Gönlümden...- Yavuz Bülent Bakiler Ağabey

Gönlümden...- Yavuz Bülent Bakiler Ağabey
02-10-2025

Hani diyordu ya Alvarlı Lütfü Efendi;

"Acep bir karuban hane bu dünya,

Gelen gider konan göçer bu elden.

Vefası yok sefası yok fani hülya,

Gelen gider konan göçer bu elden."

Gelenin gittiği, konanın göçtüğü bu dünyadan Yavuz Ağabey'de emanetini teslim etti.

Liseli yıllarımda ismini, şiirlerini bildiklerimden biri idi Yavuz Ağabey. O yıllarda internet yok, bırak cep telefonunu telefon yok, hatta çoğu evde televizyon bile yok. Bu çok sevdiğimiz isimle bizim gönlümüzün içinde ama tanışmak, görüşmek yıldızlar kadar uzak.

Adana'ya gittim üniversiteye, yıl 1975. Adana gurbetti. Yavuz Bülent Bakiler Ağabey'in bir şiiri ile yürürdüm yollarda;

"Gurbetin cemresi düştü içime,

Karardı yine gökler.

Yalnızım bu şehirde, yapayalnızım...

Ne ben kimseyi beklerim,

Ne kimse beni bekler."

Aşık Veysel'de sesleniyordu Yavuz Ağabeyle beraber doğduğu topraklardan;

"Uzun ince bir yoldayım,

Gidiyorum gündüz gece.

Bilmiyorum ne haldayım,

Gidiyorum gündüz gece.

Dünyaya geldiğim anda,

Yürüdüm aynı zamanda,

İki kapılı bir handa,

Gidiyorum gündüz gece..."

O yıllarda şiir yazarken taklit ettiğim isimlerden biri idi Yavuz Ağabey. "Yürek Yarası" dediğim şiire şöyle başlamışım;

Yalnızlık...

Otağ kurmuş başına..

Kimsesiz.

"Problemli çocuk" dediler üstünkörü

Çocuk sessiz.

Nasihat verdiler koca koca,

Derman ırak kaldı yine bir can bitimi.

Meyve beklediler söğütten yıl yıl,

Tembel, gayesiz..."

Şöyle diyordu Yavuz Ağabey;

"Arkamda bir yığın sevap ve günah

Belki bir gece, belki bir sabah...

Çeşmeler daha türkülü, ırmaklar daha gümrah

Akarken ölebilirim."

Bir Ölünün Mektubu idi bir başka şiiri;

"Hazret-i Süleyman'a bile kalmadı dünya

Baki olan bir tek Allah

Bütün günahları size bırakıp

Ölmüşüz elhamdülillah.."

 

Yavuz Bülent Bakiler Ağabey ile yıllar sonra tanıştık, biliştik, görüştük. Bir gün demişti ki "Eşim senin iki arkadaşın var diyor, birisi Mehmet Ali."

Türk Edebiyatında en çok "anne" şiiri yazandı Yavuz Ağabey. Bir kitabında "Anne Şiirleri"ni toplamıştı. Etrafımda bildiğim büyüklü- küçüklü annelerin isimlerini gönderdim. Onların isimlerine imzalı gelen kitapları bir anneler gününde tek tek dağıtmıştım. Bu kitaptan toplanan para da babası olmayan bir anne ile çocuğuna gidiyordu.

Demişti ki annesine;

"Bütün odalar sessiz, dualarda adım yok.

Sabrım bir dirhemden az, çilem kırk batmandan çok.

Senden sonra tadım yok.

Kolum yok, kanadım yok!

Bilmiyorum şimdi kim duyar beni

Bir çıkmaz yoldayım gel uyar beni

En yakın dostlarım kırdılar beni

Bas bağrına, sar beni

Gün değil ay değil, böyle her sene

Tenha sokaklarda savrulmuşum ne?

Seni arıyorum deli divane

-Anne, anne, anne!."

Türkü devam ediyordu;

"Görülmemiş vefasızın vefası,

Bu dar-ı mihnetin yoktur sefası,

Ecel şerbetinin olmaz şifası,

Gelen gider konan göçer bu elden..."

Benim Adana'da okuduğum şiirin sonu da şöyle idi;

"Ayrılık bir sızı gibi nabzımda

Ve şakaklarımda domur domur ter.

Her derdi çekmeye razıyım ama

Takılmasaydı keşki dudaklarıma

Bu isimsiz, paramparça türküler."

Yavuz Bülent Bakiler Ağabey bir güzel insandı. Kısmet olursa yarın, Salı günü, Sivas'ta,  ikindi namazı sonrası  Yukarı Tekke Mezarlığı'nda bulunan Ay Yıldız Camii'nde kılınacak olan cenaze namazının ardından aile mezarlığında defnedilecek.

Deli- divane aradığı annesinin yanında olacak bundan sonra.

Ara ara hatıralarımızı, bildiklerimizi yazalım inşallah.

Mekanı cennet olsun Yavuz Bülent Bakiler Ağabey'in.

Fatihalarla...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?