Röportajlar

Türk Dünyası Araştırmacısı ve UGEP Genel Başkan Vekili Sayın Oğuzhan Kul ile Eura24 News için özel röportaj

Türk Dünyası kavramı, sadece belirli bir coğrafi alandan ziyade, dil, tarih, kültür ve etnik bağlarla birbirine bağlı geniş bir soydaşlık bütünlüğünü ifade ediyor.

Türk Dünyası Araştırmacısı ve UGEP Genel Başkan Vekili Sayın Oğuzhan Kul ile Eura24 News için özel röportaj
24-08-2025 15:52
24-08-2025 20:11
Google News

1. Genel Perspektif

Eura24: Türk Dünyası denildiğinde bugün hangi coğrafyaları ve halkları kapsayan bir çerçeveden bahsediyoruz?

Oğuzhan Kul: Türk Dünyası kavramı, sadece belirli bir coğrafi alandan ziyade, dil, tarih, kültür ve etnik bağlarla birbirine bağlı geniş bir halklar bütünlüğünü ifade ediyor. Bu kapsamda, Türkiye merkezli olarak Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Kuzey Kıbrıs Türk cumhuritei gibi bağımsız Türk devletleri öne çıksa da, çerçeve çok daha geniştir.

Bunun yanı sıra, Rusya Federasyonu içindeki Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan ve Yakutistan (Saha Cumhuriyeti) gibi özerk cumhuriyetlerde yaşayan halklar, Çin'deki Uygurlar ve Salarlar, Moğolistan'daki Hakaslar ve Tuvalar, Balkanlar'daki Türk toplulukları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Suriye ve Irak'taki Türkmenler ve Moldova'daki Gagavuzlar da bu çok geniş ailenin önemli birer parçasıdır.

Bu coğrafi ve etnik çeşitlilik, Türk dünyasının zengin bir kültürel mozaik oluşturduğunu ve sadece siyasi sınırlarla sınırlı kalmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Macaristan gibi bazı Avrupa ülkeleriyle olan ortak tarihsel ve kültürel bağlar da bu geniş çerçeveyi daha da anlamlı hale getiriyor. Aynı zamanda Avrupa'da yaşayan 10 milyonu aşkın Türk topluluğu, Türk Dünyası'nın en dinamik ve stratejik bileşenlerinden biridir. Bu nüfus, sadece sayısal büyüklüğüyle değil, aynı zamanda bulundukları ülkeler ile anavatanları arasında birer kültürel, ekonomik ve diplomatik köprü vazifesi görmesiyle de büyük bir öneme sahiptir.

Eura24: Sizce Türk Dünyasının son yıllardaki en önemli kazanımı nedir?

Oğuzhan Kul:

31 Ekim 1992‘ de Türkiye ile Kazakistan'ın iş birliğinde, bugün Kazakistan sınırları içinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, Türk dünyası için eğitim alanındaki ilk ve en önemli kazanımlardan biri olarak değerlendirilebilir.

Türk Dünyası'nın son yıllardaki en önemli kazanımı, hiç şüphesiz Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) çatısı altında kurumsal bir birlikteliğe ulaşmasıdır. Bu gelişme, yıllardır süregelen kültürel ve tarihi bağların, somut ve stratejik bir işbirliği platformuna dönüşmesinin en güçlü kanıtıdır.

Bu teşkilatın temelleri, 1992 yılında Ankara'da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi ile atıldı. Başlangıçta daha çok kültürel ve manevi bağların güçlendirilmesine odaklanan bu zirveler, yıllar içinde giderek daha kurumsal bir yapıya büründü. 2009 yılında Nahçıvan Anlaşması ile Türk Konseyi'ne dönüşen bu yapı, 2021 yılındaki İstanbul Zirvesi'nde adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirdi. Bu isim değişikliği, yalnızca bir unvan yenilenmesi değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğinin de ana hedefler arasına girdiğinin açık bir göstergesiydi.

Bu süreçte, Türkiye'nin liderliğinde TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı), TÜRKSOY (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar, Türk Cumhuriyetleri arasında somut projelerle köprüler kurdu. TİKA, Kalkınma yardımları ve altyapı projeleriyle ekonomik entegrasyonu desteklerken, TÜRKSOY sanatsal ve kültürel etkinliklerle ortak kimliği pekiştirme misyonunu yürütüyor. Yunus Emre Enstitüsü ise dil ve kültür eğitimleriyle bu bağları daha geniş kitlelere ulaştırıyor. Uluslararası Türk Akademisi, Türk dünyası için ortak bir tarih, ortak bir alfabe ve birçok akademik iş birliğine öncülük ediyor.

