Sembolün Ötesinde Bir Mesaj: Batı Doğu’suz Hep Eksik

Sembolün Ötesinde Bir Mesaj: Batı Doğu’suz Hep Eksik
08-10-2025

Yeni Papa Leo XIV, ilk yurtdışı seyahatinde yönünü Türkiye ve Lübnan’a çevirdi. Vatikan’ın duyurduğu bu program, sadece bir “ziyaret planı” değil; adeta bir politik manifesto niteliğinde. Çünkü Papalar nereye gittikleriyle değil, neden oraya gittikleriyle hatırlanır.

Papa Leo XIV’ün 27–30 Kasım tarihleri arasında Türkiye’yi, ardından 30 Kasım–2 Aralık’ta Lübnan’ı ziyaret edecek olması, günümüz dünyasında dinler arası yakınlaşmanın, diplomatik nezaketin ve bölgesel dengelerin iç içe geçtiği bir tabloyu işaret ediyor.

İznik’teki Hatıra: İnançtan Öte Bir Hafıza

Papa’nın Türkiye programında yer alan İznik, yalnızca Hristiyanlık için değil, Avrupa’nın düşünsel tarihi için de simgesel bir mekândır.

1700 yıl önce burada toplanan İznik Konsili, Batı teolojisinin temelini atarken, aynı zamanda Roma’nın dini otoritesini güçlendiren bir dönüm noktası olmuştu.

Bugün Papa Leo XIV oraya gidiyorsa, bu sadece inanç tarihine saygı değildir; Batı’nın kendi kökleriyle yeniden temas etme arzusudur.

Ve belki de Türkiye topraklarında verilecek bu mesaj, “Batı’nın Doğu’suz eksik olduğu” gerçeğini bir kez daha hatırlatma niyetidir.

Ankara ve Vatikan Arasında Yeni Dönem

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle gerçekleşecek bu ziyaret, Türkiye-Vatikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açabilir.

Zira, son yıllarda Avrupa’da artan İslam karşıtlığı, göçmenlere yönelik dışlayıcı söylemler ve kültürel kimlik tartışmaları, dinler arası yakınlığı diplomatik bir zorunluluk haline getirdi.

Papa Leo XIV bu şartlarda Türkiye’ye geliyorsa, bu aynı zamanda Avrupa’ya dönük bir mesajdır:

“Köprüleri yıkmak yerine, yeniden inşa edin.”

Bu ziyaret, Ankara açısından da dikkat çekici. Türkiye, uzun süredir Batı’nın ikiyüzlü politikalarına karşı kendi bağımsız çizgisini sürdürme iddiasında.

Papa’nın bu dönemde Türkiye’ye gelmesi, hem Batı’nın Doğu’ya bakışını yumuşatma girişimi, hem de Ankara’nın bölgesel diyalogtaki ağırlığını tescil etme fırsatı olarak okunabilir.

Lübnan: Siyasi ve Ruhani Krizin Kalbi

Papa Leo XIV’ün ikinci durağı Lübnan, yıllardır hem ekonomik hem siyasi çalkantılarla sarsılıyor.

Ülke, mezhep dengeleri üzerine kurulmuş kırılgan bir yapı.

Papa’nın bu ülkeye gitmesi, sadece Hristiyan topluluklara moral vermek değil; aynı zamanda bölgesel istikrarsızlığa karşı Vatikan’ın “diplomatik sessizliğini” bozma hamlesidir.

Bu ziyaret, Vatikan’ın Ortadoğu’da yeniden görünür olma isteğinin de açık göstergesidir.

Bir Ziyaretten Fazlası

Papa Leo XIV, ilk adımını Doğu’ya atıyor. Bu bir tercih değil, bir duruştur.

Küresel güçlerin çıkar savaşına sahne olan bir dünyada, bu rota; medeniyetler arasında “sözü yeniden başlatma” girişimi olarak okunmalı.

Belki Papa’nın İznik’te, İstanbul’da ya da Beyrut’ta söyleyeceği her kelime, politik anlamda yeni bir dönemi başlatmayacak.

Ama semboller bazen kelimelerden daha etkili olur.

Ve bakıldığında Leo XIV, bu sembolü iyi seçmiş görünüyor: Doğu’ya uzanan bir el, barışa çağrı ve Batı’ya sessiz bir uyarı.

Bu seyahat, diplomasi takvimine atılmış basit bir tarih değil.

Papa Leo XIV, adeta “insanlığın kalbinde yeniden buluşalım” diyor. Tabii bunu derken Kudüs mü, İznik mi kastediliyor? Ziyaret öncesi ve sonrası biraz daha netleşeceğe benziyor. Fakat Vatikan’ın Gazze konusunda pek iyi bir sınav veremediği bilinen bir gerçek. Netanyahu’nun Gazze katliamını başlattığı dönemde Arap şeyhlerine: ağzını açanı koltuğundan ederim yollu tehditleri Vaktikandanda mı hissedildi ki yaklaşık 2 milyar katolik Hıristiyanın temsilcisi Papalık İsrail’in Gazze katliamına bu kadar sessiz kalabildi.! İsrail’in arkasındaki ve  destekçisi Batılı ülkeleri Gazze’de yapılanın bir soykırım olduğu konusunda uyarmadı ki.!

Dünyanın birbirine kapılarını kapattığı bir çağda, o kapıları tekrar aralamak istiyor.

Doğu’ya yapılan bu ilk yolculuk, belki de yeni Papalığın yönünü gösteriyor.

Umarız bu ziyarette kan gölüne çevrilen  Ortadoğu’da birinci derecede sorumlu ve dahil olan Hıristiyan Batılı ülkeler içinde gerekli mesaj verilmiş ve alınmış olur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?