Özel Haber

Kübra Camalova İle Röportaj

Kübra Camalova İle Röportaj
18-06-2025 20:39
18-06-2025 20:44
Google News

1-           Sizi tanıyabilir miyiz? Kendinizden bahsedebilir misiniz?

“Tabii. Ben Kübra Camalova, ARB24 kanalında haber prodüseri olarak görev yapıyorum. 4 yıldır medya sektöründe aktif olarak çalışıyorum. İlk olarak muhabirlikle başladım, ardından haber kurgusu, canlı yayın koordinasyonu ve program içerikleri üretimi gibi birçok alanda deneyim kazandım. Hem saha hem stüdyo tecrübesine sahibim. Özəlliklə toplumun nabzını tutan, güncel və stratejik mövzularda dərinlikli işlər ortaya qoymağa çalışıram. Medyanın gücünə və sorumluluğuna inanan biriyim.”

 

2-Medya sektöründe çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Medya sektöründe çalışmaya karar vermemdeki en önemli etkenlerden biri annemin bana olan etkisi ve desteği oldu. Küçüklüğümden beri annemin medya alanına ilgisi vardı ve hep derdi ki, ‘bu alan sana çok yakışır, kendini burada gösterebilirsin.’ Onun bu ısrarlı desteği bende bir merak uyandırdı ve zamanla bu alana daha derin bir ilgi duymaya başladım.

İlk başta bu istek sadece annemin arzusunu yerine getirmek gibi görünse de, üniversite yıllarımda ve ilk deneyimlerimde anladım ki, bu alan ruhuma hitap ediyor. Olayların tam merkezinde olmak, bilgiyi ilk öğrenenlerden biri olmak ve topluma doğru bilgi aktarma sorumluluğu beni gerçekten heyecanlandırdı.

Medya çok dinamik ve aynı zamanda çok sorumluluk isteyen bir alan. Her gün farklı olaylarla karşılaşmak, bazen zorluklara, bazen de çok anlamlı anlara tanıklık etmek bu işi benim için daha da özel kılıyor. Annemin isteğiyle başlayıp içimde bir tutkuya dönüşen bu yol, bugün artık benim yaşam biçimim haline geldi. Haber hazırlamak, toplumun bilgi ihtiyacını karşılamak benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir misyon.”

3-) Azerbaycan da medyada çalışmak zor mu? (Türkiye ile Azerbaycan medya sektörünü karşılaştırmanızı istesem. Benzerlik ve ayrışan yönleri nedir?

Azerbaycan’da medyada çalışmak hem çetin hem de geliştirici bir deneyim. Burada gazeteciliğin yükü bazen teknik imkânların ve insan kaynağının sınırlılığıyla daha da ağırlaşabiliyor. Ancak tam da bu sınırlılıklar bizi daha çevik, daha yaratıcı ve çok yönlü olmaya teşvik ediyor. Azerbaycan medyasında birçok profesyonel çok işlevli çalışıyor — yani aynı kişi hem haberi topluyor hem kurguluyor hem de yayına hazırlıyor. Bu da bize oldukça geniş bir yetenek yelpazesi kazandırıyor.

Türkiye ise daha oturmuş ve kurumsallaşmış bir medya sistemine sahip. Özellikle teknik altyapı, izleyici kitlesi ve yayın olanakları açısından daha ileri düzeyde. Orada bir haber için daha büyük ekipler, daha geniş kaynaklar ayrılıyor. Bu da işin kalitesine doğrudan yansıyor.

Ama her iki ülkede de medyanın ruhu aynı — toplumu etkilemek, gerçeği aktarmak ve zamanın nabzını tutmak. Hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da gazeteci olmak sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda topluma ayna tutmak anlamına geliyor.

Azerbaycan hızla gelişen, genç ve yaratıcı bir medya ortamına sahip. Geleceğe doğru atılan adımlarda hem teknoloji hem de düşünce açısından büyük bir potansiyel görüyorum. Türkiye ile kurulacak iş birlikleri bu süreci daha da hızlandırabilir.

4- Medya da prodüktörlük yaparken, (savaş, deprem ve teror) hiç unutamadığınız anlar neler oldu?

Medyada prodüktör olarak çalıştığım süre boyunca asla unutamayacağım anlar oldu. Bu duyguyu ilk kez 2020 yılında – ülkemde yaşanan savaş sırasında hissettim. Her dakika yeni bir haber, yeni bir kayıp ya da yeni bir zafer bilgisi alıyorduk. Bir yandan halkın yanında durmamız, diğer yandan da doğru ve teyit edilmiş bilgileri hızlıca ekrana taşımamız gerekiyordu. En zor anlar ise şehit haberleri idi — çünkü her başlığın arkasında bir evin yanışı, bir annenin gözyaşı vardı. O dönemde anladım ki, gazetecilik yalnızca haber aktarmak değil, aynı zamanda bir millətin acısını paylaşmaktır.

