?>

Türk Toplumunun Geleceği

Ramazan ÖZDEMİR

10 saat önce

Altmış küsür senedir batı Avrupa'da yaşayan türk toplumunun geleceği ile ilgili, gerek türk devletinde, gerekse türk STK'larda herhangi bir öngörü veya stratejik bir çalışma bulunmamaktadır.  

Türk toplumunun gelecek 50 yıl veya 100 yıl sonra nerede olacağı, veya hangi kimlikle varlığını sürdüreceği belirsiz.  

Varlığını ve kimliğini başka medeniyetin temsilcilerine emanet etmek, yani kendi kaderini tayin etmeyerek, başkalarına bunu bırakmak, türk toplumuna yapılabilecek en büyük kötülüktür. 

Avrupa merkezli medeniyetin, kendi dışında dünya görüşüne sıcak bakmadığı bilinmesine rağmen, bu konuda tedbir alınmaması gelecek nesiller açısından çok büyük bir tehlikenin Avrupa'daki türk toplumunu beklemektedir. 

İçinde yaşadıkları toplumdan uzak yaşasalarda, er veya geç, batı toplumu ve batı düşüncesi ile türk toplumu  birgün yüzleşmek durumunda kalacaktır.  

Türk toplumunun temsilcilerinin günlük hayatta küçük sorunları, büyük sorunlar olarak görüp o sorunlar etrafında meşgul olmaları çok büyük zaman kaybıdır, çünkü eğer siz içinden çıktığınız toplumun geleceğini tanzim edemezsiniz ve bunu başkalarına bırakırsanız tarih sizi affetmez.  

Batı tarihi, bir savaşlar tarihidir, kendi dışındaki dinleri ve kültürleri zararlı görmektedir ve onlarla mücadele etmek için veya hesaplaşmadan vazgeçmeyecektir. 

Türk toplumunun önünde, kıta Avrupa'sında yaşayan Yahudi cemaati örneği var, onlar nasıl kimliklerini ve kültürlerini koruyarak varlıklarını sürdürebilmişlerdir. 

Her seferinde ayağa kalkmasını sağlayan faktörler nelerdir, hangi kurumları inşa etmişler ve yaşatmışlardır. 

İçinde bulunduğumuz durumun ve toplumsal farklılıkların farkında olmadan varlığımızı sürdürebilmemiz mümkün değildir.  

Bizler "kurbanların kurbanları" olmamalıyız.  

Batı Avrupa Türk toplumu dil,din,kültür ve milli kimlikten oldukça fakir, yeni bir milli kimlik inşa etmek içinse entellektüel aydınlardandan yoksun. 

Gelecek yıllarda karşımıza çıkacak olan aşırı ırkçı ve etnik milliyetçilik karşısında nasıl bir strateji belirlecek veya nasıl tavır alınacak, bununla ilgili dünya görüşleri neler olabilir bilinmiyor.  

Avrupa'da ve Almanya'daki bölünmüş türk toplumunun kaderi, STK'lar içerisindeki kavgalara heba edilmemelidir. 

Almanya'da türk toplumu ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır, özellikle önyargılı davranışlar son günlerinde artış göstermektedir. 

Müslümanlara karşı davranışlar ve siyasi içerikli konuşmalar, Müslümanları hedef haline getirmektedir. 

Türkler uzun süre bu şekilde devam edemez, hiç kimsede buna tahammül edemez öyleyse ortak yaşamanın yollarını bulmak durumundayız. 

Türk toplumu Almanya ve Türkiye arasında kalması ve zaman zaman dışlanma hissi ve iki ülke arasındaki siyasi gerilimler gibi zorluklarla karşılaşmaktadır.

Türkler ve Müslümanların siyasi alanda temsilinin artması, gelecekteki varlığımızın geleceği için siyasi katılımı güçlendirmesi çok önemli ve insanlarımızı o yöne doğru yönlendirmek için gerekli tedbirleri almalıyız.  

Camilerin sayısı artmasına rağmen, cemaat sayısı azalmaktadır, dinden ve kültürden uzak yaşamak türk toplumunun geleceği açısından en büyük tehlikedir. 

Yeni bir anlayış ortaya koymadan, edebiyat, sanat, tiyatro, roman, hikaye vesaire üretmeden türk toplumunun geleceğini garanti altına almak mümkün değildir. 

Şunuda özellikle belirtmek istiyorum, dil konusunda artık mücadeleyi kaybetmek üzereyiz, artık camilerde iki dilde hutbe okunmaktadır. 

Yarınlarda bu tek dile düşecektir. 

Annelerde çocukları ile Almanca konuşmaktadırlar ve anadil kaybolmaktadır. 

Her yere Camii açarken, neden iki dilli özel okul ve ana okulu açmıyoruz???

Milli kimliğin inşası için herkes üstüne düşen görevi yerine getirmek zorundadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI