Bölgesel Bir Savaşın Küresel Bir Savaşa Evrilmesi

Bölgesel Bir Savaşın Küresel Bir Savaşa Evrilmesi
28-07-2025

Haziran 1914 ayı sonunda

Bosna’da icrâ edilen bir askerî tatbikâta gelmişken

Saraybosna’yı da ziyaret eden

Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük Franz Ferdinand’ın

Saraybosna’da ikâmet eden Avusturya-Macaristan uyruklu

bir Sırp milliyetçisi tarafından 28 Haziran’da öldürülmesi sonucu,

savaş kıvılcımı barut fıçısına sıçramıştır.

 

Giriş

 

Bu makalenin konusu 28 Haziran 1914  tarihinde Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlayan bölgesel bir kriz ve ardından başlayan bölgesel bir savaşın [1] kısa sürede küresel bir savaşa evrilmesine  ilişkindir.

 

Genel Savaşın Sebepleri

Sanayileşmenin 19. yüzyıl içinde kazanmış olduğu yeni ivme ve bu durum sonucu gelişen sömürgecilik, diplomatik ilişkilerin alanını Avrupa’nın dar sınırlarından çıkararak Afrika ve Uzakdoğu’ya kadar yaydığı gibi büyük devletlerin ekonomik çıkar çatışmaları da karşılıklı siyasî rekâbete ve anlaşmazlıklara neden olmuş, bu çerçevede silahlanma  yarışı,  milliyetçi hareketler, Bosna-Hersek, [2] Üçlü  İtilaf,  Üçlü İttifak,  Pan-Slavizm, Pan-Cermenizm denizlerde silahlanma yarışı, sömürgecilik rekâbeti, Balkan Savaşı ve Balkanlardaki ihtilaflar, Fransa-Prusya Savaşı kapsamında gerçekleşen Sedan Muharebesi’nde (01-02.09.1870) yaşadığı ezici  yenilgi sonrasında imzalanan Frankfurt Antlaşması (10.05.1871) gereği Alsas-Loren’i Almanlara vermek zorunda kalan Fransa’nın burayı geri almak için izlediği rövanşist politikalar ve Agadir (Fas) Bunalımı [3] nedeniyle I.  Dünya Savaşı öncesi Avrupa kıtası karşılıklı ihtirasların ve menfaat çatışmalarının düğümlendiği bir merkez  hâline  gelmiş, Avrupa adetâ bir barut fıçısına dönüşmüştü.

I. Dünya Savaşı’nın sebeplerinin karikatürize edilmiş hâli.

(Silahlanma yarışı, milliyetçi hareketler, Bosna-Hersek,

Üçlü İtilaf, Üçlü İttifak, Panslavizm, denizlerde silahlanma yarışı,

sömürgecilik rekabeti, Balkan Savaşı  ve Balkanlardaki ihtilaflar, 

Alsas-Loren ve Fas Bunalımı)

Savaşa Neden Olan Kıvılcım

Haziran 1914 ayı sonunda Bosna’da icrâ edilen bir askerî tatbikâta gelmişken Saraybosna’yı da ziyaret eden Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük Franz Ferdinand’ın, Saraybosna’da ikâmet eden Avusturya-Macaristan uyruklu bir Sırp milliyetçisi tarafından 28 Haziran’da öldürülmesi sonucu, savaş kıvılcımı barut fıçısına sıçramıştır.

ABD’de yayımlanan bir günlük gazete olan

The Washington Post‘un kapak sayfasında sürmanşette

Sırp öğrencinin Arşidük ve eşine yaptığı suikastı konu edinen haber

Temmuz 1914 Krizi

Suikastın gerçekleştirildiği 28 Haziran’dan Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında bölgesel bir savaşın başladığı 28 Temmuz arasındaki bir aylık süre 20. yüzyılın adetâ en uzun Temmuz ayı olmuştur.

