Vefasıyla, samimiyetiyle ve sessiz hizmetiyle hayatımıza iz bırakmış bir insanı anmak için kısa bir şeyler yazmayı vefalı bir insana bir vefa borcu hissiyle yazmak istedim.

Gurbet elde tanıdığım ilk insanlardan biriydi Mehmet Akbul.
1978 yılının sonlarında, Duisburg Rheinhausen’de Türk Federasyonu’nun bir toplantısında, elinde fotoğraf makinesiyle, hiçbir anı kaçırmamak için gösterdiği titizlikle dikkatimi çekmişti. Daha ilk karşılaşmada, duruşundaki ciddiyetin ardında saklı bir merhameti hissetmemek mümkün değildi.
Toplantılarda söz almak için kürsüye çıktığında sesi önce titrer, ardından gözleri dolar, çoğu zaman konuşmasını tamamlayamadan inerdi. “Kimse üzerine alınmasın, hakkınızı helal edin,” sözü onun vicdanını, kalp inceliğini ve insan sevgisini anlatmaya yetiyordu. Yanlışı dile getirirken bile kırmayan, onarmayı bilen bir insandı.
Toplumumuz için verdiği emek özellikle ATİB dönemlerinde daha görünür hale geldi. O, ön saflarda görünmekten çok yükün altına omuz verenlerdendi. Ailesiyle birlikte, gurbette yürütülen her hayırlı işte sessiz bir destek, güven veren bir insan oldu. Nerede bir ihtiyaç hissedilse, Mehmet Akbul oradaydı. Söze çoğu zaman “Yapabileceğim bir şey varsa…” diye başlardı.
Hastalığını vakarla karşıladı. Şikâyeti değil şükrü seçti. Acıyı bir imtihan, sabrı bir lütuf bildi. Bu duruşu, onun inancının ve teslimiyetinin en sade ama en güçlü ifadesiydi.
Bazen alp gibi sert, bazen eren gibi yumuşak…
Mehmet Akbul, bu iki hâli birleştirerek alperen olabilmiş nadir insanlardandı. İyi bir baba, güvenilir bir dost, vefalı bir yol arkadaşıydı.
Vefatının ardından yakın dostu Mustafa Banaz’ın, “Mehmet gittikten sonra çok yalnız kaldım” sözü, onun yokluğunun ne denli derin hissedildiğini anlatıyordu.
Bugün aramızda değil. Ama dualarımızda ve hatıralarımızda yaşamaya devam ediyor.
Ama bıraktığı izler, dokunduğu gönüller hâlâ bizimle yaşıyor. İnsan, sevdiğini uğurlarken hayatın en ağır ama en gerçek dersini alıyor.
Bu satırları, kızı Hülya Akbul Çakır’ın şu cümleleriyle noktalıyorum:
“Babam, Bayram eksik kalıyor sensiz… Ama senin dostlarını arayarak teselli buluyorum. Bayram bana tat vermese de, başkasına tat versin gayretindeyim.”
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
