Sebepsiz Nefret-1

Sebepsiz Nefret-1
24-03-2024

ABD’li müstesnâ eğitimci Jane Elliott tarafından uygulanan bu deney ve sonuçları

dışlayıcı uygulamaların zararları ve kapsayıcı uygulamaların da

empati duygusunun gelişmesine katlı bağlamında

sosyal psikoloji tarihinde önemli sonuçlar ve katkılar doğurmuştur.

GİRİŞ…

Bugünden itibaren okuyucular ile üç bölüm hâlinde “sebepsiz nefret konulu bir makale paylaşımım söz konusu olacak. ABD’li müstesnâ eğitimci Jane Elliott tarafından uygulanan bu deney ve sonuçları dışlayıcı uygulamaların zararları ve kapsayıcı uygulamaların da empati duygusunun gelişmesine katlı bağlamında sosyal psikoloji tarihinde önemli sonuçlar ve katkılar doğurmuştur.

 

TUTUCU VE IRKÇI BİR KASABA…

Her şey (ABD’li papaz, Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi, Dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınan ve 1964 yılında da Nobel Barış Ödülü'nü kazanmış olan) Martin Luther King’in 4 Nisan 1968 yılında bir suikastla öldürülmesiyle başlamıştı. ABD’de Riceville isimli 840 nüfuslu tutucu ve ırkçı bir Iowa kasabasında ilkokul üçüncü sınıf öğretmeni olan Jane Elliott (1933-2013) her ay öğrencilerine büyük işler başaran birkaç insanı tanıtıyordu. Bir önceki ay, Martin Luther King’i tanıtmış, öğrenciler de King’i “Ayın Kahramanı” seçmişlerdi.

 

ÖLDÜRÜLEN MARTIN LUTHER KING…

4 Nisan 1968 akşamı Elliott evinde televizyonu açtığında Martin Luther King’e yapılan suikast görüntüleri karşısında donup kalmıştı. Elliott ertesi gün öğrencilerine bu suikastı ve ırkçılığın ne demek olduğunu nasıl açıklayacaktı?

Öğrencilerin hiçbiri hayatlarında zenci bir insanla yüz yüze gelmemişti. Bu çocukların anne babalarının bile hayatlarında bir zenci karşılaştığından şüphe ediyordu. Kendisi de hayatında ilk kez zenci bir insanı 19 yaşındayken görmüştü.

 

MAVİ VE KIRMIZI GÖZLÜLER…

Elliott, sonradan psikoloji bilimi tarihine geçecek olan o sıra dışı deneyini o gece tasarladı ve ertesi gün sınıfına gelip derse başladığında bu sosyal deneyi bir oyun şeklinde başlattı.

Deney için çocuklara bir oyun oynayacaklarını söyleyerek sınıfındaki çocukları göz renklerine göre iki gruba ayırdı ve kahverengi gözlülerin koluna yeşil bir bant taktı.

Sonra da tahtaya dönüp “Melanin” yazdı ve açıklamasını sürdürdü:

“İnsanların göz rengini işte tahtaya adını yazdığım ‘Melanin’ isimli kimyasal belirler. Doğum esnasında ne kadar fazla melanin salgılanırsa bebekler de o kadar zeki insanlar olurlar ve melaninin bolluğu da göz renginden anlaşılır. Kahverengi gözlü olmayanlar unutkandırlar, yaramaz olurlar ve kurallara daha az uyarlar. Söyleyin bakalım kahverengi gözlüler! Hakikaten mavi gözlü olan sınıf arkadaşlarınız başarısız. Değil mi?”

 

Elliott, çocuklara kahverengi gözlü insanların mavi gözlü insanlardan daha akıllı ve daha iyi olduğunu anlatmayı sürdürdü. Çocuklara, göz rengini oluşturan pigment hücrelerinin zekâyı etkilediğini; mavi gözlülerin beyinlerinin kahverengi gözlülere göre daha küçük olduğunu sözde bilimsel veriler eşliğinde açıkladı. Elliot kahverengi gözlü çocukları çalışkan, düşünceli, güvenilir ve dürüst olarak tanımlayıp sırtlarını sıvazladı. Mavi gözlü öğrencileri de sınıfın arkasına oturttu ve sonra da “Burada ve her yerde kahverengi gözlü olanlar daha zeki daha temiz ve daha başarılıdırlar.” dedi.

Elliott daha sonra önce kahverengi gözlü grubun öğle yemeğine gitmesine ve daha uzun bir teneffüsün keyfini çıkarmasına izin verdi.

 

NEGATİF AYRIMCILIK...

