Başlangıç

05-02-2022

İki çocuklu bir ailenin küçük çocuğuyum. On dokuz şubat bin dokuz yüz doksan dokuzda Erzurum'da doğdum. O zamanlar Sarıkamış'ta yaşıyorduk. Babamın asker olmasından kaynaklı tayinleri dolayısıyla pek çok defa şehir değiştirdik tabii. Sarıkamış'ta, Polatlı'da bulundum. Lakin en son olarak Ankara'ya geldim ve küçüklüğümden beri de buradayım.

Eğitim hayatım Ankara'da başladı diyebilirim ve hâlâ da burada devam ediyor. Batı kültürüne ve yabancı dillere olan tutkumdan dolayı sevebileceğimi düşünerek seçmiş olduğum bir bölüm olan Fransız Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. Dillere olan tutkumun yanı sıra, bölümümü seçmemde kitaplara ve ayrı ayrı her ülkenin edebiyatına duyduğum hayranlık da büyük bir etmendi. Sanatın neredeyse bütün dallarına ayrı ayrı hayranlık duyuyorum lakin edebiyata ve oyunculuğa olan sevgim çok başka. Bunu da gündelik hayatımın her anına yansıtarak mümkün olduğunca kendimi de o hayranı olduğum sanatın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Bunu yapmadığım zamanlarda ise genelde hayatım psikoloji veya uzay adına araştırmalar yaparak geçiyor. Eğer şu anda okuduğum bölümde olmasaydım, büyük ihtimalle psikoloji veya astrolojiyle ilgili bir bölümde okumayı isterdim. Zaten bazen gerçekten de o bölümlerin öğrencileri kadar bu konularla uğraşırken buluyorum kendimi.

Fakat en büyük tutkum ve bütün hayallerimin üzerinde olduğu şey yazmak. Yazmak kadar bana keyif veren, gerçekten kaliteli bir iş çıkardığımı düşündüğüm bir yazma seansından sonra o derece bir mutluluk veren başka hiçbir şey yok benim için hayatta. Ne yazdığım bazen gerçekten fark etmiyor, sadece bir şey yazmış olmak bile mutlu ediyor çoğu zaman beni, şu anda da onu yapıyorum zaten. ''Başlangıç'' isimli kitabımla, yazmaya dair olan bu hayalimi gerçekleştirmiş bulunmaktayım en sonunda.

Eserimden genel olarak bahsetmem gerekirse, ağırlığı o yönde olduğu için bir korku kitabı olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla, fantastik korku kitabı olduğunu. Lakin sadece bununla biten bir kitap değil. Aynı zamanda psikolojik unsurların da korku ögeleri kadar baskın olduğu, bilim kurguya da çokça yer vermiş olduğum bir eser. Aynı zamanda bir distopya da.

Çevremdeki beni tanıyan insanlar kitabı okurken benim yazmış olduğumu fazlasıyla anladıklarını dile getiriyorlar genelde. Çünkü bu böyle. Bu hayatta ilgimi çeken, beni alıp götüren, kendimden bahsediyor olduğumda sözünü ettiğim gibi tutkunu olduğum her ne varsa hepsini dahil etmeye çalıştım kitabıma. Müdavimi olduğum tüm türleri bir araya getirerek tek bir türün mensubu olmayan, çoklu türlerle bezenmiş olan bir eser ortaya koymak istedim.

Korku denildiğinde de akla gelen türlerin hiçbirine ait olmamasını istedim mesela. Yani korku söz konusu olduğunda şu ana kadar kullanılmış olan hiçbir materyali, hiçbir konuyu kullanmadım. Kitabımda kurt adamlardan, vampirlerden, zombilerden, cinlerden, perilerden ya da şeytanlardan bahsetmedim. Bunlara ait tek bir cümle dahi bulunmamakta. Korku olarak bu tür ögeleri kullanmakta herhangi bir sakınca olduğundan değil tabii ki. Yalnızca ben, onları seçmedim. Tam tersi, kitabımda şu ana kadar söz konusu korku olduğunda asla kullanılmamış bir ögeyi kullanıyorum. Tıpkı kitabımın isminden de ipucu olarak anlaşılabileceği üzere, her şeyin başlangıcı olan, gezegenimizi çoğu gezegenden farklı kılan, hayatın özünü, suyu kullanıyorum.

