Unutulan Savaş, Hatırlanan Mesaj: Konotop Zaferi

Unutulan Savaş, Hatırlanan Mesaj: Konotop Zaferi
22-07-2025

Tarihin derinliklerinde gizlenmiş, bazen göz ardı edilen öyle zaferler vardır ki, sadece bir milletin değil, koskoca bir coğrafyanın kaderini şekillendirir. Bu zaferler, çağdaş dünyada bile yankılarını sürdürerek, halkların kimliklerinde ve hafızalarında silinmez izler bırakır. Osmanlı öncülüğünde Konotop Muharebesi, işte tam da böyle bir destan.

1659 yılının sıcak bir temmuz gününde, bugünkü Ukrayna topraklarında, Osmanlı’ya bağlı Kırım Hanı IV. Mehmed Giray Han komutasındaki Kırım ve Ukraynalı Kozak kuvvetleri, devasa bir Rus ordusuna karşı koyarak tarihin akışını değiştiren, Doğu Avrupa'nın dengelerini yeniden çizen eşsiz bir zafere imza attı.

17. yüzyıl ortaları, Doğu Avrupa'da büyük güçlerin kıyasıya rekabetine sahne oluyordu. Giderek güçlenen Rus Çarlığı, tarihî "üçüncü Roma" hayaliyle batıya ve güneye doğru yayılma emelleri güdüyordu. Özellikle Ukrayna toprakları, verimli arazileri, stratejik konumu ve Karadeniz’e açılan kapılarıyla Rusya için büyük cazibe merkeziydi. Ancak bu topraklar, uzun yıllardır Ukraynalı Kozakların özerk yönetimi altında ve Osmanlı Devleti’nin nüfuz alanı içerisinde yer alıyordu.

Osmanlı Devleti için Rusya’nın Ukrayna’daki ilerleyişi, sadece bölgesel bir tehdit değil, aynı zamanda Karadeniz hakimiyetine ve geleneksel etki alanına doğrudan bir meydan okumaydı. Bu durum, iki büyük gücü kaçınılmaz bir çatışmaya doğru sürüklüyordu. Tam da bu gerilimli ortamda, Ukraynalı Kozakların atamanı İvan Vıhovski, Moskova'nın giderek artan baskısı ve yayılmacı politikaları karşısında, Osmanlı Devleti’nden ve Kırım Hanlığı’ndan yardım ve himaye talebinde bulundu. Vıhovski ve Kozaklar için bu, varlıklarını sürdürmenin ve Rus hegemonyasından kurtulmanın tek yolu gibi görünüyordu.

Vıhovski’nin bu kritik yardım çağrısı, Osmanlı Devleti’nin en üst karar alma organı olan Divan-ı Hümâyun’da uzun ve hararetli görüşmelere sahne oldu. Osmanlı devlet ricali sadrazam Köprülü Mehmed Paşa başkanlığında hem Rusya’nın ilerleyişini durdurma stratejisini hem de Kozakların himaye altına alınmasının getireceği fayda ve sorumlulukları etraflıca ele aldı. Nihayetinde, Rusya’nın Ukrayna’daki yayılmacılığını engellemek ve bölgedeki güç dengesini korumak adına, Kırım Hanı IV. Mehmed Giray Han’ın sefere çıkmasına karar verildi.

Kırım Hanlığı, Osmanlı’ya bağlı özerk bir devlet olarak, ordularıyla Osmanlı’nın seferlerine katılan ve daha önemlisi bazı seferleri tek başına yürüten önemli bir askerî güçtü. IV. Mehmed Giray Han, yaklaşık 30.000 kişilik ordusuyla eski adıyla Podolya olan Ukrayna topraklarına doğru ilerledi. Bu sırada, Rus ordusu Prens Aleksey Trubetskoy komutasında, Ukraynalı Kozaklara ait stratejik öneme sahip Konotop Kalesi’ni kuşatmış durumdaydı. Kale içerisindeki küçük Kozak garnizonu, Prens Hulyanıtski komutasında şiddetli bir direniş göstererek Rusları oyalamayı başardı.

29 Haziran 1659 tarihinde (yeni takvime göre 9 Temmuz), Konotop yakınlarında tarihin en büyük meydan muharebelerinden biri başladı. Rus ordusunun büyüklüğü, Prens Trubetskoy komutasındaki 30.000-60.000 civarında askerin yanı sıra, Prens Pojarski komutasındaki yaklaşık 40.000 kişilik bir öncü kuvvetle birlikteydi. Kırım Tatar ve Ukraynalı Kozak kuvvetleri, Ruslardan sayıca belirgin şekilde azdı; ancak savaşın kaderini belirleyen şey sayısal üstünlük değil; strateji, askerî deha, disiplin ve cesaretti.