Elliott’ın kahverengi Gruba yönelik pozitif ayrımcılık farklı şekillerde devam etti. Bu kapsamda kurallar koymaya başlayan Elliott’ın ilk kuralı: “Bugünden sonra sınıftaki su sebilleri ayrılacak” şeklinde oldu. Bu kural üzerine mavi gözlü bir çocuk “Niye?” diye sorunca, kahverengi çocuklardan “sizden mikrop kapmayalım diye aptal.” cevabını aldı.

Mavi gözlü çocuklardan biri bir anda bir şey fark etti ve Elliott’a “Ama siz de mavi gözlüsünüz.” dedi ve bunun cevabını da yine kahverengi gözlü çocuklardan aldı; “Eğer kahverengi gözlü olsaydı  müdür ya da müfettiş olurdu.” diye.

 

MANİPÜLASYON, ACIMASIZLAŞMA VE EZİKLEŞME...

Kahverengi gözlü çocuklar kısa sürede lider ruhlu, kendine güvenir ve mavi gözlülere karşı hoyrat olurken mavi gözlü çocuklar da yine kısa sürede silikleşmiş ve kahverengi gözlü öğrencilere karşı ezik durmaya başlamışlardı.

Elliott biraz ileri giderek de kahverengi gözlü çocukların yanlış yaptıklarında mavi gözlüleri cezalandırmasına izin de vermiş ve bunun sonucunda ise kahverengi gözlü öğrencilerin acımasız olduklarını görmüştür.

 

BAŞARI VE GÜVENDE DÜŞME…

Kahverengi gözlü çocuklar neşe içerisinde öğretmenlerinin aldıkları kararları onayladılar. Öğretmenleri yeni kararlar aldıkça, kahverengi gözlü çocuklar daha özgüvenli, pervâsız  ve mavi gözlü çocuklara karşı daha küçümseyici olmaya, hatta hakâret etmeye başladılar. Bu aşağılanmaya  mâruz kalan mavi gözlü çocuklar daha çok hata yaptılar, sınıfta otoriteyi temsil eden öğretmenin de aldıkları kararların kahverengi gözlüler lehine olması nedeniyle

çekingen ve depresif oldular, mâruz kaldıkları aşağılanmaya karşı  itaatkâr davranış sergilerdiler, başarılarında ve özgüvenlerinde de düşüş yaşandı. Bu dışlayıcı tutum ve davranışlar sonucu atıcı kısa sürede iki grup birbirleriyle oynamayı bıraktı. Elliott çocukların bu kadar kısa zamanda bu kadar ileri gidebileceklerini tahmin bile edememişti.

 

DEĞİŞTİRİLEN ROLLER...

Bir sonraki hafta Elliott melanin hormonunu yanlış değerlendirdiğini hafta sonu okuyup inceleyince aslında melanin hormonunun mavi gözlülerde daha fazla olduğunu ve zeki ve başarılı olanların aslında mavi gözlüler olduğunu söyledi. Bunun üzerine yeşil kolluklar mavi gözlü öğrencilere takıldı, sınıftaki kahverengi gözlü öğrenciler de arka sıraya oturtuldular. Böylece roller bir önceki haftaya nazaran tamamen değişmişti. İlginç bir şekilde bir önceki hafta boyunca aşağılanmış olan mavi gözlüler “gücü” ele geçirince daha az acımasız oldular ama bu kez de kahverengi gözlü çocukların başarılarında düşüş yaşandı.

 

DENEYİN SONLANDIRILMASI VE AÇIKLAMA…

Elliott sonunda çocuklara bu oyunun amacını açıkladı ve deneyi sonlandırdı. Tüm olayın bir kurgu olduğunu, beyazların zencilere yaptığı dışlayıcı muamelenin zenciler tarafından nasıl hissedildiğinin öğrencileri tarafından  anlamaları için bu dersi hazırladığını anlattı. Bunun üzerine çocuklar çok rahatladılar, aralarında birbirlerine sarılıp ağlayanlar oldu ve hep birlikte farklı olana karşı dışlayıcı tutum ve davranışların ne denli kötü bir şey olduğunu deneyimleyerek anlamış oldular.

  

Not: Devam edecek

© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Ali Kurtar
Ali Kurtar 1 hafta önce
Henüz ilk bölümü okuduğum yazı bana Jery Kosinkin'in BOYALI KUŞ kitabını anımsattı.. ikinci dünya savaşında sahipsiz kalan farklı çocuklar çiftlik ahırlarında barınırken bir sabah çocuklardan birisi donmak üzere olan kargayı alıp ısıtır, karnını doyurur. Biraz eğlenmek için kargayı orada bulduğu su bazlı boyalarla boyayıp eğlenir, sıkışıncada kargayı serbest bırakır..aradan on dk geçmiş..bir anda diğer kargalar saldırıb BOYALI KUŞU öldürürler.. hepsi karga ve aynı dili konuşmalarına rağmen. Kendi toplumumuzda bize askerin kafası çalışmaz ÖN YARGISI gibi.