İkinci sarsıcı tecrübem 2023 yılı Şubat ayında Türkiye’de yaşanan büyük deprem sırasında oldu. Gece yarısı yayına hazırlanırken ekranımıza düşen görüntüler bizi derinden etkiledi. Sadece bilgi vermiyorduk — aynı zamanda acıyı, çaresizliği ve bunun yanında güçlü bir dayanışmayı da gösteriyorduk. O anlarda kameraların arkasında gözyaşlarımızı gizleyerek çalışmak zorundaydık.

Ve son olarak, son yıllarda farklı bölgelerde yaşanan insani krizler, silahlı çatışmalar ve sivillere doğrudan etki eden trajediler… İsim vermesek de gördüğümüz manzara aynıydı: savaş nerede yaşanırsa yaşansın, en çok zararı masum insanlar görüyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar — hayatları bir anda alt üst oluyor. Bu olayları aktarırken bir medya çalışanı olarak taşıdığımız yükü ve sorumluluğu bir kez daha derinden hissediyoruz.

Bu üç büyük olay – ülkemdeki savaş, Türkiye’deki deprem ve dünyada yaşanan insani dramlar – bana gösterdi ki, prodüktörlük sadece teknik bir meslek değil. Bu iş bir vicdan, bir hafıza ve bir sorumluluktur. Her haberde, her görüntüde, her seste bir iz kalır – hem tarih hem insanlık için.”

5- Uluslararası alanda hangi devlet liderleri ile röportaj yapmak isterdiniz?

Bir gazeteci olarak, bir liderle yapılan her röportajı yalnızca bir soru-cevap süreci olarak değil, aynı zamanda bir dönemin aynası olarak görüyorum. Çünkü bazen tek bir soru, bir halkın düşünce dünyasında büyük bir dönüşüm yaratabilir.

Bu bağlamda ilk olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birebir oturup konuşmak isterdim. Onun yıllar boyunca değişen dünyada liderliğini sürdürebilmesi, zaman zaman cesur ve kararlı adımlar atması, birçok küresel meselede etkili bir figür olarak kalabilmesi gazetecilik açısından oldukça dikkat çekici. Erdoğan ile yapılacak bir röportaj, sadece siyasi bir olay değil, aynı zamanda bölgenin geleceğine ışık tutacak anlamlı bir diyalog olurdu.

Ardından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmek isterdim. Türk dünyasının geleceğine dair düşünceleri, Kıbrıs meselesine bakışı ve bölgesel siyasetteki rolü özel ve değerli başlıklar açar.

İran’ın Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile de görüşmek isterdim. Ülkesindeki değişim ve reform mesajları, muhafazakâr bir sistemin içinden gelen biri olarak olaylara nasıl yaklaştığı, özellikle Orta Doğu’daki gerginlik ortamı düşünüldüğünde oldukça dikkat çekicidir. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile geleneksel yapıların içinden nasıl bir değişim planladığını anlamak isterdim.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile aynı masada oturmak isterdim; çünkü savaş şartlarında gösterdiği liderlik, halkının içinde kalarak onları temsil etmesi, sadece siyasi değil, aynı zamanda insani açıdan da sorgulanmaya değer bir duruş sergiliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ise, sessizliğin içindeki stratejiyi anlamak için konuşmak isterdim. Yıllarca iktidarda kalmayı başarması, dünya siyasetinde oluşturduğu etkiler ve yalnız kaldığı anlarda dahi yönünü değiştirmemesi beni düşündürüyor.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile yapacağım samimi bir röportajda, yeni nesil siyasetin toplumla nasıl bağ kurduğunu sorgulamak isterdim. Farklılığa ve insan haklarına verdiği önem benim için ayrıca değerlidir.

ABD’ Başkanı Donald Trump ile de röportaj yapmak isterdim. Liderlik tarzı, küresel siyasete getirdiği sarsıcı etkiler ve tartışmalara yol açan kararları hem destekçileri hem de muhalifleri için önemli bir diyalog alanı yaratıyor. Trump’la yapılacak bir röportaj, liderliğin yalnızca siyasi değil, psikolojik ve stratejik yönlerine de ışık tutabilir.

Ve son olarak, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı António Costa ile görüşmek isterdim. Çünkü o, Avrupa’nın birlik anlayışını yeniden tanımlayan, diyaloğa ve dayanışmaya öncülük eden önemli bir isim. Avrupa ile diğer bölgeler arasında köprü kurmak ve küresel sorunlara daha ortak bir çözüm arayışı geliştirmek adına, onunla yapılacak bir röportaj oldukça değerli olurdu.