Ülkesinin güney kesiminde kayda değer bir Slav nüfus barındıran, ‘Büyük Sırbistan’ı hedefleyen ve bu çerçevede Avusturya-Macaristan bünyesindeki Sırpların yaşadığı topraklarda da gözü olan (Slav kökenli) Sırbistan’ı kendi siyasî varlığı açısından tehdit olarak onu “önleyici savaş” doktrini bağlamında ezmek için bahâne arayan Avusturya-Macaristan, Arşidük’ün ölümü ile sonuçlanan bu suikastı gereğinden fazla büyütmüştür. Bu çerçevede Avusturya-Macaristan hükûmeti suikast ekibinin Sırbistan hükûmeti tarafından teşvik ve destek gördüğü gerekçesiyle 23 Temmuz’da Sırbistan hükûmetine ağır bir ültimatom vermiştir. Bahse konu ültimatomda, yerine getirilmesi Sırbistan’ın egemenliğini zedeleyecek ve bu bakımdan Sırbistan hükûmeti tarafından kabul edilmesi mümkün olmayacak maddeler de vardı. Nitekim Avusturya-Macaristan isteklerinden çoğunun karşılanması gerektiğini kabul eden Sırp Hükûmeti de daha ültimatom verilmeden, Büyük Devletlere, Sırbistan’ın sadece “Sırp milletinin bağımsızlık ve onuruyla bağdaşmayan istekleri yerine getirmeyeceğini” bildirmiş, 25 Temmuz’da da ültimatomun bitmesine altı saat kala, Sırbistan, Belgrad’daki İngiliz ve Fransız Büyükelçilerine, Avusturya’nın isteklerini sadece birkaç küçük çekinceyle kabul edeceğini bildirmiş ise de Belgrad’ın verdiği cevabı yeterli görmeyen Avusturya-Macaristan, Belgrad’daki büyükelçisini geri çektikten sonra 26 Temmuz’da saat 15.00’te Sırbistan’a karşı kısmî seferberlik ilan etmiş, Sırbistan Hükûmeti de aynı gün seferberlik [4] ilan etmiş, Rusya ve Fransa da artık açıktan  savaş hazırlıklarına başlamıştır.

Diplomatik ilişkiler kopmuş olmakla birlikte savaş henüz ilan edilmemişti. Fırsattan istifâde İtilaf Devletleri ve Almanya arabuluculuk girişimlerini sürdürmüşler ise de Sırbistan’ı ezmek isteyen ve ardındaki Almanya desteğine de güvenen Avusturya-Macaristan’ın uzlaşmaz tutumu nedeniyle bu mümkün olmamıştır. Viyana’nın, Belgrad ile ilişkilerin kesildiğine ilişkin 28 Temmuz tarihli mektubu aynı gün telgrafla Sırp Hükûmetine bildirildi. Ertesi sabah da Tuna Nehri üzerinde Belgrad karşısında tertiplenmiş olan Avusturya-Macaristan topçularının Belgrad’ı bombardımana başlamasıyla Avusturya-Macaristan  fiilen de Sırbistan’a savaşı başlatmış oldu.

Almanya ve Avusturya-Macaristan ile  birlikte Üçlü İttifak’ın üçüncü üyesi olan ve savaşın da Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a saldırması sonucu başladığını kabul eden İtalya ise İttifakın, savunma savaşı niteliği taşımayan bir savaşta yer alması konusunda bir yükümlülük getirmediğini belirterek, gerçekte ise İngiltere’nin [Fransa, Rusya ve İngiltere’nin üyesi olduğu] Üçlü İttifak safında savaşa girmesini muhtemel gördüğünden 31 Temmuz’da aldığı tarafsızlık kararını 3 Ağustos’ta ilan etmiş, Romanya da yine aynı gün tarafsızlığını ilan etmişti.

 

Bölgesel Bir Krizin Genel Savaşa Evrilmesi

Acaba Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’ı ezmek için başlatmış olduğu bu  savaş  Almanya ve  Avusturya-Macaristan’ın beklentisi  olan bölgesel bir savaş olarak kalabilecek miydi? Ancak krizin taraflarının dâhil olduğu iç içe geçmiş ittifaklar sistemi buna hiç de imkân vermeyecekti.

Avusturya-Macaristan ile  Sırbistan arasındaki bölgesel bir savaşın

kısa sürede kıta ölçeğinde bir savaşa dönüşmesinde belirleyici olan

iç içe geçmiş ittifaklar sistemini gösteren bir karikatür

Sonuç…

Avusturya-Macaristan’ın, suikastı bahâne ederek Sırbistan’ı ezmeye kalkışması üzerine Sırbistan’ın hâmisi olan Rusya’nın,  Avusturya-Macaristan’ı engellemek üzere tavır alması, bunun üzerine Avusturya-Macaristan’ın müttefiki olan Almanya’nın Avusturya-Macaristan’ı korumak üzere Rusya’ya karşı tavır alması, bu aşamada Almanya’nın ağır bir ültimatomla olası bir Alman-Rus savaşında Fransa’nın tarafsız kalıp-kalmayacağını sorması üzerine Fransa’nın seferberlik ilan etmesi, Almanya’nın Fransa’yı bertaraf etmek üzere Lüksemburg ve Belçika topraklarını çiğneyerek Fransa’ya karşı taarruza başlaması üzerine İngiltere’nin de Fransa lehine Almanya’ya karşı savaş ilan etmesi. Bu iç içe girmiş ilişkiler, 28 Temmuz’da Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlayan bölgesel  bir savaşın bir hafta geçmeden Avrupa kıtası genelinde, bir buçuk ay zarfında da küresel  ölçekte genel bir savaşa evrilmesine neden olmuştur.

