Gönlümden-Bir Kıbrıs Seyahatinin Ardından- Son

Gönlümden-Bir Kıbrıs Seyahatinin Ardından- Son
10-09-2025

Biz Kıbrıs'a Türk Dünyası Şiir Akşamları için gitmiştik. Programı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Türk Edebiyat Vakfı, TİKA, TÜRKSOY, Uluslararası Final Üniversitesi, Limit Grup, AKÜ'nün düzenlemişti.

Kıbrıs'a, Kıbrıs Türk Edebiyatı'na hizmet eden edebiyat yıldızlarından birisi de Süleyman Uluçamgil. Prof. Dr. Saadettin Yıldız Ağabey Şairler Başka Söyler kitabında anlatmış Süleyman Uluçamgil'i.

28 Mart 1944 de doğmuş. Lisede okurken Arif Nihat Asya ve Hüseyin Gürtunca'dan ders almış. Üniversite okumak için İstanbul'a gelmiş. Kıbrıs'ta ortam sertleşince arkadaşlarıyla beraber Kıbrıs'a dönmüş ve 21 Temmuz 1964 yılında bir bubi tuzağıyla şehit edilmiş.

Arif Nihat Asya çok severmiş Süleyman Uluçamgil'i, "İki gözümün bir tanesi" dermiş. Bir şiiri şöyle Arif Nihat Asya'nın;

Ey yolcu, dönüp şu iğri yoldan soluna,

Kardeşleri gör uğrayarak Dağyolu'na...

Derlerse "Süleyman Uluçamgil nerde?"

Dersin ki: "onun, girdi melekler, koluna!"

 

Yazdıklarım orada gördüklerim, duyduklarım, dinlediklerim idi. Güzel insanların arasında bulunmak Akdeniz ortasında Kıbrıs olmaktı. Sadece susmak gerekiyordu dinlemek için.

Beşparmak Dağlarını görüp türkü dinledik Bünyamin Aksungur Bey'den;

"Beşparmak Dağı sıra,

Ot sarılmış mısıra,

Ben gurbete gidersem,

Yarimi kimler sara..."

Oralar buradan sıcak.

Susadım, baktım karşıda bir dükkan. Soda alıp içmek istedim. İçeriye girdim ki ufak sandığım dükkan yürüdükçe genişledi. Ben diyeyim bin, siz deyin on bin içki şişesi, sigara vs. Çekine çekine sordum "soda var mı?" diye, dışarıda imiş onlar. Sonradan öğrendim ki Kıbrıs'ta altı yüz lira olan, bizim burada bin sekiz yüz lira imiş. Dönüşte havaalanında sırada üç arkadaş konuşuyordu. Oradan belli bir sayıda getirmeye izin veriyorlarmış, "uçak param çıkıyor" diye konuşuyordu birisi.

Bir kaç "mağnet" alayım dedim hediye etmek için. Baktım hepsinde Kıbrıs tek görünüyor, üzerinde de "Kıbrıs" değil "Cyprus" yazıyor. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ayrı olarak gösterilmiyor, almadım. "Niye yok?" dediğimde "Hiç aklımıza gelmedi, sizin gibi soran isteyen de olmadı. Bunu getirenlere bir dahaki gelişlerinde söyleyelim, isteyelim" dediler. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye bayraklı olandan aldım sonra.

Arkadaşlarımız Türk Dünyasından gelmişlerdi.  Abdurrahim Karakoç Ağabey demişti ya;

"Ellerin yurdunda çiçek açarken,

Bizim ile kar geliyor gardaşım.

Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?

Dar geliyor dar geliyor gardaşım."

Ya da Dilaver Cebeci Ağabey söylüyordu;

 

"Kafir oku hedef döğer uzaktan,

Haber gelmez Kırgız, Tatar, Kazak'tan,

Kurtulmadan içerdeki tuzaktan,

Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?"

 

Dar gelen gönül hududumuz genişlemişti. Türk dünyasından haberler geliyordu. Türk dünyasının en güneyinde "Turan" toplanmıştı.

Şiir programı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde idi.

Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar programa iştirak etmiş ve plaketleri vermişti.

Şu dörtlüğü okudum orada;

"Şükür bende ben Yaşatan,

Şükür tende can Yaşatan,

Şiir şiir, vatan vatan,

Türk olmak güzel meselâ..."

 

Programı hazırlayanlara, hizmet edenlere, emeği geçenlere teşekkür edelim ve bir Arif Nihat Asya'nın Fetih Marşı'nı okuyalım efendim.

Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;

Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!

Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden

Senin de destanını okuyalım ezberden

Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!

Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini!

Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!

Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;

Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân'dır;

Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın

Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!

Delikanlım! işaret aldığın gün atandan!

Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!

Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Arif Nihat Asya

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?