Bir Işık da Siz Yakın

08-03-2022
Tüm dünya olarak nereye gidiyoruz acaba? diye düşündüğünüz olmuştur. Ben de birçoğumuz gibi buna dalmış düşünürken buldum kendimi birçok defalar. İzlediğimiz haberler, aldığımız duyumlar ve etrafta gözlemlediğimiz olaylar çoğu defa belki de içten içe tedirgin etti bizi. Tedirginlik halini deneyimledikçe daha da bir etkisi kuvvetlenmeye başlar üzerimizde. Bazılarımız için bu hal, bir şeyler yapmak için motivasyon oluştururken bazılarımız için ise, daha da enerjinin düşmesine ve belki de depresif durumlar yaşamaya neden olabilmektedir. 
Peki bireyler olarak bizler birer "etkisiz eleman" mıyız ki moralimizin bozulmasına, modumuzun düşmesine izin veriyoruz? Erkekler de mutlaka etkileniyorlar ama ya biz kadınlar? Ailenin merkezinde olan, anne olan, çalışan, kısacası emekçi kadınlar olarak bu konuya daha fazla kafa yorduğumuz ortada.  Kadın olsun erkek olsun bizi tedirgin eden duygularımızın zaman zaman dahi olsa ön planda olması bizi asla zayıf yapmaz. Aksine o duygular sayesinde önce yakın çevremizden başlayan bir etki alanına da sahip oluyoruz. Bizlerin bu duygu durumlarının, mutlu isek mutluluk, üzgün isek hüznü yayan bir nevi verici anten kadar etkili olduğunu hatırlayalım. Bu duygu yayılımı sayesinde sadece çevremizdeki  insanları değil, bitkileri, hayvanları ve hatta olayları dahi etkileme gücüne sahibiz. Bir insandan belki de üç yüz bin insana...
Elektriksiz bir ortamda akşam aydınlatma sağlamak için bir mum yaktığınızda ortamda loş bir aydınlık oluşur ve gölgeler görünürler. Fakat onlarca mum yaktığınızda odanın ortamı aydınlanır ve gölgeler hükmünü yitirirler. Platon'un da dediği gibi "ışığa kavuşmak için karanlığa meydan okumak gerekir".  Bireyin önce kendini aydınlatması ki, ben buna "özündeki aydınlığı ortaya çıkarması" da diyorum, sonra da bu aydınlığı etrafa yaymasıyla tam da deneyimlemiş olduğumuz şu süreçlerde kollektife yapacağımız en büyük katkıdır. İlk olarak da kendimizi tanımakla işe başlayabiliriz. 
Ben kimim? Neyim? Bu dünya üzerindeki görevim, misyonum nedir? 
Tam da bu zamanda, bu yaşamı deneyimliyor olmanızın çok derin anlamları var. Bu bir keşif ve katkı alma, katkı olma yolculuğu. Einstein'ın "Tesadüf diye bir şey yoktur. Yaratıcı kumar oynamaz" sözü şuan size söylemek istediklerimi özetler nitelikle. Burada, tam da bu zamanda bedenlenmiş olmanızın çok çok özel ve önemli olduğunu, benzersiz olduğunu hatırlatmak isterim. Yaratılışta hiçbir şey "öylesine" değildir. İçinde bulunduğumuz bu dünya yolculuğunda, her bir oluş, her bir hareket, her bir düşünce çok çok anlamlı ve değerlidir.  "Ruhun bilgeliği" başlıklı yazımı henüz okumadınız ise, tam da bu noktada tavsiye ederim. Her birimiz çok özel ve bilge ruhlara sahibiz.  Sadece hatırlamayı seçmeniz dahi size birçok bilgiyi açacaktır. Sabahları uyandığınızda; "Bugün özümde olduğum şeyi ortaya çıkarmaya niyet ediyorum" diyerek niyetinizi belirleyip, algınızı kendi özünüze doğru yöneltebilirsiniz. İşte içinizdeki hali hazırda uykuda olan ışığı açabilmeniz için bir niyetle güne başlamak dahi size epey  yardımcı olacaktır. Sonrasında karşınıza çıkan bilgileri takip etmenizi de öneririm. Bilgi size bazen küçük bir çocuğun sözleriyle, bazen bir gazete küpürüyle, bazen bir kitapla vs. gelebilir. Birden bire her şey değişmeyecektir. Ama kararlılıkla ilerlerseniz; adım adım açılacaktır size kapılar. Özünüzdeki aydınlıklar birer birer ortaya çıktıkça, karanlıklar da birer birer yok olmaya mahkum olacaklardır. Ne kadar çok aydınlık insan, o kadar aydınlanmış bir gelecek. Umut hep vardır ve olmaya devam edecek. Umutla, sevgiyle, ışıkla kalın... 
Sevilay Ankay

Email:[email protected]

​​​​​​​İnstagram: @pozitifdonusum@sevilayankay

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Çok etkileyiciydi Sevilay hanım. Bahsettiğiniz gibi okumuş olmama rağmen, "Ruhun Bilgeliği"ni tekrar okudum. Taşlar yerine oturdu...