Bu kurumsal işbirliğinin en net meyvelerinden biri, hiç şüphesiz Azerbaycan'ın Karabağ'daki şanlı zaferidir. Türkiye'nin verdiği siyasi ve askeri destek, Türk Dünyası'nın bir araya geldiğinde nasıl güçlü bir irade ortaya koyabileceğinin somut bir örneğidir. Karabağ zaferi, bu birlikteliğin sadece kültürel bir platformdan ibaret olmadığını, aynı zamanda uluslararası arenada haklı davaların yanında duran, birbirine destek veren bir güç olduğunu tüm dünyaya gösterdi.

Kısacası, Türk Dünyası için Türk Devletleri Teşkilatı sadece bir kazanım değil, aynı zamanda geleceğe yönelik stratejik bir vizyonun ve ortak bir kaderin sembolüdür.

2. Siyasi ve Diplomatik Gelişmeler

Eura24:

Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kuruluşu ve gelişimi, Türk Dünyasının birliği açısından nasıl değerlendirilebilir?

Oğuzhan Kul:

Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) kuruluşu ve gelişimi, Türk Dünyası için tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, yıllarca sadece kültürel ve manevi bağlarla sınırlı kalan bir birlikteliğin, somut ve kurumsal bir yapıya bürünmesini sağlamıştır. Bir araştırmacı ve haberci gözüyle bakıldığında, bu gelişmeyi birkaç önemli boyutta değerlendirmek mümkündür.

 

İlk olarak, TDT, Türk Cumhuriyetleri arasında güven ve işbirliğini pekiştirmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan bu devletler, başlangıçta kendi iç meseleleriyle meşguldü. Ancak zamanla, ortak kültürel ve tarihsel mirasın getirdiği yakınlık, onları siyasi ve ekonomik işbirliğine yöneltti. Teşkilat, bu devletlerin birbirlerine daha fazla güven duymalarını ve ortak çıkarlar etrafında bir araya gelmelerini sağlayan bir zemin oluşturdu.

 

İkinci olarak, TDT'nin kuruluşu, ortak bir siyasi iradenin ve hedefin varlığını gösterir. Teşkilatın adı ilk olarak "Türk Konseyi" iken, 2021 yılında "Türk Devletleri Teşkilatı" olarak değiştirilmesi, bu yapının kültürel işbirliğinden öte, daha stratejik ve çok boyutlu bir entegrasyonu hedeflediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu değişim, ortak ekonomi, ulaşım, ticaret ve hatta güvenlik politikaları geliştirme niyetinin bir göstergesidir.

Eura24: Türk Dünyasının ortak politikaları üretme ve uygulama konusundaki en büyük engelleri nelerdir?

Oğuzhan Kul: Türk Dünyası'nın ortak politikalar üretme ve uygulama yolundaki en büyük engelleri, temel olarak üç ana başlık altında toplanabilir. Bu engeller, coğrafi uzaklık, ekonomik farklılıklar ve tarihsel süreçten kaynaklanan politik hassasiyetlerdir.

 

İlk olarak, coğrafi uzaklık ve ulaşım altyapısı eksikliği önemli bir engeldir. Türk cumhuriyetleri arasında karayolu ve demiryolu bağlantıları hala istenilen seviyede değil. Bu durum, ticari ilişkilerin gelişmesini yavaşlatıyor ve insanlar arası etkileşimi sınırlıyor. Ticaret yollarının iyileştirilmesi ve lojistik ağların kurulması, “işde birlik” için kritik öneme sahip.

 

İkinci olarak, ekonomik yapı ve gelişmişlik düzeyindeki farklılıklar bir diğer önemli engeldir. Üye ülkelerin ekonomileri arasında büyük farklar bulunuyor. Örneğin, Kazakistan'ın zengin enerji kaynakları varken, diğer ülkelerin ekonomileri daha farklı sektörlere dayanıyor. Acilen standartların belirlenmesi ve ekonomik işbirliğini derinleştirecek mekanizmaların oluşturulması gerekiyor.Bunlar, ortak para birimi,gümrük muafiyeti,üretimi teşvik edecek anlaşmalar,bürokratik standartlaşma,ortak hukuki standartlar,inovasyona yönelik teşvikler gibi.