Bu liderlerle yapacağım her röportaj benim için yalnızca bir mesleki başarı değil; aynı zamanda insanları anlamak, halkları birbirine yakınlaştırmak ve daha derin sorular sormak yolunda büyük bir adımdır. Bana göre gazeteciliğin gerçek gücü, dünyayı anlatmaktan çok insanlara yeni sorular sordurabilmektir.

 

6-Prodüktörlük dışında ilgileriniz ve hobileriniz nelerdir?

Prodüktörlük benim ana işim olsa da blogerliğe yeni başladım ve bu alandaki hedeflerim çok büyük. Sosyal medyada kendimi ifade etmek, takipçilerimle samimi ve yakın bağlar kurmak için özgün ve etkileyici içerikler üretmeye çalışıyorum. Blogerlik benim için sadece paylaşmak değil, aynı zamanda büyük bir topluluk oluşturmak ve insanlara ilham vermek demek.

Kitaplara da büyük bir ilgi duyuyorum. Özellikle yeni yazarların, yetenekli insanların yazdığı ama henüz basılmamış eserleri bulup okumaya çalışıyorum. Bu, hem kişisel gelişimim için hem de yaratıcı süreçte farklı bakış açıları kazanmak için çok önemli.

Blogerlikte yeni olmama rağmen büyük hedeflerim var ve bu alanda kendimi sürekli geliştirip daha fazla insana ulaşmak için çalışıyorum. Gelecekte bu alanda daha büyük projelere imza atmak ve yeni fırsatlar yaratmak istiyorum.”

7- Gelecekteki hayalleriniz ve hedefleriniz nedir?

Gelecekteki hedeflerim ve hayallerim çok büyük — sadece Azerbaycan’da değil, tüm dünyada tanınan ve saygın bir medya kişiliği olmak istiyorum. Medya alanında sınırları aşmak, global platformlarda sesimi duyurmak ve uluslararası bir kitleye ulaşmak en önemli amaçlarımdan biridir. Doğru yaklaşım, yenilikçi fikirler ve samimi iletişimle insanlara etki etmek mümkün olduğuna inanıyorum.

Dünyanın farklı ülkelerinden liderlerle, düşünce önderleriyle doğrudan iletişim kurmak, onların perspektiflerini takipçilerimle paylaşmak istiyorum. Bu, sadece benim için değil, aynı zamanda takipçilerim için de büyük bir zenginliktir — farklı bakış açıları ve deneyimler insanları daha açık ve anlayışlı yapar. Kendimi bu küresel diyalogun aktif bir parçası olarak görüyorum ve bu yolda yer almak istiyorum.

Blogerlik ve prodüktörlük benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda dünyaya açılan bir penceredir. Hedefim büyük — medya alanında inovasyon, yaratıcılık ve etki gücünü birleştiren lider olmaktır. İnsanların hayatına değer katan, onları düşündüren ve ilham veren içerikler üretmek istiyorum. Bu yolda kendimi sürekli geliştiriyor, yeni fırsatlar arıyor ve dünyada fark yaratmak için çalışıyorum.

Benim için medya sadece haber yaymak değil, aynı zamanda insanları birleştiren, onları güçlendiren ve farklı kültürler arasında köprü kuran bir güçtür. Gelecekte büyük projeler hayata geçirerek ülkemizi ve kişisel markamı uluslararası alanda temsil etmeyi arzuluyorum. Bu, hem benim hem de Azerbaycan’daki medya alanında çalışan gençlerin başarı hikayesi olacaktır.

Genel olarak, kendimi hem profesyonel hem de insan olarak sonsuz bir gelişim ve büyüme yolunda görüyorum. Hedefim sadece bireysel başarı değil, aynı zamanda başkalarına ilham vermek ve onların hayatına olumlu dokunmaktır. Dünya sahnesinde sözünü söyleyen ve fark yaratan bir medya lideri olmak en büyük hayalimdir.”

 

8- Medya sektörün de çalışmak ve bu mesleği yapmak isteyen gelecekte genç insanlara neler tavsiye edersiniz?

“21 yaşında genç bir medya çalışanı olarak, bu alanda çalışmak isteyen tüm gençlere en büyük tavsiyem şudur: yaşınızın az olması asla bir sınır değildir, aksine en büyük gücünüzdür. Medya sektörü hızlı değişen, sürekli yenilenen ve yaratıcılık gerektiren bir dünyadır. Burada fark yaratmak, kendi sesinizi bulmak ve sürekli gelişmek çok önemlidir.

