Değişimden Kaçma, Rüzgârı Yakala

Değişimden Kaçma, Rüzgârı Yakala
12-10-2025

Bazı anlar vardır; her şey durmuş gibidir. Ne ileri gidersin, ne de geri. Günler birbirini tekrar eder, çevrende hiçbir şey değişmiyormuş gibi görünür ama içten içe bir huzursuzluk büyür. Çevrende, düzeninde herşey aynı gibi görünür ama bişey vardır; seni mutsuz eden ama ismini koyamadığın… İşte tam da o anlarda “sabır” dediğin şey, aslında alışmışlığına ve hareketsizliğine verdiğin süslü bir isim olabilir.

Birçok insan, değişmemeyi “sadakat” zanneder. Yıllardır aynı şehirde, aynı işte, aynı ilişkide kalmayı bir tür bağlılık olarak görür. Oysa bazen o bağlılık, görünmez bir zincire, hatta prangaya dönüşür. Hayatın rüzgârı yön değiştirirken sen aynı yerde kök salmaya çalışırsan, bir süre sonra toprağın değil zincirlerin seni tuttuğunu fark edersin.

Göç eden kuşları düşün. Mevsim döndüğünde, içgüdüleri onlara kanat çırpmalarını fısıldar. Çünkü bilirler; aynı dalda hayatta kalmak mümkün değildir. Soğuk bastığında orada kalmakta inat etmek, sıcaklığı kutsamak değil, donmayı kabullenmektir. Bazen uzaklara uçmak, kendi sınırını zorlamak, hayatta kalmanın tek yoludur. Kalan kuş ise bilmez; bilir gibi yapar. Çünkü gitmek cesaret ister, kalmak ise bahane. Bahanelerin arkasına saklanan, mutsuzluğun içinde kaybolur.

Doğa hayvanlara bile bu muazzam bilgiyi içgüdüsel olarak yüklemişse; yaratılışımızda da bize yüklenen ve kullanmamız beklenen irade gücümüz var. Fakat biz insanlar çoğu zaman kendi irademizi elalem dediğimiz kavramın arkasına saklar, için için attığımız huzursuz çığlığı ve bu çağrıyı duymamayı tercih ederiz. “Hayat böyle” diyerek kendimizi avutmaya çalışırız. Oysa sorun ne hayatın gaddarlığı ne de zamanın değişkenliği… Asıl mesele, kanatlarımızı kıpırdatmaktan korkmamızdır. Yerinden kıpırdamamayı tevekkül sayıp, başına gelenleri de kadere bağlayıp, kalan ömrünü sadece nefes alıp vererek yaşadığını zannederek geçirir insanoğlu.

Konfor alanı kulağa güvenli gelir. Bildiğin yollar, tanıdık yüzler, alışılmış düzen… Başta rahat gelir, bu sıcaklık seni sarar; ama bir süre sonra o sıcaklık seni bir fanusun içine hapseder. Dışarıda seni büyütecek fırsatlar varken, içeride kalmayı seçtiğinde aslında gelişimden değil, korktuğun için belirsizlikten kaçmış olursun. Oysa büyüme, genellikle cesaretin başladığı yerde filizlenir. Yeni bir işe adım atmak, bir şehri geride bırakmak, alıştığın düzeni bozmak korkutucudur. Ama kuşun kanat çırpışı da ilk başta ürkektir. Sonra rüzgârı yakalar ve yolunu bulur.

Kendine dürüst ol: Bugün bulunduğun yer sana gerçekten huzur mu veriyor, yoksa sadece alıştığın için mi oradasın? Seni koruduğunu sandığın konfor alanı, belki de uzun zamandır seni büyümeden alıkoyan en güçlü kafes olabilir.

Hayat değişime müptelâdır, ama değişim sancılıdır ve gerçekten yaşamak için o değişimi kabul edebilmek gerekir. Her değişim derse tabiidir. Mevsimler değişir; hayatın rüzgârı yön değiştirirken sen hâlâ aynı daldaysan, ölümünün sorumlusu hava değil, senin kıpırdamayan kanatlarındır. Cesaret, bazen bir adım atmakla başlar ve o adım, seni titreyen bir daldan, özgürce uçtuğun bir gökyüzüne taşıyabilir.

Özgürce kanat çırpan cesur yürekler! Hayata ve size sunduğu sürprizlere kucak açmaya hazırlanın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?