Türkiye’nin Gücü Filistin’i Ayağa Kaldırdı: Orta Doğu’da Yeni Güç Dengeleri ve Değişen İttifaklar

Türkiye’nin Gücü Filistin’i Ayağa Kaldırdı: Orta Doğu’da Yeni Güç Dengeleri ve Değişen İttifaklar
23-09-2025

Türkiye’nin Gücü Filistin’i Ayağa Kaldırdı: Orta Doğu’da Yeni Güç Dengeleri ve Değişen İttifaklar

Bir şeyler oluyor. Sessizce bir anda ve derin bir dönüşümle… Peş peşe gelen açıklamalarla artık Batılı ülkeler, hem de uzun yıllar İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler bugün Filistin’i devlet olarak tanımaya başladılar. İngiltere, Kanada, Avustralya… Peki ne değişti? Filistin halkı zaten onlarca yıldır aynı yerde, aynı zulme maruz kalmıyor muydu? Ne oldu da şimdi peş peşe bu tanımalar geldi?

Bu tanımalar elbette umut verici ama aynı zamanda acı verici de. Çünkü geç kalındı. Artık Gazze’de ölen on binlerce sivilin, yıkılan şehirlerin, sakat kalan çocukların telafisi yok. Bu tanıma maalesef bazıları için mezar sessizliğinde geldi.

 Peki neden şimdi geldi?

Elbette ki, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşananlar artık sadece rakamlarla anılamaz. Ölen çocukların sayısını istatistik olmaktan çıkaran tek şey, sadece ekranlardan taşan insanın kanını donduran görüntüler değildi. Bizzat Batı’nın kendi içinden yükselen ve üniversite kampüslerinden sokaklara taşan büyük bir vicdan patlamasıydı. Öğrenciler, akademisyenler, sanatçılar… Kendi seslerini feryat figan ederek can veren Gazze halkının sesine karıştırıp artık daha yüksek sesle, çünkü dayanılır gibi değildi, şöyle haykırdılar: ‘’ Bu bizim adımıza yapılan bir sessizlik suçudur.’’

Ve onlar bunun bir parçası olmamak adına günlerce türlü engellere rağmen seslerini yükselttiler… Ve hükümetler seçim baskısıyla değilse de, toplumsal meşruiyet kaygısı ile zor durumda kaldılar ama devletler yine de, vicdan gibi duygularla hareket etmez. Bu noktada da, İngiltere, Kanada, Avustralya gibi devletlerin Filistin’i tam da şimdi tanıması, insani trajedilere geç kalan bir cevap olmaktan çok, değişen uluslararası ortamın ve elbette ki değinildiği üzere, iç siyasi baskıların bir sonucudur. Bu tanıma aynı zamanda jeopolitik bir kopuşunda sinyalini vermektedir. Washington’ın Orta Doğu’daki tek taraflı İsrail politikası artık batılı ülkelerce önemli manada sorgulanıyor. Görünen o ki, Batı artık  yavaş yavaş ABD’nin gölgesinden çıkıyor.  Tam da bu nokta da, artık klasik güç politikalarının yeniden pozisyon aldığı bir durumun tam içindeyiz. Tabii ki, Avrupa’nın kendi içindeki güç dengeleri de bu kararı etkiledi. Almanya –Fransa ekseninde oluşan ‘’statüko koruyuculuğu’’ artık İspanya, İrlanda, Norveç gibi orta ölçekli ülkelerce sorgulanmaya başlandı.

Burada bu, tanıma kararına Türkiye özelinde bakacak olursak, Türkiye elbette ki, bu sahnenin en önemli oyuncusudur. Son yıllarda ekonomik ve askeri kapasitesini güçlendiren Türkiye, Orta Doğu’da çok yönlü ve stratejik bir dış politika izleyerek adeta ilmek ilmek dokuyarak bölgesel aktörler arasındaki ağırlığını, önemli oranda artırdı. Burada Türkiye’nin yükselen bölgesel gücü, hem diplomatik süreçlerde hem de güç dengelerinin yeniden şekillenmesinde kilit rol oynadı.

Görüldüğü üzere Filistin’in tanınması;  bir etik  durum üzere değil, devletlerin güç ve çıkar hesaplarının bir sonucu olarak oluşmuştur. Elbette ki bu tanımalar Filistinlilere gerçek bir özgürlük getirmeyecek. Çünkü özgürlük için egemenlik, toprak ve güvenlik gerekir. Ama bu tanımalar şunu değiştirebilir. Artık, Filistin yokmuş gibi davranmak  mümkün değil. Ve bu tanımalar İsrail’e günün sonunda şu mesajı veriyor: Sonsuza dek korunan taraf olmayacaksın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?