Gençlerden beklediğim, korkmadan, heyecan ve tutkuyla yola çıkmalarıdır. İşe küçük adımlarla başlayıp, her deneyimi bir fırsat bilmek, en zor anlarda bile sabırlı ve kararlı olmak gerekir. Teknolojiyi ve sosyal medyayı derinlemesine öğrenmek, yenilikçi düşünmek ve kendi özgünlüğünü ortaya koymak başarının anahtarıdır.

Ben henüz gençim ama bu alanda büyük fikirlerim, yüksek hedeflerim ve dünyaya açılma isteğim var. Medya sadece haber vermek değil, aynı zamanda insanlara ilham vermek ve topluma etki etmek aracıdır. Gençlere tavsiyem, kendi hikayelerini yaratmaktan, denemekten ve büyümekten çekinmemeleridir.

Unutmasınlar ki, büyük başarılar büyük hayallerle başlar. Eğer hedefiniz büyükse, hiçbir yaş sizi durduramaz. Medya sektöründe parlayan geleceğin yıldızları sizlersiniz.”

 

9- Aşk, moda, estetik ve güzellik size ne ifade ediyor?

“Moda, estetik, güzellik ve sevgi benim için sadece dış faktörler değil, aynı zamanda kim olduğumun, kendimi ifade etmemin, hayatımın ve ruhumun ayrılmaz parçalarıdır. Bu değerler aracılığıyla kendimi buluyorum ve en samimi şekilde kendim olduğumu ifade ediyorum. Her biri kişiliğime derinlik katar ve beni benzersiz kılan yönlerimi ortaya koyar.

Hayatımda sevgi, benim için sadece bir duygu değil, aynı zamanda hayatımdaki en önemli, değerli ve ilham veren ‘tek kişi’dir. O, bağlılık, saygı ve samimiyetle kurulan derin bir bağdır. Bu sevgi sayesinde insanlara ve dünyaya karşı samimi yaklaşım, anlayış ve incelik kazanıyorum. Sevgisiz bir hayat benim için düşünülemez, çünkü sevgi işimde, ilişkilerimde ve kendime olan yaklaşımımda yolumu aydınlatan temel güçtür.

Moda ve estetik ise benim için sadece kıyafet ve dış görünüşten çok daha fazlasıdır; onlar beni tamamlayan, bana gücümü hissettiren ve fark yaratmama yardımcı olan araçlardır.

Bu anlayışlar kimliğimi tam anlamıyla yansıtır. Kendim olduğumda, en doğal ve en güçlü halimdayım — bu değerler iç dünyamın, ruhumun ve arzularımın sesidir. Bana ilham verirler ve onları yaşadıkça hem kendime hem de çevremdeki insanlara değer katmaya devam ederim.”

10- Temenni ve mesaj Avrupalı okuyucularımıza.

Bu sorulara verdiğim cevaplar yalnızca bir yapımcının ya da gazetecinin bakış açısını değil, aynı zamanda bir insanın iç dünyasını, hayatla kurduğu bağı ve geleceğe dair büyük umutlarını yansıtıyor.

Benim için medya sadece bir meslek değil — insanlara dokunmanın, düşünceleri uyandırmanın, yeni sorular sormanın ve bazen cevapların kendisini göstermenin yoludur. Her insanın bir hikâyesi olduğuna ve bu hikâyelerin paylaşıldıkça bizi birbirimize daha çok yaklaştırdığına inanıyorum.

Hikâyelerin insanları birleştirdiğine, tek bir cümlenin bile kaderleri değiştirebileceğine inanıyorum.

Avrupa benim için uzak bir coğrafya değil — ruhen yakınlık hissettiğim, ortak değerleri paylaştığım bir yerdir. Eğer bu cevaplar size bir nebze tanıdık geldiyse, bilin ki biz zaten aynı frekanstayız. Farklı diller konuşsak da aynı duyguları yaşıyoruz. Farklı ülkelerde büyümüş olsak da aynı umutları taşıyoruz.

Benim yolculuğum yeni başlıyor. Ama bu yolun sonunun büyük olacağına yürekten inanıyorum. Sizin gibi değerli okuyucularla ortak düşüncelerde buluşmak, daha da büyümek için büyük bir fırsattır. Eğer bu satırları okuyorsanız, demek ki biz birbirimizi çoktan anlamışız. Ben buradayım — kendi sözümü söylemeye, dinlemeye ve birlikte yol yürümeye hazırım.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Belki bu tanışlık, bir gün yeni iş birliklerine, yeni fikirlere ve birlikte yaratacağımız güzel işlere dönüşecek.

 

Sevgi ve saygılarımla,

Kübra Camalova

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