Evet, benim kitabımda gerçekleşmekte olan, kitabımın ''fantastik korku'' kitabı olarak anılmasına sebebiyet veren tüm olaylar ''su'' yoluyla gerçekleşiyor. Böyle söylendiğinde ise insan, bir kişinin ''su'' ile ne kadar dehşet verici şeyler ortaya koyabileceğini merak ediyor tabii. Lakin işte burada da kitabımın bilim kurgu kısmı devreye giriyor.

Yani kısaca tek bir türün mensubu olmayan, aslında direkt olarak ''korku'' kitabı olarak nitelendirebileceğimiz bir kitap da olmayan; hayatın çarpık düzenini ve bizlerin ne kadar yozlaşabileceğini eleştiren fakat bunu insanların psikolojileriyle oynayarak dehşet verici bir yolla yapan, distopik bir bilim kurgu diyebiliriz.

Ve kitabımın vermek istediği mesaj ise bizlerin kendilerimiz için ne kadar ileri gidebileceği. Yani arzularımız, hayallerimiz için ne kadar ileri gidebileceğimiz ve bunu yaparken de çevremizdeki insanlara, hayvanlara, hatta tüm canlılara; doğaya, ayak bastığımız topraklara, kendi öz gezegenimize ne kadar kayıtsız kalabileceğimizle ilgili. Sınırlarımızın olmamasıyla, yaptığımız ve de yapıyor olduğumuz şeylerle bazı çizgileri her geçen gün nasıl da aştığımızla ve hâlâ da nasıl aşıyor olduğumuzla.

Hiç kimsenin masum ve de suçsuz olmadığı bir hikâye benimkisi, aslında bir hikâye de değil, tamamıyla gerçekler. Zaten kitabımı ''korku'' kitabı yapan da bu ya. Günümüzdeki gündelik hayatın gerçeklerinin ne kadar yozlaştığının, günümüzün çarpık gerçeğinin ne kadar ''korkunç'' bir hâl aldığının bir simgesi, göstergesi, bir aynası. Vermek istediği mesaj da tam anlamıyla bu aslında. Gözlerimizi kapadığımız bazı gerçeklerle bizi yüzleştirmek. Ve bu gerçeklere gözlerimizi kapayabilmek için neler yapabileceğimizi, potansiyelimizi aşarak ne kadar ileri gidebileceğimizi ve bunu yaparak da çevremizdeki her şeyin, kelimenin tam anlamıyla her şeyin sınırlarını ne kadar zorlayabileceğimizi göstermek.

Bu kitabımın bir seri olarak devam ettirmeyi planlıyorum. Ya üç kitaplık ya da beş kitaplık bir seri olmasını. Daha o konuda tam anlamıyla emin değilim. Zaten şu anda dahi ikinci ve üçüncü kitaplarımın iskeletleri tamamıyla tamamlanmış durumda. Yalnızca başlarına oturulup yazılmayı bekliyorlar.

Bütün bunların haricinde ise şu an internetteki e-kitap mecralarına yazıp ekliyor olduğum yeni, başka bir kitabım bulunmakta. Türü bakımından da yazılış biçimi bakımında da şu ana kadar ilk defa deniyor olduğum bir şey. Lakin memnun kalmadığım söylenemez asla. Çok keyif alarak yazıyorum ve fazlasıyla da içime siniyor. Şu ana kadar yazmış ve de yazıyor olduğum her şeyden çok farklı. Aynı olduğu tek kısım onun da bir distopya olması. Sanırım bu benim olayım olacak ya da çoktan oldu da ben farkında değilim. Galiba her ne yazarsam yazayım distopik bir eser ortaya çıkaracağım daima, isteyerek ya da istemeden. Onu da en kısa zamanda bitirip yayınlamayı düşünüyor, önümüzdeki birkaç ay içerisinde onu da çıkarabileceğimi umuyorum. Umuyorum ki adımlarını yeni atıyor olduğum bu ''yazarlık'' yolunda uzunca bir süre bu şekilde ilerleyebilirim. Bu yüzden bir sonraki kitaplarımda ve yazılarımda yeniden buluşmak ve görüşmek üzere diyor, keyifli okumalar diliyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
GÜLBEYAZ UZUN
GÜLBEYAZ UZUN 2 yıl önce
OKUDUĞUM EN GÜZEL VE SÜRÜKLYECİ KORKU ROMANIYDI. AYRI AYRI HAYATLAR NASIL BİR ANDA BİRLEŞTİ O KADAR GÜZEL KALEME ALINMIŞKİ KALIN OLMASINA RAĞMEN MERAKLA VE HIZLA OKUDUM. KALEMİNİZE SAĞLIK