 

Son olarak, tarihsel süreçten kaynaklanan politik hassasiyetler ve dış güçlerin etkisi de bir engel teşkil ediyor. Rusya, Çin ve Batılı ülkeler gibi dış aktörlerin Türk Dünyası üzerindeki etkileri, ortak politikaların belirlenmesi ve uygulanması sürecini karmaşıklaştırıyor.

Örnek verecek olursak;

  •             Önceki ABD başkanı BIDEN bölge ülkelerinin cumhurbaşkanlarını 19 Eylül 2023 de New York da ağırladı.
  •             Yine Almanyanın Önceki şansölyesi Olaf Sholz liderlerini 29 Eylül 2023 tarihinde Berlin'de ağırlamıştır. Bu görüşme, bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinin bu formatta gerçekleştirdiği ilk zirve olma özelliğini taşımaktadır.
  •            1 Kasım 2023de Emanuel Macron, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile Astana'da bir araya geldi. Bu, bir Fransız Cumhurbaşkanının Kazakistan'a yaptığı ilk resmi ziyaretti. Görüşmede enerji, stratejik ortaklık ve bölgenin güvenliği konuları ele alındı.
  •             2 Kasım 2023: Macron, Kazakistan ziyaretinin hemen ardından Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile Semerkant'ta görüştü. Bu görüşme de iki ülke arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkileri güçlendirme odaklıydı.
  •             4 Nisan 2025 Özbekistan'ın ev sahipliğinde Semerkant'ta düzenlenen zirve, Avrupa Birliği ile Türki Cumhuriyet ülkeleri arasındaki ilişkileri "stratejik ortaklık" seviyesine yükselten tarihi bir dönüm noktası oldu. Bu, AB'nin Batı Türkistana olan ilgisinin ne kadar ciddileştiğinin en somut göstergesidir.

Tüm bunlara cevap olarak ise Türk Devletleri Teşkilatı’nın Budapeşte Gayriresmî Zirvesi Avrupa Birliğinin tam ortasında 21 Mayıs 2025 de Macaristan'da düzenlendi.

3. Kültürel ve Eğitim Boyutu

Eura24: Türk Dünyasında ortak alfabe, ortak dil politikası ya da ortak kültürel projeler üzerine çalışmalar hangi noktada?

Oğuzhan Kul:

Aslında bu konular uzun zamandır gündemde ama son yıllarda daha somut adımlar atıldığını söyleyebiliriz. Ortak alfabe konusunda akademsiyenler ve resmi kurumlar arasında hâlâ tartışmalar sürüyor, net bir uzlaşma çıkmasa da ortaklaşmaya doğru gidişat artık kaçınılmaz. Bugün bazı başkentlerde latin alfabesi kullanılırken taşrada hala kiril alfabesi kullanımını görmekteyiz.Kültürel projelerde ise iş birliği daha görünür durumda; mesela ortak festivaller, gençlik buluşmaları, sanat ve edebiyat projeleri giderek artıyor. Yani henüz tam anlamıyla hedeflenen noktada olunmasa da, ortak değerler üzerinden yürüyen bu çalışmalar Türk Dünyasında kültürel yakınlaşmayı her geçen gün biraz daha güçlendiriyor.

Erura24: Gençlerin Türk Dünyası bilincini geliştirmek için nasıl projeler yürütülmeli?

Oğuzhan Kul:

Gençlerin Türk Dünyası bilincini geliştirmek aslında geleceğe yapılan en büyük yatırım. UGEP olarak bu konuda hem Türk Devletleri Teşkilatı’yla temaslarımız oldu hem de farklı Türk Cumhuriyetlerinin diplomatik temsilcileriyle sık sık fikir alışverişi yapıyoruz. Belki şu anda beklentilerimizi tam olarak karşılayan somut adımlar atılmadı ama elimizde çok güçlü bir model var: Avrupa Birliği. Oradaki gençlik projeleri ve iş birlikleri bize gösteriyor ki, ortak kültür ve ortak hedefler etrafında birleşmek zor değil. Biz de bu deneyimimizi Türk Dünyası gençlerine taşımak, onların birlikte üreteceği, birlikte öğreneceği projeler geliştirmek istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki gençler ne kadar çok buluşur, üretir ve birbirinden beslenirse, Türk Dünyası da o kadar güçlü ve bütünleşmiş olur.

