Bu haftaki makaleme bir hikâye üzerinden giriş yapmak istedim:
“Baba ölüm döşeğindedir, ölümünden önce oğluna der ki; “Bu saat, senin babanın babasının babasının saati. Onun 200 yıldan daha fazla geçmişi var. Bu saat senin. Ama önce birkaç şartım var. “Oğlan alır eline saati, evirir çevirir, köhne bir saat, pek de hoşlanmamıştır bu durumdan.
Baba devam eder: “Al bu saati, mahallenin başındaki saatçiye gidip saatin değerini sor. ”Oğlu gider, saatçi saatin eski sıradan bir saat olduğunu ve beş lira verebileceğini söyler.
Baba oğluna der ki; “ Şimdi önemli eşyalar satan yere götür. ”Oğlu götürüp geldiğinde saate beş bin lira verebileceklerini söyler.” Şaşkındır. Saati satıp parayı alma düşüncesindedir. Şayet babasının cevabını beklemektedir.
Baba bu kez; “ Şimdi müzeye götür ve onlara da değerini sor.” Oğlu müzeye gidip geri döndüğünde; “bir mütehassıs çağırdılar ve saatin değerini söyledi. Bana aslında paha biçilemeyecek kadar değerli olduğunu, fakat almak isterse 5 milyon teklif edebileceklerini söyledi.” der.
Baba heyecanlı gözlerle cevap bekleyen oğluna bakar ve der ki; “sana öğretmek istediğim de işte bu. Doğru yer senin değerini düzgün verir. Yalnız, yanlış yere gitme ki, sana değer verilmediği zaman üzülmeyesin. Senin değerini bilen sana kıymet verendir.”
Nitekim hayatımızda durduğumuz yer, yürüdüğümüz yol önemlidir. Bir yola çıkarken yanımıza kimleri alacağımız, kısmen de olsa kaderimizi yönlendirir. Attığımız adımda bizimle yürüyecek yoldaşlara her daim ihtiyacımız var.
Değer bilenlere, kıymet bilenlere denk gelmek büyük bir şanstır; zira mumla aramaya benzer. Ehil kişiye, insan olana, değer kıymet bilene rastlamak ne güzeldir. Kalbinde sevgi ve merhamet olan biri huzur kokar. Kokusu yayılır etrafına. Kendisiyle birlikte etrafını da, çevresindekileri de mutlu eder. Onun değer yargısı sevgidir, karşısındaki kişinin yüreğidir, çabasıdır, emeğidir. Sürece odaklıdırlar sonuca değil.
Değer vermek değer görmek kadar kıymetli bir meziyettir. Değer vermeye önce kendimizden başlasak aslında, kimseyle derdimiz de olmayacak. Kendine değer vermeyen insan huzursuzdur, mutsuzdur. Onlar sadece sonuca odaklıdırlar, süreçte harcanan çaba umurlarında değildir.
Değer nedir, bir ölçütü var mıdır? Şüphesiz ki her insanın kendine Göre bir tanımı olacaktır. Onun tanımına uymuyorsanız değer görmediğinizi hissedebilirsiniz. Görmüyorsunuz diye siz değersiz misiniz? Tabii ki hayır. Sadece sizin değer tanımınızla onunki birbirine uymuyor. Bu uyuşmazlık da az önce bahsettiğimiz huzurun kokusunu yok edip yerini huzursuzluğa bırakıyor.
Yanlış yerde duruyorsanız, hikayemizde bahsedilen köşe başı saatçisinden hakettiğiniz değeri görmeyi bekleyemezsiniz. Bu noktada kendinizi değersiz hissetmek yerine yerinizi değiştirmelisiniz. Sizi, en iyi siz tanıyorsunuz. Karşınızdaki kişi veya kişiler sizi keşfedemedi diye potansiyelinizi gizlemek yerine onu ortaya çıkarabileceğiniz doğru yere gitmelisiniz.
Değerinizin bilindiği doğru yere, kıymet bilen ehil yüreklere denk gelmeniz dileğiyle…