 

 

 © 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

 

SONNOTLAR

[1] Savaş: Devletler veya devlet grupları tarafından, millî güç unsurlarının tamamının veya bir kısmının kullanılması suretiyle icrâ edilen ve taraflarca savaş niteliği kabul edilen, kuvvet kullanılmasını içeren, düşmanca niyet ve/veya eylem.

[2] Bosna-Hersek: Berlin Antlaşması (1878) ile, Osmanlı Devleti egemenliğindeki Bosna-Hersek imtiyazlı bir eyâlet statüsüne getirilmiş ve Avusturya-Macaristan’ın himâyesine. 1879 yılında Osmanlı Devleti ile Avusturya-Macaristan arasında imzalanan bir sözleşme ile  Osmanlı Devleti bu eyâlette belirsiz bir süre Avusturya-Macaristan’ın egemenliğini kabul etmiştir. Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet ilan edilince (24.07.1908) bunun Bosna-Hersek’teki etkilerinden kaygı duyan Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek’i ilhak ettiğini ilan etmiştir (05.10.1908). Osmanlı Devleti buna itiraz etse de İstanbul’da imzalanan bir protokolle (26.02.1909) Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan’a katılmasını onaylamak zorunda kalmıştır. Bahse konu sorunla ilgili olarak… Avusturya-Macaristan’ın, Berlin Antlaşması sonucu yönetimini Osmanlı’dan devraldığı Bosna-Hersek’i ilhâk etmesinden hoşnutsuz olan Sırbistan’ın seferberlik ilan etmesinin ardından Rus ve Avusturya-Macaristan birlikleri sınıra yerleştiler. Avusturya-Macaristan, Sırbistan bu konuda geri çekilmeyi kabul etmediği takdirde bu ülkenin üzerine yürüyeceğini bildirmişti. Almanya, Rusya’ya, Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek’i ilhâk etmesini tanımadığı takdirde, Avusturya-Macaristan’ı (Sırbistan’a karşı) istediğini yapmakta serbest bırakacağını belirtti. Mesaj çok açıktı. Rusya, Sırplara yardım ederse Almanya’da Avusturya-Macaristan’ın yanında olacaktı. Almanya’nın, bu bağlamda Rusya’dan kesin bir cevap istemesi üzerine Rusya geri adım atmış ve Bosna-Hersek’in, Avusturya-Macaristan tarafından ilhâkını resmen tanımıştır (22.03.1909). Rusya’nın geri adım atması üzerine Sırbistan da geri adım atmıştır.

[3] Agadir (Fas) Bunalımı: Almanya, 1894 yılındaki Fransız-Rus Antlaşması'nın yanında, 1904 yılındaki İngiliz-Fransız ve 1907 yılındaki İngiliz-Rus Antlaşmalarının imzalanmasından kendi geleceği bakımından kuşkuya düştüğünden bu bloku daha kuruluş sıralarında parçalamak üzere harekete geçmişti. Nitekim bu amaçla, İngiliz-Fransız ilişkilerini zayıflatmak üzere Fas'a el atmış, bu da (Agadir) Fas Bunalımının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bilindiği gibi İngiltere, 1904 yılındaki antlaşma ile Fransa'nın Fas'a yerleşmesini kabul etmiş, Fransa da bunun üzerine Fas'ta birtakım ekonomik girişimlerde bulunarak, burayı etkisi altına almaya çalışmıştır. Bu noktada Fransa'nın karşısına (Fas'ın koruyucusu olarak) Almanya çıkmış, bu da Alman-Fransız ilişkilerini yeniden bozmuştur. Ancak İngiltere'nin, Fransa’nın yanında yer alacağını belirtmesi üzerine, Almanya gerilemek zorunda kalmıştır. Fakat 1909 yılında, ikinci kez, bu iki devlet Fas yüzünden karşı karşıya gelince sorun bir antlaşmayla geçiştirildi. Fransa'nın kesin olarak Fas'a yerleşmek istemesi üzerine, 1911 yılında III. Agadir Bunalımı patlak verdi. Böylece bir defa daha Almanya ile Fransa, geniş anlamı ile Üçlü İttifak ve Üçlü İtilaf blokları, karşı karşıya geldiler. Çünkü Almanya'nın Fas'ın Agadir Limanı’na savaş gemisi göndermesi aslında Akdeniz'in kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol altına almak istediğini göstermişti. Almanya'nın bu girişimi ve güç gösterisi, İngiltere tarafından ise, bu devletin Batı Akdeniz'de olduğu kadar Atlantik'te de egemenlik kurmak emeliyle harekete geçtiği şeklinde karşılanmıştı. Bu durum Fransa kadar İngiltere'nin aleyhineydi. Bu nedenle, iki devlet, Almanya'ya karşı daha çok birleştiler. Bunun sonucu olarak da Almanya daha ileri gidemedi. Fransa ile görüşmelere başladı ve sonuçta 4 Kasım 1911 tarihinde iki devlet arasında bir antlaşma yapıldı. Bununla Almanya, Fransa'nın, Fas üzerinde koruyuculuk hakkını kabul etti. Böylece Fas Bunalımı sonucunda Almanya, amacına, yani Üçlü İtilaf Devletleri’ni geriletme ve aralarındaki bağı zayıflatma isteğine ulaşamadı. Aksine İngiltere ve Fransa'nın birbirine daha çok yaklaşmasına, aynı zamanda Üçlü İtilaf’ın daha da güçlenmesine ve yeni bir başarı kazanmasına, dolayısıyla dengenin onlar lehine gelişmesine yol açtı. Öte yandan Fas Bunalımı, diğer nedenlerin yanı sıra, İtalya'nın 1911 yılında Trablusgarb'a saldırmasına ve Osmanlı-İtalyan Savaşı'nın çıkmasına, bu savaş ise Balkan devletleri arasında bir ittifak yapılmasına ve 1912-1913 Balkan Savaşı'nın patlamasına sebep oldu. 1908 Bosna-Hersek Bunalımı ile zaten gergin bir bölge hâline gelmiş bulunan Balkanlar, bu bunalımı ile de iki bloku savaşın eşiğine kadar getirdi. Ancak Fas, Bosna-Hersek bunalımları ile Trablusgarp ve Balkan Savaşları, iki blok arasındaki ilişkileri bu şekilde kopma noktasına kadar getirmesine rağmen, bloklar arasındaki denge, silahlı bir savaşın çıkmasını bir süre daha önledi. Fakat bu durum da ancak 1914 yılına kadar sürdü. 