IV. Mehmed Giray Han’ın önderliğindeki birlikler, Rusları tuzağa çekmek için ustaca bir plan uyguladı. Vıhovski’nin küçük bir müfrezesi, Prens Pojarski’nin ordusuna saldırdı ve ardından düzensiz bir geri çekilme numarası yaparak Rusları bataklık bir araziye doğru çekti. Şüphelenmeyen Pojarski, ordusuna düşmanı takip etmesini emretti. Ancak ağır süvarileri, Kırım Hanı’nın önceden Kozaklarla birlikte yıktığı köprüler ve barajlar nedeniyle sular altında kalmış bir arazide bataklığa saplandı. Tam bu anda doğu kanadından ilerleyen Kırım Tatarları ani bir saldırı başlatıp Rus ordusuna ağır kayıplar verdirdi. Rus tarihçileri, özellikle Sergey Solovyov, süvarinin büyük bir kısmının burada yok olduğunu kabul eder.

Savaş, Ruslar için tam bir felakete dönüştü. Tahminen 5.000 Rus askeri esir alındı, ancak toplam kayıplar çok daha yüksekti. Rus başkomutanı Prens Trubetskoy’un da neredeyse esir düştüğü bu muharebe, Rus Çarlığı için yıkıcı bir darbe oldu. Rus ordusunun çekilmek zorunda kalmasıyla, Konotop Kalesi de kurtarıldı.

Konotop, sadece bir askerî zafer değil, aynı zamanda Doğu Avrupa’daki güç dengelerini kökten sarsan tarihî bir dönüm noktasıydı. Bu zafer sayesinde Osmanlı Devleti, Ukrayna üzerindeki nüfuzunu pekiştirdi ve Rusya’nın güneye doğru yayılma emelleri bir süreliğine de olsa durduruldu. Aynı zamanda Ukraynalı Kozaklar için Rus baskısından kurtulma ve özerkliklerini sürdürme yolunda büyük bir nefes alma fırsatı oldu.

Aradan geçen yüzyıllara rağmen Konotop Zaferi’nin yankıları Ukrayna’da hâlâ canlıdır. Her ne kadar resmî bir devlet bayramı statüsünde olmasa da bu büyük zafer her yıl temmuz ayında başta Konotop ve Sumi bölgesi olmak üzere ülke genelinde törenlerle, anmalarla ve tarihî canlandırmalarla hatırlatılır. Özellikle büyük yıldönümlerinde askerî geçit törenleri düzenlenir; geleneksel kıyafetler, halk dansları ve Kozak kampı canlandırmalarıyla zenginleşen festivaller binlerce katılımcıyı ağırlar.

2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun katılımıyla Konotop Zaferi'nin 350. yılı anısına dikilen anıt, bu tarihin devlet katında da bir simge hâline geldiğinin işaretidir. Bazı yıllarda başkent Kiev’de de bu zaferin hatırasına anı taşları ve törenler düzenlenmiştir. 2016’daki kutlamalarda ise Konotop şehrinde askerî geçitte zırhlı araçlar ve hava savunma sistemleri sergilenmiştir. Tüm bu etkinlikler, Ukrayna toplumunun Konotop’u yalnızca tarih kitaplarında kalmış bir savaş değil, canlı tutulan bir kimlik simgesi olarak gördüğünü ortaya koymaktadır.

Konotop Muharebesi, sadece 17. yüzyılın bir sayfası değil, aynı zamanda günümüz Ukrayna’sının karşı karşıya olduğu zorlukları anlamak için de önemli bir anahtar sunuyor. Bugün de Ukrayna, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü tehdit eden Rus saldırganlığıyla mücadele ediyor. Bu tarihî savaş, Ukrayna halkının asırlardır devam eden varoluş mücadelesinin ve özgürlük arayışının bir parçası olarak görülüyor. Rusya'nın genişleme eğilimlerinin yüzyıllar öncesine dayandığını ve Ukrayna'nın sürekli bir direnişle kendi kimliğini savunduğunu gösteren bir ders niteliğinde. Bu anlamda, geçmişte Osmanlı'nın desteğiyle kazanılmış bir zafer, bugün Ukrayna’nın mücadelesine de ışık tutuyor.

Belki de en çarpıcı olanı şu: Günümüzde Ukrayna Savunma Bakanlığı koltuğunda bir Kırım Türkü olan Rüstem Ömeroğlu'nun oturuyor olması, geçmişin mücadeleleriyle bugünün direnişi arasında tarihî bir sürekliliği gözler önüne seriyor. Geçmişin mücadeleleriyle bugünün direnişi arasında tarihî bir çizgi çekmek gerekirse, Konotop bu çizginin başlangıç noktalarından biridir.

Konotop, sadece hilâlin Avrupa bozkırlarına uzanan gölgesinin, tarihin derinliklerinde nasıl önemli ve unutulmaz izler bıraktığının bir göstergesi değil; aynı zamanda geçmişin derslerinin bugüne ve geleceğe nasıl ışık tutabileceğinin de güçlü bir simgesidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?