
Düşünen, bilen, bildiğinin farkında olan ve okuyan varlık olarak insan, hayatını toplum içinde devam ettirir, Toplumlar da insan gibi doğar, gelişir, olgunlaşır ve ölür. Ne var ki, toplumların ömrünün uzun olması, onlarıngençlere verdikleri eğitimin ne kadar sağlıklı olduğuna ve kalitesine bağlıdır. Hertoplumun kendine has kavramları ve her kavramın bir muhtevası vardır. İnsanlan birarada tutan ortak değerler ve bu değerlerin ifade edildiği kavramlar, eğitimle çocukların zihinlerine nakşedilir.
Günümüzde anlam bakımından önemli derecede yozlaştırılan kelimelerden biri de eğitimdir. Eğitim, insanda şahsiyetin oluşmasını şekillendirir. Eğitim olumlu ve faziletedayalı davranış tutum ve alışkanlıklarkazandırma süreci iken, öğretim insana bilgi yükleme, mesleki bilgi ve beceri kazandırmadır. Eğitim, insanın bir bütün halinde gelişmesine yardımcı olur. Ferdin hayatındaki gayelerinin medenileşmesini, hissi tepkilerinin yumuşamasını, zerafet kazanmasını ve yaşadığı dönemin en geçerli bilgileri ışığında, cisim ve hadiselerin mahiyeti ve anlamları hakkındaki anlayışının olgunlaşmasını sağlar.
Eğitim aynı zamanda insana seri alışkanlıklar kazandırma ve estetik (san'at) duyguları geliştirme sürecidir de. Özen gösterme, kendinianlatabilme ve kısa sürede başkasının ne düşündüğünü anlayabilme san'atı eleştiriye ve ithamlara dayanabilme vasfı, medeni bir şekilde olumlu veya olumsuz görüş birdirebilme ve sınırlı bir zamanda ne yapabileceğini kestirebilme becerisi gibi özellikler eğitim aracılığı ile kazanılır. Eğitim hadisesi toplum tarafından çalınan bir senfoniye benzer. Toplumda birlik ve ahenk varsa, eğitim senfonisi de başarılı olur. Ne var ki, toplumumuz için bunun böyle olduğunu kabul etmek zordur. Okullarda Türkçe ders olarak verilmeli mi, verilmemeli mi? Din dersleri, Alman eğitimciler tarafından mı verilmeli, yoksa din dersi öğretmenliği bilgi ve becerisine sahip müslüman öğretmenler tarafından mı verilmeli? gibi bir-iki konu karşısında toplumumuz hazırlıksız ve uykuda yakalanmıştır. Gelecek nesillere çok yakından ilgilendiren konularda toplumu yönlendirenler sınıfta kalmışlardır. Birlik ve ahenk İçersinde net bir tavır ortaya koyamamışlardır. Buradan şu ortaya çıkmaktadır: Bir çok eksikliklerine yenilerini ekleyen dernekler alternatif eğitim yuvaları olma fonksiyonu icra etmekten çok uzak bulunmaktadır.
Kitle kuruluşları, kendilerini biraz Türkiye'nin politik gündeninin dışına çekerek, varlıklarını borçlu oldukları insanların problemlerinin çözümüne yardımcı olmak ve çözüm üretmekiçin kafa yormalı, gelecekte kiliselerin karşı karşıya kaldığı durumları yaşamamak için nesillerin kimlik problemlerini çözmenin yollarını araştırmalılar.
Öncelikli meselemiz "Türkiye’deki emeklilik” değil, eğitimdir: bedelini çok ağır ödeyeceğimiz çocuklarımız ve gençlerimizin geleceğidir.