[4] Seferberlik; devletin bütün güç ve kaynaklarının başta askeri güç olmak üzere, savaşın ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde hazırlanması, toplanması, tertiplenmesi ve kullanılmasına ilişkin faaliyetlerin uygulandığı, hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı hâldir Seferberlik genel ya da kısmî olabilir. Bunlardan genel seferberlik, ülkeye yönelik bir tehdidin karşılanması, bütün güç ve kaynakların kullanılabilmesi için ülkenin bütününde uygulanan seferberlik; kısmî seferberlik ise ülkenin bir veya birden çok bölgesinde uygulanan ve bütün güç ve kaynakların kullanılmasını gerektirmeyen seferberliktir.

 

 

KAYNAKLAR

-, “Seferberlik ve Savaş Hâli Tüzüğü”, https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/02. 05. 90500. pdf, Erişim Tarihi: 26.06.2025.

Ali Bilgin Varlık, “Savaşı Tanımlamak: Terminolojik Bir Yaklaşım”, Avrasya Terimler Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, 2013.

Ali İhsan Sabis, Birinci Dünya Harbi Harp Hatıralarım, C. I, Nehir Yay., İstanbul 1990.

Ayşe Özkan, “Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan Tarafından İlhakı (5 Ekim 1908)”, Yüksek Lisan Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, www. hacettepe.edu.tr, Erişim Tarihi: 10.10. 2020.

David Fromkin, Barışa Son Veren Barış Modern Orta Doğu Nasıl Yaratıldı? 1914-1922, (Çev.: Mehmet  Harmancı), Sabah Kitapları, İstanbul 1994.

İrfan Paksoy, Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.

J.W. Morley, The History of Twelve Days, July 24th to August 4th, 1914: Being an Account of the Negotiations Preceding the Outbreak of War Based on the Official Publications, T. Fisher Unwin Ltd., London-UK 1915.

James Coll & Gordon Martel, The Origins of The First World War, 3’rd editon, Taylor & Francis Group, New York – ABD.

Kâzım Karabekir, Birinci Cihan Harbine Neden Girdik, C. 1, Emre Yay., İstanbul 1994.

Kemâl Arı, I. Dünya Savaşı Kronolojisi, Gnkur.Bsmv., Ankara 1997.

Pierre Renouvin, I. Dünya Savaşı Tarihi 1914-1918, Örgün Yay., İstanbul 2004.

Robert K. Massie, Dretnot İngiltere, Almanya ve Yaklaşan Savaşın Ayak Sesleri, (Çev.: Mehmet Harmancı), Sabah Kitapları, İstanbul 1995.

Zafer Çakmak, “Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek’i İşgali ve Sonrasında Osmanlı Devleti ile Yaptığı Antlaşma”, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları, Sayı  4, 2003,  web.firat.edu.tr, Erişim Tarihi: 10.10.2020.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?