4. Ekonomik İşbirliği

Eura24: Türk Dünyası ülkeleri arasındaki ticaret ve ekonomik işbirliğinde son yıllarda hangi gelişmeler öne çıkıyor?

Oğuzhan Kul:

Son yıllarda Türk Dünyası ülkeleri arasındaki ticaret ve ekonomik iş birliği gerçekten hız kazandı. Özellikle Zengezur Koridoru gündemde; bu hat açıldığında Türk Dünyası arasındaki ulaşım ve ticaret çok daha kolay ve hızlı hale gelecek. Aynı şekilde Kuşak-Yol Projesi de Türk devletlerini hem Avrupa’ya hem Asya’ya bağlayan stratejik bir fırsat sunuyor. Yani artık sadece kültürel değil, ekonomik entegrasyon da güçleniyor.Ticari anlaşmalar ile ortaya konan hedefler her sene artarak devam ediyor,Tabi artarak devam etmesi ticaretin cazibesiyle çok fazla desteğe ve teşvike gerek duyulmaksızın daha büyüyeceği anlamına geliyor.

Eura24: Enerji, ulaştırma ve dijitalleşme alanlarında Türk Dünyasının ortak geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Oğuzhan Kul:

Türkiye son 10 yılda enerji alanında büyük bir atılım yaptı ama bu konudaki tecrübesi henüz çok yeni. Bu nedenle, enerji konusunda daha köklü birikime sahip olan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’la iş birliğini mutlaka güçlendirmesi gerekiyor. Ulaşımda ise Türkiye’nin karayolu tecrübesi ile Türk Cumhuriyetlerinin havayolu ve demiryolu konusundaki tarihsel birikimleri bir araya getirilip, ortak standartlara dayalı bir eylem planı oluşturulmalı. Dijitalleşme tarafında da Türkiye’nin dünya standartlarının üzerinde olan tecrübesini paylaşması ve uygulamaya geçirmesi zor değil; tam tersine, bence bu alan Türk Dünyası için en hızlı ve en öncelikli iş birliği başlığı olacaktır..

5. Gelecek Perspektifi

Eura24: Sizce 2050’ye doğru Türk Dünyasının dünyadaki yeri ve etkisi ne yönde şekillenecek?

Oğuzhan Kul:

2050’yi bile beklemeye gerek yok, Türk birliğinin çok daha önce kaçınılmaz ve durdurulamaz bir yapıya dönüşeceğini görmek mümkün. Ben 2050 yılına gelindiğinde ise ekonomik ve askeri alanlar başta olmak üzere, her yönüyle kaynaşmış bir “Birleşik Türk Devletleri” modelinin ortaya çıkacağını öngörüyorum. Üstelik bu birlik sadece Türk Cumhuriyetleriyle sınırlı kalmayacak; komşu ülkelerin, bazı Avrupa ülkelerinin ve hatta denizaşırı ülkelerin de bu yapıya dâhil olacağını düşünüyorum.

Eura24: UGEP’in Türk Dünyası ile ilgili yaptığı projelerden ve hedeflerinden bahsedebilir misiniz?

Oğuzhan Kul:

Kurumsal olarak Türk Devletleri Teşkilatı’yla temaslarımız ve istişarelerimiz devam ediyor. Avrupa Birliği’nin de rotasını Türk Cumhuriyetlerine çevirdiğini düşündüğümüzde, aslında bizim yıllar önce koyduğumuz hedeflerin ne kadar doğru olduğunu bugün daha net görüyoruz. UGEP olarak en temel amacımız, Türk dünyasındaki tüm gençleri Avrupa Birliği’nin sunduğu fırsatlarla buluşturmak ve onların AB vizyonunu yakından tanımalarını sağlamak. Bu vizyon, gençlerimize hem akademik alanda hem de iş dünyasında pek çok kapı açacaktır. Biz UGEP olarak küreselleşmeyi bir tehdit ya da asimilasyon değil, tam tersine bir fırsat olarak görüyoruz. Dolayısıyla elimizdeki tecrübe ve iş birliklerini Türk Dünyası için uyarlamak hiç de zor değil.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
16 yaş altındakiler için sosyal medya yasaklanmalı mı? / Sollte Social Media für unter 16- Jährige verboten werden?
ARŞİV ARAMA
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