya yönelik kasıtlı davranışlarının bir sonucu olduğunu anlayamamaktadır. Bu bağlamda rasyonel davranmayan ve oylama kararlarını yalnızca yakın geçmişe göre alan seçmenler, iktidarın oportünist tutumunu anlayamadığı için, iktidar tarafından kandırılmaktadırlar.

  Bir diğer unsur da elbette sosyal devlet ilkesi gereği yapılması gereken transfer harcamaları. Son 20 yılda bu harcamalarda sürekli bir artış oldu. Bu artışların oy dağılımı üzerindeki etkisi incelendi. Buraya kadar hiçbir sorun ve gariplik yok. Garip ve sorun olan ise modern bir devletin zaten yapması gereken bir işi bir lütufmuş gibi insanların adeta gözünün içine sokulması. Herkes şu soruyu sorsun kendine. Dağıtılan bu paraların kaynağı neresi, kimin cebinden çıkıyor bu paralar? Şimdiden uyaralım. Seçimi kazanacağım diye yapılan bu ve buna benzer bütçeyi sarsacak davranışlar doğal olarak kamu harcamalarını artıracak. Eğer ciddi bir önlem alınmazsa ilerleyen süreçlerde enflasyon daha da artacak –Tabi; TÜİK hokus pokus yapmazsa - Ekonominin temel birkaç rehberinden olan Orta Vadeli Program, üzerinden daha birkaç ay bile geçmeden geçerliliğini ve güvenilirliğini kaybetti. Resmi Gazetede yayımlanan 2023-2025 yıllarını kapsayan programa göre birçok veriler değiştirildi. Ancak revize edilen rakamlar bile tutturulamadı. Size basit bir örnek vereyim: 2023 yılı için enflasyon yüzde 24.9 olarak açıklandı. Önümüzde bir seçim var haliyle harcamalar artacak. Resmi rakamlara göre yüzde 80’nin üzerinde olan enflasyon için siz yüzde 29 hedef koyuyorsunuz. İnsana sorarlar. Bu rahatlık ve özgüvenin kaynağı nereden kaynaklanıyor diye?

Değişen sadece seçmen kitlesi. Sırf iktidar partisine oy devşirmek için Suriyelileri, Afganları oturduğunuz evlere kaçak yollarla kaydettiler. Tabi babalarının hayrına değil. Bizim evlatlarımızın giremediği üniversitelere bedava kayıt ettirdiler.  Hastanelerde ücretsiz tedavi hakkı tanıdılar. Sanki bu vatanın sahibi biz değiliz de onlar. SEVRİ İMZALAYANLAR BİLE BU KADARINI HAYAL EDEMEZLERDİ: HAYALDİ GERÇEK OLDU. Karşılığında istedikleri minicik bir yardım. Oy kullanmak. Hani hep diyorlar ya destek destek diye. Destek demek kaynak demek. Belki size inanması zor gelebilir ama devletin alacağı vergilerden vazgeçmesi demek. Normal bir vatandaşın 1 TL borcu için evine icra gönderen devlet bu alacaklarından kimin için vazgeçiyor? Asıl ona bakmak gerek.

Seçime kadar bütün kozlar oynanacak. Para ise para. Yardım ise yardım. Peki ya seçim sonrası? Gökten fabrika mı yağacak sanıyorsunuz? Belli ki seçime kadar yine makarna ziyafeti var. Seçimden sonra zaten evinizde sadece makarna pişirip yiyebileceksiniz. Kısaca, dönüşü olmayan bu yolda yaşamın tadını çıkartmaya bakın derim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?